Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Birinci gruptakiler davalı tarafından savunma olarak ileri sürülüp ispat edilmesi gereken tenfiz engelleri, ikinci gruptakiler ise mahkemece resen gözetilecek tenfiz engelleridir.Esasen tanıma ve tenfiz davalarında taraflar, maddi vakıaların yeniden tartışılmasını isteyemez ve tenfiz davasında mahkemece yapılacak inceleme, tanıma ve tenfiz engellerinin mevcut olup olmadığıyla sınırlıdır. Mahkeme, hakem kararının maddi hukuk yönünden isabetli olup olmadığı denetleyemez. Aleyhine tanıma ve tenfiz talep edilen taraf, ancak tenfiz şartlarının bulunmadığını (tenfiz engellerinin mevcut olduğunu) öne sürerek itiraz edebilir. Yani uyuşmazlığın esasına ilişkin savunma sebeplerine dayanamaz ve bunlara ilişkin olarak delil gösteremez. Bu nedenlerle, davalı vekilinin hakem kararının esasına dair iddialarının dinlenmesi mümkün değildir....

    ç)O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması." hükmü bulunmaktadır. Somut olayda ilk derece mahkemesince tenfiz talebinin reddine karar verilmiş ise de; dayanak olarak gösterilen Yargıtay kararınının eldeki dosya ile ilgisi yoktur. Tenfiz şartları ve eklenecek belgelerin yukarıda belirtilen yasal mevzuat hükümlerine göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Dava konusu olayda boşanma ile velayet, nafaka ve şahsi ilişkiye dair hususlar yabancı mahkemede yapılan yargılamada farklı dosya numaraları üzerinden yürütülerek farklı dosyalar üzerinden karar verilmiştir....

    Davacı taraf davasını tenfiz kararının kesin hüküm teşkil etmediği temeline dayandırmıştır. 5718 sayılı MÖHUK'un 50(1). maddesi gereğince,Türk mahkemelerince yabancı karar tanınıp tenfiz edilmedikçe ,Türkiye'de kesin hüküm gücüne sahip olamazlar ve icra edilemezler.Türk mahkemesince tanınıp tenfiz edilen yabancı karar ,Türk hukuku bakımından kesin hüküm oluşturur.Buna bağlı olarak tanınıp,tenfiz edilen yabancı karar ,aynı konudaki uyuşmazlığın tekrar Türk mahkemelerinde görülmesini engeller.Buna yabancı mahkeme kararının kesin hüküm etkisi denmektedir Yine MÖHUK 59.maddesine göre ,yabancı mahkeme kararlarının kesin hüküm ve kesin delil etkisi ,yabancı mahkeme kararının verildiği ülke hukuku uyarınca kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder.Kuşkusuz 59.maddeye göre yabancı mahkeme kararının kesin hüküm veya kesin delil etkisi ,yabancı kararın bir Türk mahkemesi tarafından tanınması şartına bağlıdır....

      Asliye Hukuk Mahkemesinin 09/04/2003 gün ve 44 O 72/02 sayılı kararının kesinleştiğini ve tenfiz koşullarının oluştuğunu ileri sürerek, bu kararın tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; yabancı mahkeme tarafından müvekkilinin savunma hakkının ihlal edildiğini, yabancı mahkeme kararının usulüne uygun şekilde kesinleşmediğini, bu nedenle kararın tenfiz edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; bozma kararına uyulmakla bozmada belirtilen ve bozma dışında tutulan hususlar lehine bozma yapılan taraf için usulü müktesep hak oluşturduğu, bu nedenle davaya konu ilamın tenfiz koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile yabancı mahkeme kararının tenfizine karar verilmiştir....

        Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/472 Esas sayılı dosyası ile tenfizine karar verildiğini, tenfiz kararının Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından davalının tenfiz davasındaki avukatının banka hesabına 30.11.2012 tarihinde toplam 122.062,67 EURO’nun TL karşılığınca ödemede bulunulduğunu, ancak aslında yabancı mahkeme ve tenfiz kararı gereğince müvekkilinin davalıya 99.557,31 EURO ödeme yapması gerekirken fazladan 22.505,36 EURO ödemede bulunduğunun anlaşıldığını, davalının bu miktar kadar sebepsiz zenginleştiğini, ayrıca davalının tenfiz kararına konu yabancı mahkeme ilâmındaki tüm haklarını tahsil etmesine rağmen elinde kalan müvekkili şirkete ait hisse senetlerini de iade etmediğini ileri sürerek davalıda bulunan 1860 adet hisse senetlerinin müvekkiline iadesine ve 22.505,36 EURO’nun ödeme tarihinden itibaren bankaların uyguladığı en yüksek döviz mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Cevabı 5....

          Hukuk Dairesi'nin E:2009/8580, K:2009/21495 sayılı kararında da belirtildiği üzere, kararın tanınması ve tenfiz edilmesinde hukuki yararı bulunan herkes tanıma ve tenfiz isteminde bulunabilir. Davacı vekili, dava dilekçesinde mirası reddeden yasal mirasçıların mirasçı olamaması nedeniyle murisin kardeşi olan davacının mirasçı konumuna geldiğini belirterek tanıma ve tenfiz talebinde bulunmada hukuki yararının olduğunu belirtmiştir. Dosya arasındaki muris Hayrettin KARAÇAM'a ait nüfus kayıt örneğinin incelenmesinde, muris Hayrettin KARAÇAM'ın 20/03/2017 tarihinde öldüğü, en yakın mirasçıları olarak eşi Fatma ile çocukları Ayşe, Gül ve Onur'un kaldığı anlaşılmaktadır....

          "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Mahkemece karara gerekçe gösterilen tereke tenfiz memurluğunun 7.6.2010 tarihli dilekçesi dosya içinde bulunmamaktadır. Bahse konu tenfiz memurluğunun 7.6.2010 tarihli dilekçesinin dosya arasına alınması, 2-Talepte bulunanlar ... ile ...'ın mirasbırakan ...'nün mirasçıları bulunduğuna dair veraset belgesi veya vukuatlı nüfus kaydının dosyaya eklenmesinden sonra gönderilmek üzere dosyanın yerel mahkemesine İADESİNE, oybirliğiyle karar verildi. 31.03.2011 (prş)...

            MÖHUK’da kabul edilen sisteme göre, tenfiz hâkimince, yabancı mahkeme kararı esastan incelenemez ve hukuka uygunluğu denetlenemez. Şu durumda tenfiz hâkiminin, tenfiz şartları dışında, ilamın içeriği üzerinde incelemede bulunma hak ve yetkisi bulunmamaktadır. Aksi hâlin kabulü, tenfiz hâkimini, üst mahkeme görevini kendinde bulması şeklindeki bir sonuca götürecektir. Tanıma ve tenfiz talebine konu yabancı mahkeme kararının Türk kamu düzenine aykırı olup olmadığının tespiti, esas itibariyle hâkimin takdirine bırakılmıştır. Ancak hâkim, takdir yetkisini kullanırken milletlerarası özel hukukun varlık sebebini ve bu hukukun genel prensiplerini dikkate almak durumundadır. Bu itibarla tenfiz hâkimi, sırf Türk hukukundakinden farklı maddi ve usul kuralları uygulanarak verildiği için yabancı bir kararı kamu düzenine aykırı sayıp tenfizini ret edemez....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Tanıma ve tenfiz istemine ilişkin olarak açılan davada İstanbul Anadolu 10. Aile ile Avanos Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemeleri'nce ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile dosyada son karar bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra verilmiş ise de iki farklı bölge adliye mahkemesinin yargı çevresinde kalan mahkemelerce karşılıklı olarak yetkisizlik kararı verilmiş olması ve 5235 sayılı Kanun'un 36/3. maddesi gereğince bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinin görevinin yargı çevresi içerisinde bulunan adlî yargı ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek olduğundan yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, tanıma ve tenfiz istemine ilişkindir....

                Bu durumda, mahkemece yabancı mahkeme kararı bulunmayan tanıma ve tenfiz talebinin anılan kanunda gösterilen şartları taşımadığı göz önüne alınarak, davacıya usulüne uygun süre verilerek boşanma kararına ilişkin yabancı mahkeme ilamının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilamı veren yargı organı tarafından onanmış örneğini ve bu kararın onanmış tercümesini ibraz etmesi için uygun süre verilmesi, eksiklik tamamlandığı takdirde, tanıma ve tenfiz talebinin 5718 sayılı Kanunun 58`inci maddesinin birinci fıkrasında gösterilen şartları incelenip, hasıl olacak sonucu uyarınca karar verilmesi, verilen süre içinde eksiklik tamamlanmaz ise, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, dosyaya sunulan uzlaşma ile düzenlenen boşanma sözleşmesine göre davanın kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu