WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu nedenle Dairemizin 06.02.2012 tarihli 2010/18253 esas ve 2012/2026 karar sayılı onama ilamının davalı-davacı kadının birleşen tedbir nafakası davasında mahkemece davalı-davacı kadın için verilen 450 TL tedbir nafakası hükmüyle sınırlı olarak kaldırılmasına karar verilmiştir. Mahkemece re'sen karar verme yetkisinin bulunmadığı dava ve taleplerde mahkeme, talepten fazlasına hükmedemez (HUMK m. 74; HMK m. 26) Türk Medeni Kanununun 197. maddesine dayalı bağımsız tedbir nafakası davalarında tedbir nafakasına re'sen karar verilemez. Mahkemece yukarıda açıklandığı gibi davalı-davacı kadının kendisi için talepten fazla tedbir nafakasına karar verilmesi doğru olmamıştır. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanması gerekmiştir....

    Bu nedenle Dairemizin 06.02.2012 tarihli 2010/18253 esas ve 2012/2026 karar sayılı onama ilamının davalı-davacı kadının birleşen tedbir nafakası davasında mahkemece davalı-davacı kadın için verilen 450 TL tedbir nafakası hükmüyle sınırlı olarak kaldırılmasına karar verilmiştir. Mahkemece re'sen karar verme yetkisinin bulunmadığı dava ve taleplerde mahkeme, talepten fazlasına hükmedemez (HUMK m. 74; HMK m. 26) Türk Medeni Kanununun 197. maddesine dayalı bağımsız tedbir nafakası davalarında tedbir nafakasına re'sen karar verilemez. Mahkemece yukarıda açıklandığı gibi davalı-davacı kadının kendisi için talepten fazla tedbir nafakasına karar verilmesi doğru olmamıştır. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanması gerekmiştir....

      Bu durumda, şirket müdürü görevde olup yönetim boşluğu bulunmadığı, müdürün yetkisinin sınırlandırılmasının amacının müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması olmadığı gözetilerek mahkemece davacı vekilinin kayyım atanması talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddi yönündeki ara kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

        Buna göre, dava konusu edilmeyen hususlar üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağından, somut olayda HMK 389. maddedeki uyuşmazlık konusu olmayan malvarlığına ilişkin tedbir talebi yönünden yasal koşullarının oluşmadığı gözetilerek, mahkemenin ihtiyati tedbirin reddi kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur. Adi ortaklığa kayyım atanmasına ilişkin tedbir talebi yönünden; tasfiyenin dava açılmakla mahkemece atanabilecek tasfiye memuru eliyle yapılabileceği, davalıların dürüstlük kurallarına aykırı hareket edip etmediklerine yönelik iddianın yargılamada ortaya çıkacağı açıktır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun " Ortaklığın Yönetimi" başlıklı 625.maddesi ve " Yönetim Yetkisinin Kaldırılması ve Sınırlanması" başlıklı 629.madde hükümleri dikkate alındığında ,bu aşamada davalı ortakların yetkisinin kaldırılmasını gerektiren haklı nedenlerin varlığına dair yeterli delil bulunmadığından , davalıların yetkisinin kaldırılmasına ilişkin davacı talebi yerinde görülmemiştir....

        ün temsil yetkisinin nihai kararla birlikte kaldırılmasını, ancak öncelikle gecikmesinde tehlike bulunan hâller bulunduğundan yine 6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’nun 235. maddesinin 1. fıkrası uyarınca adı geçenin temsil yetkisininin "ihtiyati tedbir" olarak kaldırıp bu yetkinin "tedbiren" müvekkiline verilmesini, olmazsa şirketi idare ve temsil edecek tarafsız bir kayyıma verilmesini, kayyımın atanması, görevleri, mahkemece verilen temsil yetkisinin ve bunların sınırlarının mahkemece resen tescil ve ilan ettirilmesini, yapılacak yargılama giderleri ve avukatlık ücretlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tedbir Nafakası-Tasarruf Yetkisinin Sınırlandırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından; nafakaların miktarları yönünden, davalı erkek tarafından ise; tedbir nafakası davasının kabulü yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının tüm, davalı erkeğin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı kadın ve 26.10.2001 müşterek çocuk ... yararına takdir edilen tedbir nafakası çoktur....

            Davacı vekili, ilk derece mahkemesince verilen ret kararının yerinde olmadığını, davalıya verilen vekaletin iş yoğunluğu sebebiyle geri almayı unuttuğunu, davalı T3 verilen vekalette sadece satış vaadi sözleşmesi yapma yetkisinin bulunduğunu, temlik yetkisinin bulunmadığını, vekalete aykırı davranılması nedeniyle müvekkiline ait taşınmazların diğer davalılara devredildiğini, müvekkilinin zararının bulunduğunu, HMK.'nnun 389.maddesinde öngörülen ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleştiğini beyan ederek istinaf talebinde bulunmuştur. GEREKÇE : Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının davalılardan T3 gayrimenkul satış sözleşmesi yapma konusunda verdiği vekaletnamenin kötüye kullanılıp kullanılmadığı, verilen vekalet ile devredildiği belirtilen taşınmazlara yönelik yapılan sözleşmelerin yok hükmünde olup olmadığı ve bu taşınmazlar yönünden talep edilen tedbir talebinin yerinde olup olmadığı hususlarındadır....

            Fıkrası uyarınca tedbir kararının kalktığı tarihten itibaren 1 ay içinde tedbir nedeniyle zarar görmesi muhtemel üçüncü kişiler tarafından tazminat davası açılmaması halinde davacıya iadesine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

              Bu durumda, mahkemece şirket müdürü görevde olup yönetim boşluğu bulunmadığı, müdürün yetkisinin sınırlandırılmasının amacının müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması olmadığı gözetilerek davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Öte yandan ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili davalı şirketin taşınır ve taşınmaz malları ile banka hesapları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiş ise de, dosya içerisinde yer alan mevcut deliller kapsamında bu aşamada yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği gözetilerek mahkemece bu aşamada mallara ve banka hesaplarına yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki uyuşmazlık, tedbir nafakası ve davalı adına olan taşınmaz üzerinde, davalının tasarruf yetkisini kısıtlanması talebine ait olup, mahkemece tasarruf yetkisinin kısıtlanması talebi reddedilmiş olup, davacı taraf kararın bu yönü ile temyiz etmektedir. Uyuşmazlık, bağımsız olarak açılan nafaka talebine ilişkin bulunmamaktadır. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 14.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi. ....

                  UYAP Entegrasyonu