in 15.12.2006 tarihinde vefat ettiğini, muris vefat ettikten sonra mirasçılar arasında tereke davası açıldığını, taraflar arasında devam eden tereke davasının 04.07.2013 tarihli celsesinde mahkemece dava konusu şirketin yeniden ihyası amacıyla dava açmak üzere yetki verildiğini, şirketin diğer ortaklarının tasfiyeden önce şirketin tüm nakdi ve gayri nakdi mal varlıklarını yeni kurdukları şirketlere aktardıklarını, şirketin tasfiyesinden ne terekeye ne de mirasçılara herhangi bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek, tasfiye nalinde Dos Bilgisayar Sistemleri ve A.Ş.'nin TTK'nin 547. maddesi hükmünce ek tasfiye için yeniden ticaret siciline tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekilleri, ayrı ayrı davanın reddini istemiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, şirket tüzel kişiliğinin ihyasına ilişkin kararın kesinleştiği, TTK'nın 547/2 m gereği, son tasfiye memuru olan ve davalı gösterilen ...'...
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. 4721 sayılı TMK'nın 612. maddesi uyarınca mirasın gerçek reddini tespit ve tescil edip başka mirasçı bulunmadığını gören mahkemenin terekeyi iflas hükümlerine göre re'sen tasfiye etmesi gerekir. Bu madde uyarınca yapılacak tasfiye ise süreye bağlı değildir. Sulh hukuk mahkemesince, en yakın mirasçıların mirası reddettiklerinin belirlenmesi halinde, herhangi bir başvuruya gerek olmadan kendiliğinden resmi tasfiye yoluna gidilmesi gerekir. Davacının talebi, terekeyi resen tasfiye edecek mahkemeyi harekete geçirmeye yöneliktir. Mahkemece, en yakın yasal mirasçıların mirası Bursa 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2014/964-921 E. K. sayılı kararı ile reddettiği, iflas hükümlerine göre tasfiyenin mirasın gerçek reddi beyanlarının tespitine karar veren mahkemece yapılmasının gerektiği dikkate alınıp yetkisizlik kararı verilerek dosyanın ... 2....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.12.2011 gününde verilen dilekçe ile terekenin tasfiyesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; tereke tasfiye işleminin kapatılmasına dair verilen 26.06.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, terekenin tasfiyesi istemine ilişkindir. Mahkemece, tereke tasfiye işleminin kapatılmasına karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından tereke temsilcisinin işlemlerine yönelik olarak temyiz edilmiştir. Miras ortaklığı temsilcisi (TMK m. 640) özel kayyım niteliğindedir. TMK'nin 431. maddesi uyarınca vasi tayinindeki usul kayyım (Mümessil) için de uygulanır....
Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır (TMK. 605/2). TMK.nun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilirler. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir. Ancak tereke borca batık olmasına rağmen Türk Medeni Kanununun 610/2. maddesinde açıklandığı şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı mirası reddedemez. Mirasçının murisin ölümünden sonra yasal yükümlülüklerini yerine getirerek veraset ve intikal vergisi beyannamesini verip vermediğinin, tereke işlemlerine karışıp karışmadığının, tereke mallarını gizleyip gizlemediğinin veya tereke mallarını kendine maledip etmediğinin araştırılması gerekir....
Mahkemece murisin dava dışı mirasçısının davacı olarak davaya dâhili sağlanmış ve gerekçede dayanağı gösterilmeden davanın tereke adına açıldığı belirtilmiş ise de; Usul hukukumuzda mecburi dava arkadaşlığı bulunan ayrıksı haller dışında dâhili dava yoluyla bir davada taraf değişikliği yapılmasına ve sonradan bir kimseye bu yolla taraf sıfatı kazandırılmasına ve dava konusu payın tamamı için yalnızca davacı adına tescil istemi ile açılan davaya tereke adına açılmış bir dava mahiyeti kazandırılmasına ve dava açıldıktan sonra davaya davacı sıfatıyla dahil edilen diğer paydaşa davacı sıfatı kazandırmasına yasal olanak bulunmamaktadır. Bu nedenlerle davanın usulden reddi gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmektedir. İstinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1- b-2 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, yeniden davanın usulden redddine dair temyiz yasa yolu açık olmak üzere karar vermek gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tereke DOSYANIN DAİREYE GELİŞ TARİHİ:27.06.2016 K A R A R Mahkeme tarafından yapılan nitelendirmeden de anlaşıldığı üzere taraflar arasındaki uyuşmazlık, terekenin resmen tasfiyesi isteğine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 16.01.2016 tarih, 2016/1 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 26.02.2016 tarihli ve 29636 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 12.02.2016 gün 2016/1 sayılı Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (14.)...
ın terekesine tasfiye memuru atandı ise kararın tereke temsilcisine tebliğ edilmesi ayrıca ilgili tereke dosyasının onaylı örneğinin dosyaya eklenmesi, ondan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 28/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK m. 605/2). Ancak, tereke borca batık olmasına rağmen TMK'nın 610/2 maddesinde açıklanan şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı, mirası reddedemez. Somut olaya gelince; murisin terekesinde herhangi bir taşınır ve taşınmaz mal ve hakkın bulunmadığı, ölüm tarihi itibarıyla ödemeden aczinin açıkça belli ve terekesinin borca batık olduğu yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Mahkemece de murisin terekesinde bir malvarlığının tespit edilemediği, aktifinin bulunmadığı kabul edilmiştir. Bu durumda davacıların Türk Medeni Kanununun 610/2. maddesinde gösterilen ret hakkından mahrumiyetini gerektirecek nitelikte bir iş ve davranışı da iddia ve ispat edilmediğine göre aynı Kanunun 605/2....
Dava Türk Medeni Kanununun 605/2. maddesinde yer alan "ölümü tarihinde murisin ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır." hükmü gereğince mirasın hükmen reddine (terekenin borca batık olduğunun tespitine) ilişkindir. Bu maddeye dayanan talepler süreye tabi olmayıp, mirasçıların iyi niyetli ya da kötü niyetli olmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, murisin tüm malvarlığı tekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK. md. 605/2). Ancak, tereke borca batık olmasına rağmen; Türk Medeni Kanununun 610/2. maddesinde açıklanan şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı, mirası reddedemez....
Dava, Türk Medeni Kanununun 605/2 maddesinde yer alan "ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır." hükmü gereğince mirasın hükmen reddine (terekenin borca batık olduğunun tespitine) ilişkindir. Bu maddeye dayanan talepler süreye tabi olmayıp, mirasçıların iyiniyetli ya da kötü niyetli olmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Mirasbırakanın ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, mirasbırakanın tüm malvarlığı tekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması, terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK m. 605/2). Ancak, tereke borca batık olmasına rağmen, Türk Medeni Kanununun 610/2 maddesinde açıklanan şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine mâl eden mirasçı, mirası reddedemez....