Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Her ne kadar muvazaalı işlemin saptanması ile birlikte, tapu iptali de istenilmiş ise de; çoğun içinde azın da bulunduğu ilkesi gereğince, muvazaalı işlemin açılan dava yönünden hüküm doğurmamasının istenildiği açıktır. Bu bakımdan, İİK’nun 283. maddesi düzenlemesi yol gösterici niteliktedir. Mahkemece, İİK’nun 283. maddesi hükmü gereğince muvazaalı işlemin iptaline gerek kalmaksızın, davacının dava konusu taşınmazların haczi ve satışını isteyebilmesi yönünde hüküm oluşturulması gerekir. Karar, bu yönü itibariyle yerinde görülmemiştir. Ancak, yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı da gerektirmediğinden, HUMK’nun 438. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki mavuzaalı işlemin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin davalı ile evli olduğunu, evlilik birliği içinde alınan dava konusu taşınmazları, muvazaalı olarak devrettiğinden, bu muvazaalı satış işleminin iptalini istemiştir. Davalı, 2009 yılından itibaren davacıdan ayrı yaşadığını, taşınmazları borçlarını ödemek için sattığını belirterek, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

        Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nın 283/1. maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. BK'nun 19. maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında hak düşürücü zamanaşımı süresi uygulanmaz ve İİK'nın 277 vd.maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmaz. Davacı vekili dava dilekçesinde açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayandığından ve hak düşürücü süre eldeki davada uygulanmayacağından, davanın TBK'nin 19.maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilerek hak düşürücü süre nedeniyle davanın red edilmesi isabetli görülmemiştir....

          Dava BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvaazalı işlemin iptaline ilişkindir. İster İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davalarında olsun isterse BK'nun 19.maddesine göre açılmış muvazaaalı işlemin iptali istemine ilişkin davalar olsun davanın görülebilmesi için davacının bir alacağının bulunması gerekir. Somut olayda, taraflar arasında görülen ve kesinleşen boşanma davasında davacı lehine mali haklara hükmedilmediği ve davacı tarafından açılmış bir katkı payı alacağı davasının da bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 10.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Asıl davada davalılar-birleştirilen davada davacıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 20.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davada davalılar-birleştirilen davada davacılar vekili için 3.815.00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen asıl davada davacı-birleştirilen davada davalıdan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.12.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18))....

                Dava esasının konusuna ilişkin sözleşmelerin yorumu ve muvazaalı işlemler TBK-19/1. madde: "Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır." hükmünü içerirler....

                Maddesine dayalı muvazaanın tespiti ve muvazaalı işlemin iptali ile İİK'nun 283. Maddesinin uygulanarak dava konusu taşınmazın tapu iptaline gerek olmadan alacağının tahsili için haciz ve satış kararı verilmesine karar verilmesi istemi ile dava açmıştır....

                Ayrıca çekişmeli taşınmazların dördü de aynı akitle temlik edilmiş olup bir kısmı için muvazaalı bir kısmı için muvazaalı değil demek iradenin bölünmezliği ilkesine aykırılık teşkil eder. Olaya yukarıdaki ilkeler uyarınca bakıldığında gerçekten de mirasbırakan bir yada iki taşınmazını vererek kendisine baktırabilecekken dört parça taşınmazını da temlik etmesi yanında makul sınırın aşıldığı da kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, asıl davanın da kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir. Davalının temyiz itirazının reddine, davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden davacıya iadesine, aşağıda yazılı 4.613.80 TL. onama harcının da davalıdan alınmasına 10.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu