Asliye Hukuk Mahkemesi ise, manevi alacak tutarına göre Sulh Hukuk mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda, davacı davalıya ait aracın çarpması sonucu yaralanması nedeniyle,fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı ile manevi tazminat talep hakkı saklı kalmak kaydıyla 600,00TL maddi tazminat davası açmış, ıslah dilekçesiyle de 5.000,00TL manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Taraflar arasında işçi-işveren ilişkisi ve iş sözleşmesi ile hizmet ilişkisinin bulunmaması, maddi ve manevi olmak üzere toplam 5.600,00 TL tazminat istemiyle dava açılmış olması ve dava tarihi itibariyle Sulh Hukuk Mahkemesinin görev sınırının 5.490,00 TL olmasına göre,uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Eyüp Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 17.06.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Şti yönünden asıl alacak ve 317,29 TL. işlemiş faiz, davalı ... yönünden asıl alacak ve 236,82 TL. işlemiş faiz üzerinden devamına,asıl alacağa takip tarihinden faiz uygulanmasına, asıl alacak üzerinden %40 icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmiş hüküm davalı ...Ltd. Şti vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Dava TTK.1301. maddesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olup, zararın tesbiti yargılamayı gerektirdiğinden ve alacakta likit olmadığından, icra inkar tazminatına hükmedilemez....
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller hep birlikte değerlendirildiğinde; manevi tazminata ilişkin davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. " gerekçesi ile; “1- ) Dosyanın maddi tazminat talebi yönünden tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydına, maddi tazminat yargılamasının yeni esas üzerinden sürdürülmesine, iş bu dosyadan fotokopi çekilerek maddi tazminat dosyasına eklenmesine, fotokopi masrafı ve dava harcının davacı tarafça 2 haftalık kesin süre içerisinde karşılanmasına, 2- ) Manevi tazminat davası yönünden davanın USULDEN REDDİNE " karar verilmiştir....
alacağından indirerek belirlenecek netice maddi tazminat tutarını dikkate alarak davacının maddi tazminat istemleri ile diğer tazminat istemleri hakkında taleple bağlı usuli kazanılmış haklara uygun bir karar vermekten ibarettir. 17....
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Kocaeli 2.Aile Mahkemesi'nin 2022/9 E.- 2022/491 K. sayılı ilamına karşı; 1- Davalı/k.davacı erkek vekilinin kusur tespiti, asıl davanın kabulü, erkeğin maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi kararları yönünden istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nun 353/1- b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- Davalı/k.davacı vekilinin eşya alacağı davasının kabulü hakkında verilen karara yönelik istinaf başvurusunun KABULÜ ile, HMK'nın 353/1- b-2 maddesi uyarınca yerel mahkeme kararının 5, 9, 10 ve 11 nolu bentlerinin kaldırılmasına, bu konuda yeniden hüküm kurulmasına, Buna göre; -Davacı/k.davalı kadının eşya bedeline ilişkin tazminat (alacak) talebi iddianın genişletilmesi niteliğinde olduğundan, bu konuda usulünce verilen dava dilekçesi ile açılan dava bulunmadığından bu talebin esası hakkında Karar verilmesine yer olmadığına, -Davacı/k.davalı kadının alacak talebi yönünden yaptığı bilirkişi masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına...
Dosya kapsamına göre, dava dilekçesinde, belirsiz alacak talebine dayanılarak hak sahiplerinden eş için 20.000,00TL maddi, 60.000,00TL manevi; ...... ...... için 100,00TL maddi, 60.000,00TL manevi, ...... ...... için 100,00TL maddi, 60.000,00TL manevi; ...... ...... için 100,00TL maddi, 60.000,00TL manevi; ...... ...... için 60.000,00TL manevi tazminat talep edilmiş; 2014 yılında alınan hesap bilirkişinin raporuna göre 24/04/2014 günü talep artırımı ile eş için toplam 96.381,51TL maddi, ...... ...... için toplam 23.023,26TL maddi, ...... ...... için ise toplam 2.312,17TL maddi tazminatın tahsili talep edilmiş; talep artırımından sonra alınan 2016 yılı hesap bilirkişi raporunda, bilinen dönemin 2016 yılına çekilmesiyle birlikte bu defa daha yüksek değerler ile maddi tazminatın belirlendiği; Mahkeme tarafından talep artırım dilekçesindeki maddi tazminat miktarlarının kabulü ile ve her bir davacı lehine 30.000,00TL manevi tazminatın takdiri ile maddi ve manevi tazminat miktarları ile davalı...
Mahkemece, rücu talebine konu alacak mahkeme ilamına dayandığından alacağın likit olduğu gerekçesiyle, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmişir. Davacı sigortalının işyerinde iş kazası neticesi yaralanan işçiye yaptığı ödeme ilamlı takibe dayanmakta ve davacı tarafından yapılan bu ödemenin davalı sigortadan tahsili istenmekte ise de, icra takibine konu alacak tazminat niteliğinde olup, takip tarihi itibariyle iş kazasına konu tazminat kararı henüz kesinleşmediğinden, davalı ... için takip tarihi itibariyle alacak likit değildir. Bu durumda, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru olmayıp, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir....
Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 2006/174 E. 2011/41 K. sayılı ilamı ile 55.000,00 TL maddi tazminata hükmedildiğini, ancak tazminat davasında faiz talebinde bulunulmadığını ileri sürerek, tazminat davasının ikame edildiği 18.10.2002 tarihinden itibaren tazminata işleyen 152.000.00 TL tutarındaki ticari faizin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; birleşen davada ise, 06.11.2011 ile 28.02.2013 tarihleri arasındaki döneme ait ticari avans faizine tekabül eden 13.130,00 TL ek faizin tahsilini istemiştir. Davalı vekili, asıl alacak henüz doğmadığından faizden bahsedilemeyeceğini savunmuş; birleşen davaya yönelik zamanaşımı definde bulunarak, davanın reddini istemiştir....
Somut uyuşmazlıkta; dava dilekçesinde harca esas değer 5.141,00 TL belirtilmiş olmasına rağmen talep edilen alacak kalemleri dilekçe içeriğinden anlaşılamadığından mahkemece davacının taleplerini açıklaması istenmiş, davacı tarafından açıklama dilekçesi verilmiştir. Ancak davacı tarafından sunulan açıklama dilekçesi dava dilekçesi ile uyumlu değildir. Dava dilekçesinin netice ve talep kısmında; belirlenebilen eksik ücret, eksik ihbar tazminatı alacakları ile belirsiz olan kötüniyet ve manevi tazminat ile fazla mesai, haftasonu tatil ücretleri şeklinde talepte bunulmuş; kötüniyet, manevi tazminat, fazla mesai ve haftasonu ücreti alacakları için bedel belirtilmemesine rağmen toplam 5.141,00 TL değer gösterilerek dava açılmıştır. Davacı tarafından sunulan açıklama dilekçesinde ise, toplam alacak miktarı 6.216,65 TL ve ayrıca manevi tazminat ve kötüniyet tazminatı için de 2.500,00 TL olmak üzere toplamda 8.716,65 TL talepte bulunulmuştur....
dan farklı olarak bu düzenlemede miktar ayırımı yapılmaksızın tahliye, alacak, tazminat, kiracılık sıfatının tespiti gibi tüm kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri Sulh Hukuk Mahkemesi olarak gösterilmiştir. Dava konusu alacak taraflar arasındaki kira ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Davanın, 6100 Sayılı HMK.'nun yürürlüğe girmesinden sonra 27.06.2013 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemenin yukarıda belirtilen yasal düzenleme gereği dava dilekçesini görev yönünden ret ederek görevsizlik kararı ile dosyayı görevli Sulh Hukuk Mahkemesine göndermesi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir....