Fethiye İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, şikayetin kısmen kabul kısmen reddi ile; Fethiye İcra Müdürlüğü'nün 2021/2589 esas sayılı dosyasında şikayetçi yönünden ''4.080,00 TL manevi tazminat ilam vekalet ücreti'', ''785,56 TL manevi tazminat ilam harcı'', ''24,15 TL, 18.12.2020- 26.03.2021 tarihleri arası manevi tazminat ilam harcına işlemiş faiz'', ''99,34 XX 335.12.2020- 26.03.2021 tarihleri arası manevi tazminat ilam vekalet ücretine işlemiş faiz'' alacak kalemlerinin iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir....
Acı ve elemin bölünerek bir kısmının açılacak kısmi dava ile, kalanının açılacak başka bir davada talep edilmesinin manevi tazminatın özüne ve işlevine aykırılık oluşturacağından; manevi tazminat davasının, "manevi tazminatın bölünemezliği" kuralına aykırı bir biçimde kısmi veya belirsiz alacak davası olarak açılması da mümkün değildir....
Tüm bu anlatılanların ışığında somut olaya bakıldığında, her ne kadar davacı vekili davayı açarken belirsiz alacak davası olarak açtıklarını belirtmiş ise de; 150,00 TL manevi tazminat istemiyle eldeki davayı açtığı, bu miktar üzerinden dava peşin harcını yatırdığı anlaşılmakla; manevi tazminat davasının belirsiz alacak davası olarak açılamayacak olmasının eldeki davaya etkisinin, davacı vekilinin talebini yargılama aşamasında artırmasının mümkün olmaması şeklinde tezahür edeceğinin ve eldeki eda davasında mahkemenin davacı vekilinin talep ettiği miktarları aşmayacak şekilde manevi tazminat takdir edebilmesinin mümkün olduğunun, davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekir....
- K A R A R - Dava dilekçesi içeriğinden davacı vekilince maddi tazminat talebi yönünden davanın 6100 sayılı HMK'nun 107. maddesinde hükme bağlanan ''belirsiz alacak'' davası olarak açıldığı anlaşılmaktadır. Anılan yasa hükmüne göre, belirsiz alacak davası açılabilmesi için davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının yahut değerinin tam ve kesin olarak belirlenmesinin alacak talep edenden beklenememesi veya bunun imkansız olması gerekir. Somut olayda ise, davacının maddi tazminat alacağının belirlenebilmesi için gereken kriterler ve buna ilişkin veriler mevcut olup, maddi tazminatın belirlenmesi mümkün olduğundan belirsiz alacak davası açılmasının koşulları gerçekleşmemiştir. Bu itibarla davanın tam dava olarak açılması gerekir....
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın gerçek harca esas değerinin belirlenmesi gerektiğin, sorumluluk davası açılabilmesi için gerekli şartların oluşmadığını, nitekim genel kurulun bu konuda karar almadığını, müvekkilinin ibraz edildiğini, tazminat ve alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını beyan ederek davanın reddini istemiştir. KABUL VE GEREKÇE : Mahkememizin 2019/745 esas sayılı dosyasından yapılan tefrik sonrasında eldeki dava, alacak ve tazminat istemine ilişkindir. 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı yasanın 20....
Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve Yargıtayın süreklilik kazanan içtihatları ve borçlu vekilinin temyiz dilekçesinde açıkça diğer borçlu sigorta şirketinin sorumluluğunun maddi tazminat alacak kalemleri ve ferilerinden ibaret olduğunu bildirmesi nazara alınarak, takip konusu ilamın hüküm bölümünde, davalı sigorta şirketinin, maddi tazminata ilişkin alacak kalemlerinden, 11.06.2012 tarihinden itibaren faiziyle birlikte ve poliçe teminatı limitiyle sınırlı olmak üzere sorumlu tutulduğu, sigorta şirketinin sorumlu olduğu miktarın (limit) açıkça rakamsal (likit) olarak gösterilmediği, ilamda müştereken ve müteselsilen tahsil hükmünün bulunmadığı ve ilamda iki davalı olduğundan, manevi tazminat dışında kalan alacak kalemlerinden, borçluların eşit olarak sorumlu olduklarının kabulü gerekir....
Faiz alacağı yönünden inceleme yapıldığında ise; ----sayılı dosyasında hüküm altına alınan --- tarihinde yapılan ----- tarihindeki verilere göre asıl alacak maddi tazminatına ilişkin değerlendirme yapıldığında davacının asıl alacak bakımından maddi zararının karşılandığı ve bakiye alacağının bulunmadığı, Davalı---- asıl alacak miktarına ilişkin olarak ----- ödeme tarihine kadar herhangi bir faiz ödemesi yapılmadığı, bu itibarla davacının --- tarihine kadar işlemiş yasal faiz alacak miktarının ---- olacağı anlaşılmakla, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir....
Temyiz Sebepleri Borçlu, takibin dayanağı olan ilamın kesinleşmeden takibe konu edildiğini, ilamda bulunmayan alacak kalemleri yönünden talepte bulunulduğunu, ilamın bozulduğunu ve yargılamanın halen devam ettiğini, ilamdaki toplam manevi tazminat tutarı alacağı için sadece alacaklı ... adına takip başlatıldığını, diğer alacaklıların takibe eklenmediğini, 19.398,83 TL olarak tek bir tazminat alacağına hükmedildiğini, bu miktardan sigorta şirketi ve kendisinin müşterek müteselsil sorumlu olduğunu, 19.389,00 TL'lik bir alacak kalemi bulunmadığını, alacak kalemlerinin yanlış gösterildiğini ve buna bağlı olarak da faizin yanlış hesaplandığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, ilama aykırılık şikayetine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk İİK'nın 16 maddesi. 3....
dan farklı olarak bu düzenlemede miktar ayırımı yapılmaksızın tahliye, alacak, tazminat, kiracılık sıfatının tespiti gibi tüm kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri Sulh Hukuk Mahkemesi olarak gösterilmiştir. Dava, kira sözlşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, dava konusu alacak taraflar arasındaki kira ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Davanın, 6100 Sayılı HMK.'nun yürürlüğe girmesinden sonra 22.02.2012 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemenin yukarıda belirtilen yasal düzenleme gereği dava dilekçesini görev yönünden ret ederek görevsizlik kararı ile dosyayı görevli Sulh Hukuk Mahkemesine göndermesi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir....
dan farklı olarak bu düzenlemede miktar ayırımı yapılmaksızın tahliye, alacak, tazminat, kiracılık sıfatının tespiti gibi tüm kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri Sulh Hukuk Mahkemesi olarak gösterilmiştir. Dava, kira sözlşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, dava konusu alacak taraflar arasındaki kira ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Davanın, 6100 Sayılı HMK.'nun yürürlüğe girmesinden sonra 29.02.2012 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemenin yukarıda belirtilen yasal düzenleme gereği dava dilekçesini görev yönünden ret ederek görevsizlik kararı ile dosyayı görevli Sulh Hukuk Mahkemesine göndermesi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir....