Bu halde, mahkemece ...ın davaya dahili ile taraf teşkilinin sağlanarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 2-Kabule göre de; Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali davalarında; davalıların danışıklı bir davranış içinde bulundukları tespit edildiği takdirde takip konusu alacağın tahsili için İİK 283/1-2 maddesi kıyasen uygulanarak tapu kaydının iptaline gerek olmadan davacının alacaklarını alabilmesi için dava konusu taşınmazların haczi ve satışı konusunda davacının alacak ve ferileriyle sınırlı olarak cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmesi gerekirken tapunun iptali ile davalı ... adına tesciline karar verilmesi de isabetli görülmemiştir....
Mahkemece; davalılar arasında gerçekleştirilen devir işleminin, davacı tarafından açılması muhtemel edinilmiş mallara katılma-mal paylaşımı davasını sonuçsuz bırakmak amacıyla muvazaalı olarak gerçekleştirildiği ve geçerli olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile taşınmazın davalı ... adına olan kaydının iptali ile diğer davalı ... adına tesciline karar verilmiştir. Dava, mülga 818 sayılı BK’nun 18. (6098 sayılı TBK’nun 19.) maddesine dayalı muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları zarara uğratılanlar, tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü danışıklı olan bir hukuki işlem haksız eylem niteliğindedir. Muvazaalı muamele (danışıklı işlem) ile hakkın zarar gördüğünün benimsenebilmesi için danışıklı işlemde bulunandan bir alacağın var olması ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla danışıklı işlemin yapılması gerekir....
gereğince, HMK'nın 361 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere, 26/05/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Öyleyse, davacının TBK.nin 19. maddesi kapsamında asıl talebinin alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamak olup şahsi hakka dayalı olduğu, dava konusu taşınmazın aynı ile ilgili bir uyuşmazlığın söz konusu bulunmadığı, ihtiyati tedbir kararı verilmesi için yasal koşulların mevcut olmadığı, tasarrufun iptali davalarında geçici korumanın ihtiyati haciz bulunduğu dikkate alınarak tedbirin konulması isteğinin reddi yönündeki mahkeme kararının ilgili yasal mevzuat ve içtihadın öngördüğü amaca uygun olduğu anlaşılmaktadır. İncelenen mahkeme kararı esas yönünden hukuka uygun olduğundan başvurunun HMK 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Asıl davada davalılar-birleştirilen davada davacıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 20.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davada davalılar-birleştirilen davada davacılar vekili için 3.815.00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen asıl davada davacı-birleştirilen davada davalıdan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.12.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada; Davacılar asıl ve birleşen davada, 06/11/1973 tarihinde ölen ortak miras bırakan Arap Şıh Sümer'in 19, 155 (ifrazen 2581), 1536, 1539, 1540 ve 2444 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarının tamamını, çocukları ... ve Hüseyin Sümer'e 15/07/1971 tarihinde satış suretiyle devrettiğini, onların ölümü ile de taşınmazların davalılara kaldığını, ancak kök muris tarafından yapılan temliki işlemin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuşlardır. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır....
a devredildiğinden bu taşınmazla ilgili davanın reddine diğer iki taşınmazın borcun doğumundan sonra borçlunun kızına ve torununa satış yapıldığı, ivazlar arasında fahiş fark olduğu ve dava BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açıldığından aciz belgesi ibrazına gerek bulunmadığından bahisle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davacı ile davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dava BK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Gerek BK’nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali davaları olsun gerekse İİK’nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davaları olsun, davanın görülebilmesi için davacının borcunun iptali istenilen işlemden önce doğmuş olması gerekir....
Dava BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir. Davacı vekili, muvazaalı olduğunu iddia ettiği takip konusu alacağın gerçek olmadığını, davalı ... böyle bir borç altına girmesini gerektirir bir durum olmadığını belirtmiş ve bu konuda tanık dinletmiştir. Davalılarda yasal süresi içinde tanık listesi bildirmiş olmalarına rağmen gerekçe gösterilmeksizin davalıların tanıkları dinlenmeden karar verilmiştir. Davacının tanıkları dinlemiş olduğuna göre karşı taraf davalılarında tanıklarının da dinlenmesi gerekir. Aksinin kabulü, hukuki dinlenilme hakkını (HMK. m. 27) ortadan kaldırır. Usul hükümlerinden yararlanmak bakımından davada taraflar eşit haklara sahiptir. Aynı imkanın davalıya tanınmaması "silahların eşitliği" ilkesine de aykırı olur....
İncesu ilçesi Köyönü mevkiinde yer alan 619 parsel sayılı taşınmazın davadışı yeğeni ...’ya devredildiğini, davacının boşanma davası sonucunda doğacak katkı payı alacağına ve doğması muhtemel tazminat ve nafaka haklarına kavuşmasını önlemek amacıyla devrin yapıldığını ve muvazaalı olduğunu beyan ederek davadışı ...’ya yapılan devir işleminin iptali isteminde bulunmuş; yargılama esnasında taşınmazın devredilmesi nedeniyle son kayıt maliki olan ... davalı olarak davaya dahil edilmiştir. Davalılar; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır. Mahkemece, davanın reddine dair verilen 25/12/2014 tarihli ilk kararın davacı tarafından temyizi üzerine 17. Hukuk Dairesinin 27/02/2018 tarihli ve 2015/12052 esas 2018/1378 karar sayılı ilamı ile ".. davacının talebinin TBK'nın 19. maddesi gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu ve muvazaalı işlemin diğer tarafı olan ...'...
aleyhine 10/12/2012 gününde verilen dilekçe ile muvazaa iddiasına dayalı işlemin iptali ve kullanım bedeli istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 10/03/2014 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, muvazaalı işlemin tespiti, miras payına karşılık gelen satış ve araç kullanım bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir....