D.İş Esas sayılı dosyası ve içeriğinde yer alan 20/05/2019 tarihli bilirkişi raporu ile sair deliller birlikte değerlendirilerek, taraflar arasındaki ticari ilişkiye konu kamera sisteminin çalışmamasının hangi nedene dayandığı, kamera sisteminin çalışmamasının üretim kaynaklı olup olmadığı, kamera sisteminin çalışmamasının kullanım kaynaklı olup olmadığı, dava konu kamera sisteminin yüksek voltajdan kaynaklı olarak böyle bir arıza verip vermeyeceği, dava dışı olan ve kamera sisteminin kurulduğu iş yerinde bulunan online UPS sisteminin elektronik aletlerde böyle bir arızaya yol açıp açmayacağı, kamera sisteminin satışı anında ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın niteliği hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize gönderilmesi istenilmiş, talimat aracılığıyla alınan öğretim görevlisi elektrik elektronik mühendisi bilirkişinin 26/02/2020 havale tarihli raporunda sonuç olarak, cihazların üretim hatalarının olmadığını, ayıplı mal satışının söz konusu olmadığını, cihazın kullanıcı...
Uyuşmazlık; dava konusu olayda “ayıplı ifa” mı, yoksa “eksik ifa”nın mı söz konusu olduğu; burada varılacak sonuca göre satıcının sorumluluğuna gidilebilecek ihbar ve zaman aşımı süreleri ile talep hakkının kapsamının ne olduğu noktalarında toplanmaktadır. Davacı tüketici olduğuna göre, tüketici hukuku ile ilgili ayıba ilişkin düzenleme, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’un 4. maddesinde yer almaktadır. Anılan maddenin birinci fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır....
Dava konusu, ayıplı olduğu iddia edilen ürün (Scooter) nedeniyle davalı tarafından ürün bedelinin dava açıldıktan sonra davacıya ödendiği, bu talep yönünden davanın konusuz kaldığı, davacı vekili tarafından da ürünün kullanılmamasından kaynaklı talep edilen tazminat yönünden feragat edildiği anlaşıldığından, davacının ayıplı ürünün bedel iadesi talebinin konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına,davacının dava açmakta haklı olduğu gözetilerek bu talep yönünden yapılan yargılama giderinin HMK'nın 331.maddesi gereğince davalı üzerinde bırakılmasına ve davacı taraf lehine A.A.Ü.T 6/1 ve 13/1 maddesi gereğince vekalet ücretine hükmedilmesine,ayıplı ürünün kullanılamamasından kaynaklı tazminat isteminin feragat nedeniyle reddine, bu talep yönünden yapılan yargılama giderinin HMK'nın 312.maddesi gereğince davacı üzerinde bırakılmasına ve davalı taraf lehine A.A.Ü.T 6/1 ve 13/2 maddesi gereğince vekalet ücretine hükmedilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir....
noktalar şeklini aldığı, yüzeyde çok fazla olan bu siyah noktaların kullanıcı gözüyle lekelenmeler şekilde göründüğü, bu lekelenmelerin uygulama ile oluşamayacağının tespit edildiği, yüzeyde olmaması gereken ve istenmeyen bu gözenekli yapının uygulama öncesi veya uygulama sonrası (kullanım olmaksızın) görülmesi veya tespit edilmesinin son kullanıcı tarafından mümkün olmamakla birlikte, oluşan bu yüzey hatasının üretim kaynaklı olduğu, dolayısıyla yüzeyin uygun sırlanmaması veya uygun üretim prosesi koşullarının yerine getirilmemesi kaynaklı olabileceği, yapılan inceleme neticesinde kullanılan malzemenin özellikle ayakkabı ile temas eden bölgelerinde yoğunlukla istenmeyen yüzey lekelenmelerinin görüldüğü ve ürünün üretimden kaynaklı gizli ayıplı olduğunun değerlendirildiği, fatura tarihi üzerinden bu gizli ayıplı malzemelerin toplam değerinin 2.574,00 TL (KDV Dahil) + 3.000,00 TL (KDV Dahil)= 5.574,00 TL olarak belirlendiği, ayrıca bu ayıplı malzemelerin yerine döşenmesi için harcanan...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; "...Belirtilen yasa hükümleri ve bilirkişi raporları gereğince; davacıya satışı yapılan taşınmazın eksik ve ayıplı olduğu anlaşıldığından seçimlik haklarını kullanabileceği gibi zararın tazminini de isteyebilir. Bilirkişi tarafından belirlenen eksik ve ayıplı iş bedelinden kaynaklanan zarar miktarı ortak alanlara ilişkin 16.750,00 TL, satışa konu daireye ilişkin 2.150,00 TL olarak belirlenmiş, ortak alanlardaki 16.750,00 TL eksik ve ayıplı iş bedelinden; 6.250,00 TL'sinin açık ayıp, 10.500,00 TL'nin gizli ayıp, yine davacıya ait dairedeki 2.150,00 TL eksik ve ayıplı iş bedelinden 1.750,00 TL'nin açık ayıp, 400,00 TL'nin gizli ayıplardan kaynaklandığı görülmüştür. Dava konusu taşınmaz 30/04/2018 tarihinde İsmail İnlidere'ye eksiksiz olarak teslim edilmiş, 28/06/2018 tarihinde ise satışından davacı adına tescil edilmiştir....
Davalı vekili, ilk derece mahkemesi kararının yerinde olmadığını, raporların çelişkili olduğunu, davacının ihbar süresine uymadığını, müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, ayıbın kullanımdan kaynaklı olduğunu, gerekli bakım ve temizliğin yapılmadığını beyan ederek istinaf talebinde bulunmuştur. GEREKÇE : Dava, ayıplı olarak satıldığı iddia edilen taşınmazdaki ayıpların onarım bedelinin davalıdan tahsili amaçlı açılmış alacak davasıdır. Taraflar arasında taşınmaz alımına ilişkin akdi ilişki kurulduğu, sözleşmeye konu taşınmazın teslim edildiği hususunda uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davacının varlığını iddia ettiği ayıpların kullanımdan kaynaklı ayıplar mı yoksa imalattan kaynaklı ayıplar mı olduğu, davacının iddia ettiği ayıpların onarılması için yaptığı tadilat bedellerini ve masraflarını talep edip edemeyeceği ve miktarı hususundadır....
Davacı vekili her ne kadar taleplerinin taşınmazın aynından kaynaklandığını bu nedenle zorunlu arabuluculuk müessesesine tabi olmadığını ileri sürmüş ise de, dava dilekçesi incelendiğinde taleplerinin taşınmazdaki ayıplı işler ve eksik işler nedeniyle tazminat istemine ilişkin olduğu, dolayısıyla talebinin taşınmazın aynına ilişkin olmadığı görülmektedir. Bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğu anlaşılmakla istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan tüm bu nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm tesisi usul ve yasalara uygun görülmüştür....
Mahkemece, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, dava konusu aracın motor kaputundaki boya kalınlığının aracın diğer taraflarındaki ortalama kalınlık değerlerinin çok üstünde olduğunu, motor kaputunun sökülüp tekrar takıldığını, araca sonradan yapılan boyama işleminin aracın davacıya tesliminden önce olma olasılığının yüksek olduğunu aracın imalattan kaynaklı gizli ayıplı olduğu gerekçeleri ile davanın kabulüne,dava konusu aracın davalıya takyidatsız iadesi ile ayıpsız misli ile değiştirilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalı şirketten satın aldığı araçta motor kaputunun boyalı olduğu, sökülüp takıldığını, ayıplı araç satın aldığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır....
nun davacıya bir ceza bedeli tahakkuk ettirmiş olduğunu, ayrıca taraflar arasındaki sözleşmeden dolayı da geç teslime ilişkin olarak bir gecikme cezası alacağı doğmuş olduğunu, alacağın ve zararın tahsili anlamında davalı şirket ile defaatle yapılan görüşmelere rağmen davalının kötü niyetli olarak ödemeye yanaşmamış olduğunu, müvekkilinin, gerek geç ve ayıplı teslimden dolayı uğradığı zararın tazmini gerekse, sözleşmeden kaynaklı gecikme cezası alacağının bilirkişi marifeti ile tespiti ve tahsili amacıyla iş bu davanın açılması gereğinin hasıl olduğunu, tüm alacak kalemlerine ilişkin fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile; geç teslim nedeniyle mevduat bozmadan kaynaklı zararın tazmini anlamında şimdilik 1.000 TL nin, Ayıplı ürüne bağlı olarak ... firmasının müvekkilinden kesmiş olduğu ceza bedeline ilişkin olarak şimdilik 1.000 TL nin, sözleşme gereği cezai şart olarak şimdilik 1.000 TL nin, son ifa tarihinden itibaren işleyecek bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı...
- K A R A R - Davacı vekili, davacının davalıdan satın aldığı kaynak makinasının ayıplı olduğunu, bu makinayla yapılan kaynakların kullanılamaz durumda olduğunu, davacı tarafça yapılan bildirim üzerine davalı tarafından gönderilen teknik servisin arızayı gideremediğini, davacının başka bir kaynak makinası almak zorunda kaldığını, ayıplı kaynak makinası bedeli olan 30.000 Euro'nun 24.000 Euro'luk kısmının davacı tarafından davalıya ödendiğini ileri sürerek ayıplı mal nedeniyle satımın feshi talebinin kabulüne, davalıya ödenen 24.000 Euro satış bedelinin ihtar tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davacıya iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının cayma hakkını süresi içinde ve yasalara uygun biçimde kullanmadığını, makinaların sorunsuz bir şekilde davalıya teslim edildiğini, cihazdan kaynaklı bir sorun olmadığını, sorunun kullanıcı kaynaklı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir....