AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 04/11/2020 NUMARASI : 2019/37 ESAS, 2020/348 KARAR DAVA KONUSU : TEDBİR NAFAKASI KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353.madde uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı 2001 yılında evlendiklerini, davalının kendisine karşı boşanma davası açtığını, kedisinin de karşı dava açtığını ve her iki davanın da reddine karar verildiğini, kararın kesinleşmesi ile mahkeme tarafından çocuklarına ve kendi lehine verilen nafakanın kesildiğini, çalışmadığını, hiçbir yerden gelirinin mevcut olmadığını, müşterek çocuklardan Yağız Berke'nin lise son sınıf öğrencisi olduğunu, okula servisle gittiğini, servis, dershane, kaynak kitap, kırtasiye masraflarının çok...
Davacı kadın vekili tarafından yerel mahkeme kararına karşı TMK 197.maddesi gereğince açılan bağımsız tedbir nafakası davasında karar verilmesine yer olmadığı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmakla, dosya üzerinde yapılan incelemede; her ne kadar yerel mahkemece ilk dava olan tedbir nafakası talebi hakkında aşağıda boşanma konusunda verilecek olan kararda değerlendirme yapıldığından tedbir nafakası davası hakkında bir karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmiş ise de, asıl davada TMK 197.maddesi gereğince açılan tedbir nafakası davasının bağımsız bir dava olduğu, TMK 169.maddesinde düzenlenen geçici önlem niteliğindeki tedbir nafakasından farklı olduğu, yasal şartlarının ayrı düzenlendiği dikkate alındığında davacının asıl davadaki tedbir nafakası talebi ile ilgili olarak olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin asıl davadaki tedbir nafakasına ilişkin istinaf başvurusunun...
TMK'nın 169. maddesi kapsamında re'sen yapılan değerlendirme ile 07/03/2018 tarihli oturum 7 numaralı ara karar doğrultusunda davalı/karşı davacı ve müşterek çocuklar lehine öngörülen tedbir nafakasının işbu hüküm tarihi itibariyle tümüyle KALDIRILMASINA; Taraflar yararına TEDBİR NAFAKASI TAKDİRİNE YER OMADIĞINA, Davalı/Karşı davacı lehine 5.000,00 TL Maddi ve 5.000,00 TL Manevi tazminat takdir edilmesine, takdir edilen maddi ve manevi tazminatların davacı/karşı davalıdan alınarak davalıya/karşı davacıya VERİLMESİNE; Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE," karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı - davalı vasisi asıl dava ve karşı davanın tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur....
GEREKÇE : Dava, TMK 197.maddesi uyarınca açılan tedbir nafakası istemine ilişkindir. Davalı erkek istinaf dilekçesinde, kusurunun olmadığnıı, davanın reddi gerektiğini, aksi takdirde nafaka miktarının düşürülmesini talep etmiştir. Tüm dosya kapsamı, tanık anlatımları göz önüne alındığında erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret ve tehdit ettiği, bu nedenle kadının ayrı yaşamakta haklılığını ispatladığı, TMK 197.maddesi uyarınca kadın lehine tedbir nafakası hükmedilmesinde bir isabetsizlik olmadığı gibi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kadının yaşı, ihtiyaçları göz önüne alındığında hükmedilen aylık 750 TL tedbir nafakası miktarının da uygun olduğu değerlendirilmekle, davalı erkeğin tüm istinaf taleplerinin ayrı, ayrı esastan reddi yönünde karar verilmesi gerektiği kanaati ile, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Süresinde cevap dilekçesi vermeyen davalı, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkar etmiş sayılır (HMK m. 128) ve davalının delilleri de toplanılamaz. Davalının savunma ve iddialarına itibar edilemez .Bu nedenle davalının kendisinin iddia ve beyanlarının esas alınmaksızın davacı delillerinin toplanarak karar verilmesi usul ve kanunlara uygundur. Ayrıca mahkemenin ön inceleme, tahkikat duruşma günlerini de usulüne uygun olarak tebliğ ettiği ve duruşmalarını usulüne uygun olarak yaptığı da anlaşılmakla, davalının savunma hakkı verilmeden ve delilleri toplanmadan karar verilmesi yönündeki istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. TMK. 175.maddesi hükmü gereğince; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Davacı kadında, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra yoksulluk nafakası talebinde bulunmuştur....
GEREKÇE : Davanın konusu tedbir nafakası davası olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı vekili tarafından yerel mahkeme kararına karşı hükmedilen nafaka miktarının yüksek olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de, dosya üzerinde yapılan incelemede, yerel mahkemece yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde; yerel mahkemece tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumları, davacının ileri derecede kronik şizofren hastası olması, bakıma muhtaç oluşu, evlilikte geçen süre, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında davacı yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinde usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı gibi hükmedilen nafaka miktarının yerinde olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun tüm yönlerden esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve düşüncesiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Mahkemece yapılan yargılama sonunda: "davanın kısmen kabul kısmen reddine, davacı için TMK 169 maddesi kapsamında aylık 750,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla talebin reddine, müşterek çocuklar için ayrı ayrı aylık 350,00'şer TL'den aylık toplam 700,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla talebin reddine" karar verilmiştir....
İlk derece mahkemesi; davanın kısmen kabulüne, Türk Medeni Kanunu’nun 197. maddesi uyarınca davacı kadın yararına dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 800,00 TL tedbir nafakasına hükmetmiştir. Davalı erkek; adli yardım talebiyle birlikte, hükmün tamamına yönelik istinaf isteminde bulunmuştur. Davalının adli yardım talebine hasren yapılan incelemede; Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler (HMK md.334/1). Adli yardım, asıl talep veya işin karara bağlanacağı mahkemeden; icra ve iflas takiplerinde ise takibin yapılacağı yerdeki icra mahkemesinden istenir....
Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; Davalı vakfın adı "Türk Telekom Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı" olduğu halde karar başlığında davalı bölümünde "Türk Telekom A.Ş. Genel Müdürlüğü Sağlık Yardım Sandığı Vakfı" olarak yazılması doğru değil ise de, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, karar başlığının davalı bölümünün metinden çıkartılarak yerine "TÜRK TELEKOM SAĞLIK VE SOSYAL YARDIM VAKFI" ibaresinin yazılmak suretiyle düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile hükmün ONANMASINA, 07.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
YARDIM TOPLAMA KANUNU [ Madde 29 ] "İçtihat Metni" Dolandırıcılık suçundan sanık Rukiye'nin yapılan yargılaması sonunda: 5237 sayılı Yasa'nın 5. maddesi uyarınca görevsizlik ve dosyanın Kaymakamlığa gönderilmesine dair (Sarıyer İkinci Asliye Ceza Mahkeme-si)'nden verilen 29.09.2005 gün ve 2005/69 Esas, 2005/366 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan, dava evrakı C.Başsavcılığının bozma isteyen 03.12.2006 tarihli tebliğnamesi ile Daireye gönderilmekle, incelenerek gereği görüşüldü: Sanık hakkında dolandırıcılık suçunu işlediğinden bahisle düzenlenen iddianamenin kabulünden sonra yapılan duruşmada, fiilin izinsiz yardım toplama olarak anlaşılması ve 4854 sayılı Yasa'nın 31. maddesi gereğince idari para cezasını gerektiren kabahat niteliğine dönüştüğü kabul olunmasına göre; 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 24. maddesi uyarınca mahkemece idari yaptırıma hükmolunması yerine görevsizlik kararı verilmesi, Bozmayı gerektirmiş...