İddianın ileri sürülüş biçimine ve dosya kapsamına göre, dava, taşkın hacizden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Buna göre, somut uyuşmazlığa ilişkin istinaf başvurusunu değerlendirme görevinin HSK'nın 564 ve 586 sayılı işbölümü kararları gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin görev alanında kaldığı, iş bölümü yönünden Dairemizin görevli olmadığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. K A R A R : Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1- Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE 2- Dava dosyasının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, Dair; HMK'nın 352. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda 03/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Davacı, 276 parsel sayılı taşınmazı ile köy yoluna komşu 277 parsel sayılı taşınmaz içerisinde yer alan davalılara ait yapıların taşkın olduğunu ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ile taşkın yapıların yıkımına karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davacıya ait taşınmaz ve köy yoluna müdahalelerinin bulunmadığını, önceki maliklerin kullanım şeklini devam ettirdiklerini belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, müdahalenin keşfen saptandığı gerekçesiyle her iki istek yönünden de davanın kabulüne karar verilmiştir. Çekişme konusu 276 (yeni 82 ) parsel sayılı taşınmaz malikinin davacı olduğu, komşu 277 (yeni 76) parsel sayılı taşınmazda davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, dava dışı kişilerin paydaş oldukları sabittir. Davacı, elatmanın önlenmesi isteği yanında yıkım isteğinde de bulunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 15.07.2011 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, kal ve tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; müdahalenin men'ine, tazminat talebinin reddine dair verilen 07.11.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, komşuluk hukukuna aykırı davranışın giderilmesi, maddi tazminat ve kâl isteğine ilişkindir. Davacılar vekili, müvekkillerinin paylı malik olduğu 236 ada 44 parsel sayılı taşınmazda işyerleri ile konutlarının bulunduğunu, davalının klima motorlarının aşırı gürültü çıkarıp rahatsızlık verdiğini, bu nedenle kiracıların işyeri ve konutlarını terkettiklerini belirterek davalıya ait klimaların kâl'ini ve kira kaybı tazminatının tahsilini istemiştir....
Yasadaki “mülkiyet hakkının yasal kısıtlamalara aykırı kullanılması” sözcüklerinden Türk Medeni Kanununun 737.maddesinde hükme bağlanan taşınmaz mülkiyetinin taşkın kullanılması anlaşılmalıdır. Eğer, mülkiyet hakkı taşkın kullanılmış, komşunun uğradığı bir zarar meydana gelmiş ve bu zarar komşunun mülkiyet hakkını taşkın kullanmasından doğmuş ise mülkiyet hakkını taşkın kullanan kimse komşusunun uğradığı veya uğrayacağı zararları gidermekle yükümlüdür. Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; Bilirkişinin düzenlediği asıl ve ek raporda davacıya ait bağımsız bölümdeki zararların üst katta bulunan davalıya ait bağımsız bölümün yasa hükümlerine aykırı şekilde kullanılmasından ortaya çıktığı ve bu zararların nasıl giderileceği saptanmıştır. Bu bakımdan davalının diğer temyiz itirazları yerinde değildir....
kısmın uzunluğu belirtilmemiş ise de taşkın yapının bulunduğu zeminin toplamda 4,01 metrekare olduğu belirtilmiştir....
Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 25.09.2013 gün 2013/93 Esas, 2013/101 Karar sayılı ilamında da; “Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerektiği; imar kısıtlamalarında taşınmazın zilyetliğinin malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin tasarruf yetkisinin, ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kaldığı, bu nedenle imar kısıtlamalarından kaynaklanan tazminat davalarının idari yargıda açılabileceği” kabul edilmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, peşin alınan temyiz ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 30.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO:2021/306 Esas KARAR NO:2021/330 DAVA:Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ :28/04/2021 KARAR TARİHİ: 27/05/2021 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından yine turizm alanında faaliyet gösteren ve ticari ilişkisi mevcut olan .... A.Ş adına keşide edilen ... ......
Ne var ki; mahkemece yapılan keşif sonucu alınan 04/10/2010 tarihli, teknik bilirkişilerin krokili raporunda (A) harfi ile gösterilen (zemin kat) 20.40 m2 ve (B) harfi ile gösterilen (birinci kat) 40.76 m2'lik kısımların taşkın olduğu saptandığına göre taşkın olduğu saptanan bu kısımların yıkımına karar verilmesi gerekirken infazda tereddüt yaratacak şekilde (A) harfi ile gösterilen 20.40 m2 ve (B) harfi ile gösterilen 20.36 m2'lik olmak üzere toplam 40.76 m2'lik kısmın yıkımına ilişikin eksik m2 üzerinden hüküm kurulmuş olması isabetsiz ise de anılan bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulüyle; yerel mahkeme kararının hüküm fıkrasının 2. bendindeki; "....04/10/2010 tarihli rapora ekli aynı bilirkişilerce düzenlenen 1/500 ölçekli krokide (A) harfi ile gösterilen 20.40 m2, (B) harfi ile gösterilen 20. 36 m2'lik yer olmak üzere toplan 40.76 m2'lik taşkın kısma davalıların müdahalesinin önlenmesine ve bu yer üzerinde...
Görüldüğü üzere taşkın yapının korunmasındaki bireysel ve kamusal yarar nedeniyle “üst toprağa bağlıdır” kuralına ayrıcalık getirilmiş taşkın yapı malikinin komşu taşınmazda inşaat veya irtifak hakkı gibi ayni bir hakkının bulunması hâlinde taşan kısım, taşılan taşınmazın değil, ana yapının bulunduğu taşınmazın tamamlayıcı parçası (mütemmim cüz’ü) sayılmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki taşkın yapıdan inşaat ve imalattan kasıt, taşınmaza sıkı ve devamlı surette bağlı olan esaslı yapılardır. Diğer bir söyleyişle taşan yapının tamamlayıcı parça (mütemmim cüz) niteliğinde olması gerekir. Onun, taşınmazın altında veya üstünde yapılması zeminde veya üstten sınırı aşması, arasında madde hükmünü uygulaması açısından hiçbir fark yoktur. Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir....
El atmanın önlenmesi ve maddi tazminat yönünden tarafların istinaf talepleri bulunmamaktadır, Davacı vekili manevi tazminatın reddine ilişkin karar yönünden İlk Derece Mahkeme kararını istinaf etmektedir. Somut olayın özelliklerine göre mülkiyet hakkının taşkın kullanılması nedeniyle kişilik haklarının zarar gördüğü kabul edilemeyeceğinden manevi tazminatın yasal koşulları oluşmadığından manevi tazminat talebinin reddine dair ilk derece mahkemesi kararı dairemizce usul ve yasaya uygun bulunmuştur....