Her ne kadar davacı kadın vekili tarafından yerel mahkeme kararına karşı iştirak nafakası miktarının az olduğu, kararın usul, yasa ve hakkaniyete aykırı olduğu, davalı erkek vekili tarafından ise, nafaka miktarının fahiş olduğu, eksik değerlendirme yapıldığı ve müvekkilinin yaptığı ödemelerin mahsup edilmemesinin hakkaniyete aykırı olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de, dosya üzerinde yapılan incelemede, yerel mahkemece yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde; boşanma sonrası velayeti davacı anneye verilen müşterek çocuk yararına tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumları, çocuğun yaşı, ihtiyaçları ve sağlık durumu, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında, müşterek çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmesinde usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı gibi, hükmedilen iştirak nafakası miktarının yeterli ve yerinde olduğu anlaşılmakla taraf vekillerinin nafakaya yönelik istinaf başvurularının ayrı...
Aile Mahkemesinin 2017/511 Esas, 2017/688 Karar sayılı 27.10.2017 tarihli ilamı ile, tarafların boşanmalarına, davacı kadın için aylık 150,00 TL tedbir nafakası, 10.000,00 Tl maddi 10.000,00 TL manevi tazminat ile ziynet davasının kısmen kabulüne, kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, karara karşı istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, 28.09.2020 tarihinde kesinleşmiştir. Boşanma davasının kesinleşen gerekçeli kararında davalı erkeğin ağır kusurlu, kadının hafif kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Dosya kapsamında usulüne uygun dayanılan vakıa ve deliller birlikte değerlendirildiğinde, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren süresi içerisinde davanın açıldığı, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik, sosyal durumları, boşanmadaki kusur oranı dikkate alındığında TMK 175.madde yasal koşulları davacı kadın lehine gerçekleşmiş olmakla yoksulluk nafakasına hükmedilmesi usul, yasa ve dosya kapsamına uygundur....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ Eldeki dava dosyası ile Nusaybin Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan 2019/536 Esas sayılı dava dosyası arasında fiili ve hukuki irtibat bulunduğu, her iki dava dosyasının taraflarının ve konusunun aynı olduğu, ilgili dosyaların birinde verilecek kararın diğer dosyanın esasını da etkileyecek nitelikte olduğu, Nusaybin Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davanın daha önce açılmış olması nedeniyle ve usul ekonomisi dikkate alınarak her iki dava dosyasının birleştirilmesine karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; davalı tarafından Nusaybin de açılan davanın geçici velayet ve tedbir nafakasına ilişkin olduğunu, davaların birleştirilmesinde hukuki yarar bulunmadığını, bu nedenle kararın kaldırılmasını talep etmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince; davacı tarafından açılan davanın kabulü ile tarafların TMK'nun 166/3 maddesi gereğince anlaşmalı olarak boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin davacı anneye verilmesine, baba ile aralarında şahsi ilişki tesisine, davalı erkek adına kayıtlı bulunan Nevşehir İli, Ürgüp İlçesi, Ulaşlı Köyü, Karataş Mevki, 106 Ada, 38 Parselde bulunan 821,29 m2 bağ niteliğindeki taşınmazın davacı kadına devir ve tescilinin yapılacağının tespitine, 4 ve 5 numaralı bent dışında tarafların karşılıklı olarak birbirlerinden ziynet eşyası, tedbir, yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı şahsi mal, katkı payı yahut değer artış payı ve herhangi bir alacak talepleri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, taraflar arasında düzenlenen protokol başlıklı dava dilekçesi ekinde bulunan ıslak imzalı anlaşma protokolünün aynen onaylanmasına, kararın eki sayılmasına karar verilmiştir....
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : Danıştay Onaltıncı Dairesinin 10/11/2015 günlü, E:2015/13854, K:2015/6902 sayılı bozma kararına uyularak … İdare Mahkemesince verilen temyize konu kararla; davacı hakkında yürütülen soruşturmanın geniş kapsamlı ve görevi sırasında işlediği ileri sürülen suçlara ilişkin ciddi iddialara dayalı olduğu ve bu iddiaların emniyet hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini olumsuz şekilde etkileyecek nitelik taşıdığı dikkate alındığında, görevi başında kalmasında sakınca görülen davacının, hakkında yapılacak soruşturmanın selameti bakımından ihtiyati tedbir olarak görevinden uzaklaştırılmasına karar verildiğinin anlaşıldığı, kamu yararı ve hizmet gerekleri gözetilerek tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle dava reddedilmiştir....
Bu itibarla davacı eşin ayrı yaşamakta ve nafaka istemekte haklı olduğu kanaatine varılmış, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hak ve nesafet ilkeleri, davacının herhangi bir gelirinin olmaması ve TMK ' nun 4. Maddesi de dikkate alınarak, davanın kısmen kabulüne ve davacı T1 lehine uygun bir tedbir nafakası takdirine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. " şeklindeki gerekçe ile "Davanın KISMEN KABULÜNE, Dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davacı lehine aylık 2.300,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine" karar verilmiştir....
-TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız ve hukuksuz olması nedeniyle reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; " Tüm dosya kapsamı bütün halinde değerlendirildiğinde ; Dava Türk Medeni Kanunu 195 ve 197. Maddeleri uyarınca davacı kadının, tedbir nafakası talebinden ibarettir. Türk Medeni Kanunu 195. Maddesi " Evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi hâlinde, eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler. Hâkim, eşleri yükümlülükleri konusunda uyarır; onları uzlaştırmaya çalışır ve eşlerin ortak rızası ile uzman kişilerin yardımını isteyebilir. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır." Türk Medeni Kanunu 197....
Bu eş çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır," ve 327/1.maddesinde;"Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır," şeklinde düzenleme yapıldığı, bu maddeler göz önüne alındığında davalı babanın çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılmak zorunda olduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, kolluk ve resmi kurumlardan gelen yazı cevapları, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları, davalının ödeme gücü ve TMK'nun. 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi göz önüne alındığında mahkemece hükmedilen aylık 400 TL iştirak nafakasının az olduğu anlaşıldığından, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının bu yönden kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmasına, buna göre, velayet tarihinin kesinleşme tarihinden başlamak üzere aylık 1.000 TL iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği, Dairemizce; velayetin düzenlenmesi kararının fer'isi olan nafaka yönünden hüküm kurulduğundan harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda...
ek kararda hüküm altına alınmasına, 5) Kararın re'sen taraflara tebliğine, 6) Davacı tarafın dava dilekçesinde talep ettiği İHTİYATİ TEDBİR TALEBİ İLE ADLİ YARDIM TALEBİNİN görevli ve yetkili mahkemesi tarafından değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinden davacı ile davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 (iki) haftalık yasal süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.25/04/2022 Katip ......
SİLAHLI ÇETE MENSUPLARINA HAL VE SIFATLARINI BİLEREK YARDIM VE YATAKLIK YAPMAK 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 169 ] 765 S....