edilmesi, öğrenme tarihin itibaren yasal 7 günlük süre içinde olduğunun belirlenmesi halinde, borçlu tarafça ileri sürülen ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğünün tespiti ile muttali tarihinin tebliğ tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi ile işin esası incelenerek oluşacak sonuca göre hüküm tesis edilmesi” gerekçesi ile bozma kararı verildiği, mahkemece bozma ilamına uyularak usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne, ödeme emri öğrenme tarihinin 17.02.2015 olarak tespitine ve borcun esasına ilişkin şikayetin yedi günlük yasal süre geçtikten sonra yapıldığından reddine karar verildiği görülmektedir....
Dava ve takip dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre; Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde, müvekkiline ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu iddiasıyla ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesinin talep edildiği, ayrıca Karaman İcra Müdürlüğünün yetkili olduğu iddia edilerek yetki itirazında bulunulduğu, yine takip konusu senedin kambiyo vasfında olmadığı iddiasında bulunulduğu, ayrıca senedin teminat senedi olduğu iddiasında bulunulduğu, her ne kadar ilk derece mahkemesince yapılan araştırma neticesinde davacının ödeme emri tebliğ edilen adreste oturmadığının tespit edilmesi üzerine ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesine ilişkin karar yerinde ise de, takibe dayanak senet incelendiğinde, senedin tanzim yerinin tanzim tarihi altında Konya olarak gösterildiği, bonoya dayalı olarak yapılan kambiyo takiplerinde ayrıca ödeme yeri kararlaştırılmamış ise tanzim yeri ödeme yeri olarak kabul edileceğinden ve ödeme yerindeki icra müdürlüğü de yetkili olduğundan Konya icra müdürlüğünün...
Açıklanan nedenlerle, mahkemece şikayetin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken; reddine karar verilmesi hukuka aykırı olduğundan, davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1- b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, hüküm kurulması yeniden yargılama yapılmasını da gerektirmediğinden; şikayetin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin 20/02/2020 tarihi olarak düzeltilmesine, sair konulardaki taleplerin takibin şekline göre icra müdürlüğüne yapılması gerektiğinden bu talepler konusunda karar verilmesine yer olmadığına, oy birliği ile karar verilmiştir....
İDDİANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine B.çekmece 3 İcra müdürlüğünün 2020/6404 E sayılı dosyasında ilamsız takip başlatıldığını, ödeme emrinin müvekkiline usulsüz tebliğ edildiğini, müvekkilinin 20 yıldır İngiltere'de yaşadığını, icra müdürlüğü'nün temin ettiği sorgulama belgesinde de müvekkilinin yurtdışı adresinin açıkça yazılı olduğunu, dosya alacaklısının da müvekkilinin yurtdışında oturduğunu bildiğini, ödeme emrinin usulsüz olarak tebliğ edildiğini ve takibin kesinleştiğini, takipten 03/11/2020 tarihinde haberdar olduklarını söyleyerek şikayetin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin 03/11/2020 tarihi olarak düzeltilmesine, borca itirazlarının kabulüne, müvekkili aleyhine konulan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI; mazbata üzerine beyanı alınan kişinin ad ve soyadı yazılmadığından ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğinin kabulünün gerektiği, takip dosyası ile mahkeme dosyası kapsamından şikayetçi takip borçlusunun şikayet dilekçesinde bildirdiği öğrenme tarihinden evvel bir tarihin de tespit edilemediği belirtilerek, şikayetin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin 02/07/2019 olarak düzeltilmesine karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar Vekili dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu, davanın reddi yerine kabulünün hatalı olduğunu, tarafların sözleşme ile gösterdikleri adrese yapılan tebligatların geçerli olduğunu, tebligatın usulüne uygun olduğunu, kapıcının kim olduğunun belli olduğunu, tebligatın üzerinin okunaklı olduğunu, kararın ve gerekçesinin hatalı ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek, yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2015/133-2015/375 Esas-Karar sayılı mahkeme kararı ile 1. haciz ihbarnamesinin iptaline, öğrenme tarihinin 05.02.2015 olarak düzeltilmesine karar verildiği ve usulsüz tebligat nedeniyle 1. haciz ihbarnamesi geçersiz sayıldığından 3. haciz ihbarnamesinin de hukuki sonuç doğrumasının mümkün olmadığı gerekçesiyle şikayetin kabulü ile 3. haciz ihbarnamesinin hukuken geçersiz olduğunun tespitine karar verildiği görülmektedir. Haciz ihbarında bulunulan 3.kişinin kendisine gönderilen haciz ihbarı tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürmesi İİK'nun 16. maddesi anlamında bir "şikayet" olup, aynı Yasanın 16/l. maddesi gereğince bu şikayetini işlemi öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede icra mahkemesine yapması gerekir....
Hukuk Dairesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Borçlunun, ödeme emrine ilişkin tebligatın usulsüz yapıldığını, tebliğden 12.12.2016 tarihinde haberdar olduğunu ileri sürerek ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesi için şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesince, şikayetin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin 12.12.2016 olarak düzeltilmesine karar verildiği, kararın alacaklıca istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin 07.11.2017 tarih ve 2017/1688 E.-2017/1697 K. sayılı kararı ile başvurunun esastan reddedildiği, kararın alacaklıca temyiz edildiği görülmektedir....
Tebligat Atatürk Mahallesi Muhtarılığına teslim edilmiş olup 2 nolu haber ihbarname muhatabın kapısına yapıştırılmış ayrıca haber verilmiştir." şeklinde tebliğ edilen tebliğ mazbatası ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; tebliğ mazbatasında yazılı hususların aksinin her türlü delil ile kanıtlanabileceği anlaşıldığından ve sunulan fatura ve kredi kartı ekstrelerinden davacının çarşıda bulunduğu hususunun usulüne uygun olmadığına kanaat getirilmiştir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Şikayet dilekçesinde öğrenme tarihinin belirtilmemiş olması halinde ise, en geç şikayet tarihinde öğrendiğinin kabulü gerekir. Öğrenme tarihinin aksi ise ancak, yazılı belge ile ispatlanabilir. (H.G.K.'...
İcra Müdürlüğü'nün 2020/12388 takip sayılı icra dosyasında davacıya gönderilen ödeme emri tebliğ tarihinin Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, öğrenme tarihi olan 01/09/2021 tarihi olarak tespiti ile düzeltilmesine, takibin kesinleşmesinden önceki hacizlerin fekkine, davalı aleyhine tazminata ve para cezasına yer olmadığına'' karar verildiği görülmüştür. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; verilen kararın yasaya aykırı olduğunu, TK 21/2.maddeye göre ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini, davacı tarafın yapılan tebligatın TK 21/1.maddesine aykırı olduğunu, ilgili maddedeki unsurları içermediğini iddia etse de tebligatın 21/2.maddeye göre yapıldığını, 28/07/2020 tarihinde ödeme emrinin tebliğ edildiğini, 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde şikayette bulunulmadığını söyleyerek kararın kaldırılmasını istemiştir....
Bu durumda ödeme emri tebligatının usulsüzlüğüne yönelik şikayetin reddine ilişkin karar kesinleşmediğinden temerrüt olgusunun gerçekleştiği veya gerçekleşmediği söylenemez, Bölge Adliye Mahkemesi'nin temerrüdün başlangıç tarihinin, dava dilekçesinin tebliğ tarihi olan 04.04.2017 olduğuna ilişkin kabulü de doğru değildir. Bu durumda davalı tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürerek usulsüz tebliğ tarihinin düzeltilmesini istediğine göre, Mahkemece şikayete ilişkin kararın kesinleşmesi beklenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, şikayet dosyasının kesinleşmesi beklenmeden karar verilmesi doğru olmadığından, istinaf başvurusunun esastan kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir....