Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir. Yeni malikler de Türk Medeni Kanununun 725. maddesinde belirtilen haklardan yararlanabilecekleri gibi borçlardan da sorumlu olur. Bu tür davalarda taşkın yapıyı yapan kişinin taşınmazı lehine, taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkı yoksa durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde taşkın yapıyı yapan kimse, taşan kısım için uygun bir bedel karşılığında irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir....

Davalı vekili; haksız ve yersiz açılan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, fen bilirkişisi raporunda sarı renk ile gösterilen 126.51 m² miktarındaki kısmın 410 parsel sayılı taşınmaz içinde kaldığının tespit edildiği, 04/04/2016 havale tarihli inşaat bilirkişi raporunda yapının taşan kısmının değerinin 109.610,00 TL olduğu, taşan kısmın arsa değerinin ise 22.772,00 TL olduğunun belirlendiği, taşkın inşaat hükümleri gereği taşan kısım üzerindeki yapının değerinin, taşan kısmın arsa değerinden yüksek olduğu belirtilerek 126,51 metrekarelik kısmın davalı adına tapuya kayıt ve tesciline, belirlenen arsa değerinin davalıdan alınarak davacılara payları oranında ödenmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dava, elatmanın önlenmesi, yıkım, ecrimisil, yıkımın mümkün olmaması halinde tazminat talebine ilişkindir....

    Ancak, zarar henüz doğmadığı halde, zararın doğacağı muhakkak ve pek muhtemel ise veya beklenen taşkın kullanma ile ileride telafisi mümkün olmayacak zarar meydana gelecekse, davalının alacağı önlemlerle zararı önleme ihtimali yoksa, zarar verme tehlikesi taşıyan eylem ve işlemler hakkında davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez....

      Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle, davalı tarafın haksız ve hukuka aykırı bulunan beyanlarını reddettiklerini,davalı taraf arkadan çarpmış olması nedeniyle müvekkilinin tek başına asli kusurlu olduğunu belirttiğini, müvekkilinin kamyonete değil taşkın bir şekilde yüklenmiş inşaat demirlerine çarptığını, bu nedenlerle cevap dilekçesinde belirtilen hususların haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, ayrıca davalının iddia ettiği hususları istap etmek konusunda mükellef olduğunu, davalarının kabulüne, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İhbar olunan ......

        Yasal ayrıcalıklar dışında, TMK’nın 684/1 ve 718/2 maddeleri hükümlerine göre, arazinin mülkiyeti ve buna bağlı olan tasarruf hakkı o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsar TMK’nın 725. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisi düzenlenmiş, böylece muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine bazı koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır. Bunun için, tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır. Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir....

          yere yapılan taşkın inşaat ve sınırının geçilmesi şeklindeki tecavüz ve müdahalenin menine karar verilmesini talep etmiştir....

          Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir. Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir. Elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kural olarak zararın doğmuş olması gerekir. İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 10.07.2008 gününde verilen dilekçe ile müdahalenin önlenmesi, birleşen dava ile taşkın inşaat nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; müdahalenin men'i isteminin reddine, birleşen tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne dair verilen 11.05.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı/birleşen davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi istemiyle açılmıştır. 4 sayılı parselin maliki olan davalılar davanın reddini savunmuş, karşı davalarında ise Türk Medeni Kanununun 725.maddesine dayanarak temliken tescil, olmadığı takdirde irtifak hakkı tesisi talebinde bulunmuşlardır....

              O halde haksız fiilin tüm unsurlarının oluştuğunu yani , hukuka aykırı bir fiil bulunduğunu , bu fiilin talep ettiği zararın doğması neden olduğunu , zarara neden olan kişinin kusurlu olduğunu ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının bulunduğunu ispat etmek durumundadır. Haksız fiile dayalı istemlerde Türk Borçlar Kanunu'nun 50. maddesi gereğince maddi tazminatın kapsamı gerçek zarar ile sınırlıdır .  Mal varlığına yönelik haksız eylemlerde gerçek zarar, mal varlığının haksız eylemden önceki durumuna gelmesi, bir başka anlatımla haksız eylem meydana gelmemiş olsa idi ne durumda olacak ise o duruma getirilmesi için gerekli olan tutardır. Bu durumda mal varlığında meydana gelen fiili eksilmenin yanında haksız eylem meydana gelmese idi mal varlığın olacağı durumdur....

              Mahkemece, davalıya ait 6438 parsel sayılı taşınmazdaki saçağın kal’ine, davalıya ait 6440 parsel sayılı taşınmazdaki taşkın yağmur oluğunun kaldırılması halinde taraflara ait binaların zarar göreceği gerekçesi ile bu istemin reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir. Dava, çapa bağlı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve kal istemlerine ilişkindir. Malik yada zilyet olunan taşınmaza haksız elatma halinde taşınmazın korunması istemi yargı önüne taşınabilir. Mülkiyet hakkının içeriği başlıklı TMK. 683.maddesinde “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.” hükmü düzenlenmiştir....

                UYAP Entegrasyonu