WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı satış vaadi sözleşmesinin davacıdan aldığı borcun teminatı olarak tanzim edildiğini, gerçek amacın taşınmaz satışı olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile önceki Medeni Kanunun 634. ve yürürlükteki Medeni Kanunun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddeleri hükmü uyarınca, noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan ve tam iki tarafa borç yükleyen kişisel hak veren sözleşmelerdendir....

    Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirakçi paydaşlardan) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satış vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ancak bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Somut uyuşmazlıkta, elbirliği maliklerinden birinin yaptığı satış vaadine dayanarak tereke dışındaki kişinin mülkiyet aktarımı isteminde bulunması mümkün olmadığından davanın bu sebeple reddi gerekir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi sonucu itibari ile doğru olduğundan hüküm gerekçesinin HUMK 438/VII maddesi gereğince DÜZELTİLEREK ONANMASINA 10.12.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 12.06.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 21.02.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadine dayalı tapu iptali ile tescil isteğine ilişkindir. Davacı, dava konusu taşınmazlardaki ... ve ... oğlu ...’ın hisselerini 24.01.1977 tarihli satış vaadi sözleşmesiyle satın aldığını belirterek bu hisselerin iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur....

        Maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklı tespit istemlidir. Davacı vekili; davacı şirketin davalılar ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi akdettiğini, gayrimenkul satış vaadine konu taşınmazın el birliği mülkiyetine tabi olması sebebiyle davacının tapu iptal ve tescil davası açamadığını, davalıların sözleşme ile üstlendikleri edimlerini yerine getirmedikleri gibi taşınmaz hakkında ortaklığın giderilmesi davası açıldığını ve mahkemece ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilerek satış dosyası ile taşınmazın satış işlemlerine başlandığını ileri sürerek sözleşmeye konu taşınmazın satışını isteme ve satış işlemleri takip yetkisi verilmesi ile satış sonucu davalılara isabet edecek bedellerin davacı şirkete ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

        ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ: 03/07/2020 (Ara Karar) NUMARASI: 2020/135 Esas TALEP: İhtiyati Tedbir İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/03/2021 İstinafa konu ara kararın; taşınmaz satış vaadine dayalı tapu iptali ve tescil talebinden kaynaklandığı; Hâkimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi'nin, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri ve Ceza Daireleri arasındaki iş bölümüne ilişkin; 06/07/2020 tarihli ve 36826 sayılı kararına göre; "4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 724, 725 ve 729. maddelerine dayalı (temliken tescil) tapu iptali ve tescil davaları sonucu verilen hüküm ve kararlar" ile ilgili istinaf incelemesi İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi'ne ait bulunduğundan dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir. KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi'ne GÖNDERİLMESİNE, H.M.K.'...

          Hükmü, davacılar temyiz etmiştir. 29.12.1976 günlü sözleşmenin konusu 524 parsel sayılı taşınmazın satışı vaadine ilişkindir. Sözleşmede satış vaadi bedelinin peşinen alındığı, taşınmazdaki zilyetliğin fiilen teslim edildiği yazılıdır. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi hükmünce on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Medeni Kanunun 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma” kuralı ile bağdaşmayacağından dinlenmez....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 16.10.2006 gününde verilen dilekçe ile noter satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 04.07.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davalılar dayanılan satış vaadi sözleşmelerinin sahte olduğunu hükmen iptalini sağladıklarını, açılan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece ferağa icbar yoluyla tescili istenen kayıtlarda davalılar malik olmadıkları gibi zamanaşımı da gerçekleştiğinden, davanın reddine karar verilmiştir....

              Davada dayanılan 18.10.1995 günlü taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin konusu 2805 sayılı parselde kayıtlı taşınmaz mal üzerinde inşa edilmekte olan A bloktaki 6. kat, denize bakan dairedir. Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden 2805 sayılı parselin ifrazlar sonucu başkaca parsellere gittiği satış vaadine konu taşınmazın 1706.25 m2 yüzölçümlü arsa nitelikli 986 ada 3 parselde kaldığı anlaşılmaktadır. Bu parsel halen davalı adına tapuda kayıtlıdır. 24.04.1978 tarih ve 3/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ana taşınmazda henüz kat mülkiyeti ya da irtifakı kurulmadan önce bağımsız bölüme ilişkin ve arsa payı ile bağlantılı veya bağlantısız (eş deyişle arsa payı belirlenmiş veya belirlenmemiş) olarak noterlerce düzenlenen kat mülkiyeti ya da kat irtifakı satış vaadi sözleşmesi geçerlidir....

                Sulh Hukuk Mahkemesi de; gayrimenkul satış vaadine dayalı davalarda mahkemenin görevinin sözleşmede taraflarca kararlaştırılan değer göre değil, taşınmazın dava tarihindeki değere göre belirleneceği, tarafların beyanlarına göre taşınmazın dava tarihindeki değerinin 1.000 TL olup dava tarihi itibariyle Sulh Hukuk Mahkemesi için geçerli olan değeri aştığından bahisle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda; 19.6.1997 günlü dava dilekçesi ile dava değeri 1.000,00 TL olarak gösterilip dava açılmış, dava konusu taşınmazın miras hisselerine göre rızaen taksim edilen bir kısmı hakkında mirasçı Altan ile dava dışı ... arasında taşınmaz satış vaadi sözleşmesi düzenlendiği, ...'...

                  Anılan sözleşmenin davalılar arasındaki 03.06.1996 günlü arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesine dayanılarak yapıldığı, davacıya satış vaadinde bulunan yüklenici Cevdet'in arsa sahiplerinden kazanacağı kişisel hakkını 17.08.1998 tarihinde satış vaadi sözleşmesi ile davacıya alacağın temliki hükümlerine göre temlik ettiği görülmektedir. Taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdendir. Burada satış vaadinde bulunan tarafın borcu bir taşınmazı veya yapıdaki binanın bağımsız bölümü mülkiyetini vaad alacaklısına geçirmek, vaad alacaklısının borcu ise yapılacak temlik işleminin bedelini (satış bedelini) vaad borçlusuna ödemektir. Taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin bu özelliğinden dolayı borçlunun temerrüdü halinde alacaklının haklarını düzenleyen Borçlar Kanunu'nun 106. maddesinin somut olaya uygulanması gerekir....

                    UYAP Entegrasyonu