Ancak tespit edilen bu hukuka aykırılıklar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden İhtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararda hukuka aykırılıkların niteliğine göre eksikliklerin dairemizce dosya üzerinden tamamlanması mümkün olup davada ihtiyati tedbir talebi yönünden yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararının kaldırılması ve dairemizce ihtiyati tedbir talebinin kabulüne yönünde yeniden hüküm kurulması ve 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/2. maddesi hükmü gereğince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında kararla, davacının tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2- İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 02.08.2022 ve 19.08.2022 tarih, 2022/553 E....
Dava dosyasındaki mevcut delillerin incelenmesinde; ilk derece mahkemesinin davacıların ihtiyati tedbir talebi ile ilgili delilleri değerlendirmesi sonucunda varmış olduğu kanaate göre ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için gerekli yasal koşulların oluşmadığı anlaşıldığından davacıların istinaf başvuru taleplerinin HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Maddesi "(1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. " hükümleri düzenlenmiş olup davacı tarafın ihtiyati tedbir talebi bu doğrultuda değerlendirilmiş ve yapılan incelemede, davanın esasını çözer mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği, ihtiyati tedbir talebinin talep konusunun yargılamayı gerektirdiği anlaşılmakla bu haliyle yaklaşık ispat şartının gerçekleşmediği kanaatine varıldığından davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. ( Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi'nin 2019/2612 E. 2019/2954 K. Sayılı ilamı da benzer mahiyettedir.)" gerekçesi ile talebin reddine karar verilmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ihtiyati tedbir talebi hakkında ilk derece Mahkemesi tarafından "Mahkememiz dosyasının incelendiğinde, davacı vekilinin tedbir talebi istemine ilişkin alacağın varlığının yargılamayı gerektirmesi, ayrıca telafi edilemez bir zarar doğma ihtimalinin olmadığı göz önüne alınarak davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine," karar verilmiştir....
İstinafa konu ihtiyati tedbir talebi davanın esasına ilişkin olup, yargılamayı gerektirdiği, yargılamayı gerektiren konuda ve nihai hüküm etkisini doğuracak mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği gibi, 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinin 19. fıkrasında iş mahkemesine başvurulmasının alacakların tahsilini durdurmayacağı düzenlemesi karşısında ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği de gözetilerek, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
DAVA TÜRÜ :İhtiyati Tedbir Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mahkemece ihtiyati tedbir talebinde bulunanın " eşinin bir başka erkekle birlikte yaşamasının ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesine ilişkin talebi" Türk Medeni Kanununun 169. maddesi kapsamında kabul edilerek, uyuşmazlığın esasını çözer nitelikte tedbir kararı verilemeyeceği gerekçesiyle isteğin reddine karar verilmiş ise de; talebin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 389. maddesi kapsamında olduğu ve ihtiyati tedbirin ancak uyuşmazlık konusu olabilecek olaylar için verilebileceği, evli bir kimsenin bir başka kimseyle yaşamasının engellemesinin bir davaya konu olamıyacağı ve bu sebeple de bu hususun uyuşmazlık konusu olarak kabul edilemeyeceğinin anlaşılmasına göre, sonucu itibarıyla isabetli...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, 22.03.2023 tarihli tensip ara kararı ile davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin, talep konusunun dava konusu olmaması ve talebin niteliği itibariyle alacağın korunmasına ilişkin tedbir talebi olması hususları birlikte gözetilerek HMK 33 ve çoğun içinde azın da olacağı ilkesi uyarınca alacağın korunma tedbirlerinden olan ihtiyati haciz talebi olarak kabulü ile, davalıların taşınır ve taşınmaz malvarlığı üzerine davacıların talep ettiği dava konusu alacak olan 2.844.907,87 TL bedele ile sınırlı olmak üzere davacılar lehine teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına karar verilmiştir....
Mahkemece tensip tutanağı ile davacı vekilinin ihtiyati haciz talebi değerlendirilmiş ise de ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilmediği, ihtiyati tedbir yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği anlaşılmaktadır. Davacı vekili tarafından sunulan istinaf dilekçesinde ise açıkça; (19.08.2022 tarihli) tensip tutanağı ile ihtiyati tedbir talebinin reddi yönünde verilen ara kararın incelemesinin yapılarak ret kararının kaldırılarak ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi talep edilmiştir. HMK.'nın 341/1. maddesi hükmüne göre ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir....
Düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik nedeniyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerekir. Ayrıca HMK’nın 390/3. maddesine göre, "Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır." Düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmaz, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığı yeterlidir. Somut olay yönünden yapılan değerlendirmeler ve dosya kapsamı dikkate alındığında davacı vekilinin tedbir talebinin uyuşmazlığın esasını çözecek mahiyette olduğu açıktır....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hükmün sair yönlerinin usul ve yasaya uygun olduğu ancak davalı kadının dilekçeler teatisi aşamasında usule uygun yoksulluk nafakası talebi bulunmadığı, cevap dilekçesinde "2.500TL.nafaka" bağlanması talebi yoksulluk nafakası talebi olarak değerlendirilemeyeceği gibi davalı kadın vekilinin istinaf müracaatında da "2.500 TL'den az olmamak kaydıyla tedbir nafakasına hükmedilmesine" şeklindeki talebi de nazara alındığında İlk Derece Mahkemesince 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi gereğince kadına tedbir nafakasına hükmedilmesi doğru olmakla birlikte "usule uygun yoksulluk nafakası talebi bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına" denilecek yerde kesin hüküm oluşturacak şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı gerekçesi ile davacı erkeğin yoksulluk nafakasına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece mahkemesinin ilgili hükmünün kaldırılarak davalı kadının usulüne uygun yoksulluk nafakası...