Dava; davalı şirketin TBK 631 maddesi uyarınca bilgi alma, defterleri inceleme, örnek almaya ilişkin taleplerinin yetkili mahkemede dava konusu edilip edilmediği, hukuki yarar ve aktif husumet talebin 16 yıl geçtikten sonra dile getirilmesinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, ihtiyati tedbir talebinin yerinde olup olmadığı hususlarında ihtilaf bulunmakla iş bu davanın şirketin bilgi alma, defter inceleme ve örnek almasına ilişkin TBK 631 maddesi kapsamında açılan dava olduğu tespiti yapılmıştır....
Dolayısıyla dava konusunu ödenen 12.449,10 TL peşinatın genel hükümlere göre iadesinden eserin ayıplı imalatı nedeniyle 6098 sayılı TBK m. 475'de ki seçimlik hakların kullanımına dönüştürmüştür. Bu nedenle davacı vekiline dava dilekçesinin sonuç kısmını TBK m. 475'deki haklarından hangisini kullandığını açıklaması için 26.04.2021 tarihli duruşmada iki haftalık kesin süre verilmiştir. Davacı vekili mahkememize verdiği 10.05.2021 tarihli dilekçesinde 6098 sayılı TBK m. 475/I-1'e göre; "Eser işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme." ve aynı yasa m. 475/II'ye göre tazminat isteme hakkını kullandıklarını belirtmiştir. 6098 sayılı TBK m. 475'de yer alan haklar seçimlik haklar olup iş sahibi bu hakların sadece birini kullanma hakkına sahiptir....
açıkça anlaşılamamakla birlikte) davalı şirketin sorumluluğunun, “Yardımcı kişilerin fiillerinden sorumluluk” kenar başlıklı TBK m. 116/16 hükmüne dayandırılabileceği kanaatine varıldığını, bu hüküm uyarınca borçlunun, kendi yardımcısının zarar verici fiilinden sanki kendi fiiliymiş gibi sorumlu tutulduğunu, TBK m. 114/11 hükmüne göre haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hâllerine de uygulandığından (müterafik kusur yönünden) TBK m. 52/1 hükmünün uygulama alanı bulabileceği; bu kapsamda tazminatın indirilmesine ilişkin olan TBK m. 52 hükmünün “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir....
Davacının hizmet sözleşmesinin 03/04/2009 tarihi itibariyle başladığı, toplam hizmet süresinin 5 yıl, 8 Ay, 3gün olduğu, TBK m. 432'ye göre ihbar önelinin 6 hafta, yani 42 gün olduğu, davalı işveren tarafından 4.253,34TL brüt ücretten 6 günlük 572,00TL ücret, 2.002,00TL net brüt, 2.721,34 XX 381 günlük izin ücreti tahakkuk ettirildiği, bilirkişi raporuyla tespit edilmiştir. Bilirkişi raporunda iş akdi feshinin TBK m. 432'ye göre ihbarlı ve usulüne uygun olarak yapıldığı belirtilmiştir. Gerek fesih tarihi gerekse dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunda belirsiz süreli hizmet akdinin feshi iki şekilde düzenlenmiştir. Buna göre; 6098 Sayılı TBK 431.maddesi uyarınca taraflardan her biri, belirsiz süreli hizmet akdini TBK 432.maddesinde belirtilen fesih sürelerine uymak suretiyle feshetme hakkına sahiptir. Burada belirsiz süreli hizmet akdini feshinin haklı nedene dayanması şartı aranmamaktadır....
Maddesinde " TTK'nın 4. maddesinin atfıyla, Türk Borçlar Kanununda yer alan, işletmenin satılma ve değiştirilmesi (TBK. m. 202- 203), yayım sözleşmesi (TBK m. 487- 501), kredi mektubu ve kredi emri (TBK m. 515- 519), ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları (TBK m. 547- 554), ticari nitelikli havale (TBK m. 555- 560), saklama sözleşmeleri (TBK m. 561 vd.) ilişkilerinden kaynaklanan alacak davaları sonucu verilen hüküm ve kararlar" kısmındaki dava ve işlerin 6. Hukuk dairesinde olduğu açıklandığından davanın niteliği gereği iş bu davaya bakma görevi 6. Hukuk Dairesine aittir. Bu nedenlerle istinaf incelemesi görevinin Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi, 6. Hukuk Dairesi'ne ait olduğu, Dairemizin görev alanı dışında kaldığı sonuç ve kanaatine varılmış, 6100 sayılı HMK’nın 352. maddesi uyarınca; Dairemizin görevsizliği ile dosyanın Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi, 6....
m. 223/II.C.3 hükmünce davalı ------- ayıbın bulunduğunu---; davacının davalıya ----- tarihinde gönderdiği noter ihtarnamesinin tarihi ile ---- alındığı ve ---- belgesinin alındığı ----tarihleri nazara alındığında davacı alıcının TBK m. 223/ll,c.3 hükmünce davalı ----- ayıbın bulunduğunu "hemen" bildirme külfetini yerine getirdiği kanaatine varılabileceği------davacı alıcının TBK m. 223/ll,c.3 hükmünce davalı satıcıya bu tür ayıbın bulunduğunu ----- külfetini yerine getirdiği kanaatine varılır ise bu halde davacı alıcının TBK m. 227 hükmünde düzenlenen ayıptan ----- hakkını kullanabileceği; davacının talepleri incelendiğinde davacı alıcının, TBK m. 227/II hükmünce (TBK m. 112) ayıp dolayısıyla uğradığı maddi zararının giderilmesini istediği, buna ilişkin hesaplamanın ---------- yapıldığı, takdirin, Sayın Mahkeme'ye ait olduğu, Davacının dava dilekçesinde talep ettiği maddi zararın giderilmesinin mümkün olmaması halinde sözleşmeden dönülerek----dava tarihinden işleyecek avans faizi ile...
TBK m.221 kapsamında “sözleşmenin yukarıda açıklanan maddelerinde yer alan hükümler” gereği, aracın motorunda var olduğu sonradan anlaşılan “bozukluktan (ayıptan)” dolayı davalının davacıya karşı hukuki sorumluluğunun bulunmadığı, noktasındaki hükmün geçerliliği "Satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu" olmasına bağlanmıştır. Davalı zaten ihale yoluyla hasarlı araçların alım satımına ilişkin faaliyet yürütmekte olup, davacının imzası da bulunan taraflar arasındaki üyelik sözleşmesi içeriği de bu hususu doğrulamakta ve davacı yanca da bu husus bilinmektedir. Tarafların tacir niteliği gereği dava konusu araçtaki motor hasarının varlığı ile ilgili TBK m.221 gereği davalının sorumsuzluğa yönelik sözleşme hükmü; davalının mevcut arızalı motor kaynaklı gizli ayıbın varlığında ağır kusuru söz konusu olmadığından geçerlidir....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin TBK 431- 432 uyarınca kendisine tanınan genel fesih hakkını kullandığı, davacının iş akdini ihbar süresine ilişkin ücreti peşin ödemek sureti ile feshettiği, bu halde TBK 438/1 uyarınca davacıya tazminat ödenmesine hükmedilen ilk derece mahkeme kararının hatalı olduğu, müvekkili şirketin davacının iş akdini genel fesih hakkını kullanarak TBK 432 kapsamında ihbar süresinin peşin ödenmesi sureti ile gerçekleştirdiği, bu halde ilk derece mahkemesi tarafından TBK 435 uyarınca yapılan fesihlerde söz konusu olabilecek olan TBK 438/3 uyarınca haksız fesih tazminatına hükmedilmesinin kabul edilemez olduğu, davacının herhangi bir tazminata hak kazandığını kabul etmemekle birlikte, tazminat hesaplamasına esas alınacak ücret çıplak brüt ücret olduğu, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek şartıyla, bir an için davacının taleplerinin haklı olduğuna kanaat getirilmesi ihtimalinde dahi ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararda kalemlerin...
TBK)577/T'nin uygulama alanına giren hallerde, işletenin kıymetli eşyayı saklamak üzere aldığı veya almaktan kaçındığı yine konaklayan tarafından ispat edilmelidir. Her durumda zararın işletene TBK 578/1 uyarınca zamanında bildirildiğini ispat yükü de konaklayanın üzerindedir. Buna karşılık sorumluluğu ortadan kaldıran veya hafifleten sebepleri konaklama yeri işleten ispat etmelidir. Konaklama yeri işletenin veya çalışanlarının kusurunun bulunup bulunmadığının (TBK 576/1, TBK 577/1) tartışma konusu olduğu tüm halleyde de işleten, kusursuzluğunu ispat edemedikçe (TBK 112) meydana gelen zarardan sorumlu tutulmalıdır....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin TBK 431- 432 uyarınca kendisine tanınan genel fesih hakkını kullandığı, davacının iş akdini ihbar süresine ilişkin ücreti peşin ödemek sureti ile feshettiği, bu halde TBK 438/1 uyarınca davacıya tazminat ödenmesine hükmedilen ilk derece mahkeme kararının hatalı olduğu, müvekkili şirketin davacının iş akdini genel fesih hakkını kullanarak TBK 432 kapsamında ihbar süresinin peşin ödenmesi sureti ile gerçekleştirdiği, bu halde ilk derece mahkemesi tarafından TBK 435 uyarınca yapılan fesihlerde söz konusu olabilecek olan TBK 438/3 uyarınca haksız fesih tazminatına hükmedilmesinin kabul edilemez olduğu, davacının herhangi bir tazminata hak kazandığını kabul etmemekle birlikte, tazminat hesaplamasına esas alınacak ücret çıplak brüt ücret olduğu, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek şartıyla, bir an için davacının taleplerinin haklı olduğuna kanaat getirilmesi ihtimalinde dahi ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararda kalemlerin...