Bu durumda icra hakimi tebliğ işleminin 7201 Sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak yapılıp yapılmadığını inceleyecek ve aynı kanunun 32. maddesi gereğince öğrenme tarihine göre tebliğ tarihini düzeltecektir. Somut olayda borçluya ödeme emrinin 29.12.2011 tarihinde "Aynı konutta birlikte daimi oturan evrakı almaya imza atmaya ehil ve yetkili yeğeni Necmi Akgül imzasına tebliğ edildi" şerhiyle yapıldığı tesbit edilmiştir. Tebligat şeklen 7201 Sayılı Kanunun 16.maddesine uygun ise de Hukuk Genel Kurulunun 07.04.1982 tarih 1979/10-1377 esas -1982/337 karar sayılı kararı gereğince, tebliğ belgesindeki kayıtların aksi her türlü delille kanıtlanabilir. Borçlu icra mahkemesine başvurusunda, tebliğ tarihi itibariyle yurt dışında olduğunu iddia etmiş ve bu iddiasına delil olarak da pasaport fotokopisi ibraz etmiştir....
Zira, muhatabın adreste bulunmaması halinde, bunun nedeninin araştırılması ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğinin tespit edilmesi gerçek kişiler yönünden zorunlu olup, hükmi şahısların sıfatı ve niteliği itibari ile böyle bir araştırmanın yapılmamış olması, tebligatın usulsüzlüğü sonucunu doğurmaz. Ancak, Kanunun 21/1.maddesine göre tebligat yapılması halinde, tebliğ memuru, tebliğ evrakını tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde, tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de, mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir....
İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2013/559 Esas sayılı dosyasında; tebligattan 24.09.2013'de haberdar olduğunu belirterek 07.10.2013 tarihli dilekçeyle tebligatın usulsüzlüğü ve tebliğ tarihinin tespitini istediği, ancak bu şikayetin yedi günlük süreye tabi olduğu, süresinde ileri sürülmediğinden usulsüz de olsa 20.09.2013'de yapılan icra emri tebliğ işleminin geçerli hale geldiği, ilamın kesinleşmeden icra edilemeyeceğine ilişkin şikayetin de süreye tabi olduğu ve icra emri tebliğ tarihi sayılan 20.09.2013 tarihine göre yedi günlük süre geçirilerek, 30.09.2013'de yapıldığından bahisle, şikayetin süreden reddine karar verilmiş, hüküm borçlu vekilince temyiz edilmiştir. Dairemizce, Mahkemenin; menfi tespit ilamının kesinleşmeden icra edilemeyeceğine dair şikayetin yedi günlük süreye tabi olduğuna dair kabulü yerinde ise de, borçlunun icra emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü ve öğrenme tarihinin tespitine ilişkin Mersin 1....
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; vekaletnameyi icra doyasında uyap ortamına sunduğunu, uyap ortamında tüm evrakların bulunmadığı, bu sebeple dosyayı tam olarak inceleyemediklerini ileri sürerek, usulsüz tebliğ nedeni ile şikayette bulunduklarını, ilk derece mahkemesince yapılan yargılamada verilen kararın bu sebeple usul ve yasaya uygun olmadığını, kıymet takdirinden de geç haberdar olduklarını belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanunu yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE: Dava; usulsüz tebliğ şikayeti ve kıymet takdirine itiraz istemine ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır....
Hukuk Dairesinin 22/09/2022 tarih, 2022/7290 esas ve 2022/9215 karar sayılı ilamı, 01/06/2016 tarih, 2016/2498 esas ve 2016/15531 karar sayılı ilamlı). Bu durumda tebliğ memurunun, muhatabın tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceği, dönecekse ne zaman döneceğini tevsik etmeksizin yaptığı tebliğ işlemi TK'nın 21/1. maddesine ve Yönetmelik hükümlerine uygun olmayıp usulsüzdür. Davacı/borçlu her ne kadar dilekçesinde gecikmiş itiraz deyimini kullanarak başvuru yapmış ise de, ilk derece mahkemesi kararında da isabetli olarak açıklandığı üzere, gecikmiş itirazdan bahsedilebilmesi için öncelikle usulüne uygun bir tebligatın varlığı gerekmekte olup, başvurunun usulsüz tebliğ şikayeti olarak nitelendirilerek tebliğ işlemi usulsüz olduğundan şikayetin kabulüne karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
Somut olayda, alacaklı tarafından genel kredi sözleşmesi, limit ipoteğine ilişkin ipotek resmi senedi ve ihtarnameye dayalı olarak takip başlattığı, takip dayanağı olan ve...2. Noterliği'nce düzenlenen 24.02.2015 tarih ve 3995 yevmiye numaralı ihtarnamenin borçluya gönderilmiş olduğu, ihtarnamenin Çarşıbaşı mahallesi 6. sokak Eskicizade apartmanı no: 6 .... adresinde “Gösterilen adresten muhatabın tevziat esnasında bulunamadığından birlikte çalışan .... imzasına tebliğ edilmiştir” açıklaması ile 25.02.2015 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir. Tebligat yapılan bu adresin borçlunun kredi sözleşmesindeki adresi olduğu gibi aynı zamanda 03.07.2014 tarih ve 8604 sayılı ticaret sicil gazetesine göre de sicil adresi olduğu anlaşılmaktadır. Borçlunun kendisine ihtarname tebliğ edilen ....'in borçlu çalışanı olmadığına dair iddiasına ilişkin olarak yapılan kolluk araştarması sonucu tutulan 14.05.2015 tarihli tutanakta, borçlu şirketin sahibi olarak belirtilen ...'...
DAVA KONUSU : USULSÜZ TEBLİĞ NEDENİYLE ŞİKAYET KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı-borçlu vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul 8....
bu şikayet dosyasının temsil edildiği de görülmekle şikayetçinin takipten en geç 16/06/2022 tarihinde haberdar olduğunun kabulü ile 24/06/2022 tarihinde yapılan tebligat usulsüzlüğü şikayetinin süreden reddine karar verilmesinin yerinde olduğu, öte yandan İİK'nun 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itirazdan yalnız takip borçlusunun yararlanabileceği maddenin lafzından anlaşılmakla kendisine haciz ihbarnamesi gönderilen 3. kişinin bu madde hükmüne dayanarak gecikmiş itirazda bulunamayacağı, mahkemenin hükme esas aldığı 16/06/2022 tarihli Sulh ve İbra Protokolüne karşı şikayetçi vekilinin 27/06/2022 tarihli dilekçesinde açıkça bir itirazda bulunulmadığı ve protokolün e-imzalı olarak düzenlendiği görülmekle geçerli olduğunun kabulünün gerektiği anlaşıldığından dosya kapsamı ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vaka ve hukuki değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığı ve hükümde kamu düzenine aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davacı...
,İcra Müdürlüğü'nce tebligatın usulsüzlüğü, haczedilmezlik gibi itiraz ve şikayetlerin incelenmesinin mümkün olmadığı, bu yöndeki icra müdürlüğünün kararında herhangi bir usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından tüm şikayet ve davanın reddine karar verilmiştir....
Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Dava dilekçesi ile davacıların takipten, tebliğden haberdar oldukları tarihin 09/07/2019 tarihi olduğunu bildirdikleri anlaşılmıştır. Borçluların kendilerine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürmesi ve davacıların usulsüz tebliğe ilişkin yaptığı şikayetin de 5 günlük süreden sonra başvurduğu anlaşılmıştır. Yine Buna göre; borçluların imzaya ve borca itirazının da, İİK'nun 168. maddesi gereğince yasal 5 günlük sürede yapılmadığı da görülmektedir. Yukarıda belirtilen gerekçelerle davacı/borçluların usulsüz tebliğ şikayeti ile imzaya ve borca itirazlarının süre aşımı nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, "Şikayetin ve davacıların itirazlarının süre yönünden reddine" karar verildiği görülmüştür....