Esas sayılı dosyasında davacının, Tasfiye Halinde ... A.Ş. Olduğu, bu davada davacı tarafından şirket hakkında derdest dava bulunması ve tasfiye memurunun istifa ettiği beyan edilerek şirkete yeni bir tasfiye memuru atanması talep edilmiş ise de; şirket hakkında verilen iflasın kapatılması kararının kaldırılması ile şirketin tasfiye haline döndüğü, tasfiyenin Beyoğlu İflas Müdürlüğü'nce yapıldığı, bu nedenle de ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2010/... Esas ve 2010/ ... Karar sayılı kararında şirkete tasfiye memuru atanmadığı, yetkinin iflas idaresinde olduğu anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Maddesi uyarınca KABULÜ ile; --------numarasında kayıtlı iken tasfiyesi kapatılmış olan ''Tasfiye Halinde-----ünvanlı şirketin ------sicil kaydının, ----- Esas sayılı dava dosyası ile ------ İcra dosyası Esas sayılı dava dosyası yönünden ve Mahkemece verilecek kararının ve buna bağlı söz konusu takibin infazı işlemleriyle sınırlı olarak ihyası ile şirketin bu konuyla sınırlı olmak üzere ------ yeniden tesciline, Ek tasfiye işlemlerinin yapılması yönünden yetkili ---- tasfiye memuru olarak atanmasına; ek tasfiye işlemlerinin tasfiye memuru -----tarafından yürütülmesine, ek tasfiye bitinceye kadar tasfiye memurunun görevinin devam etmesine, Kararın ------ tescil ve ilanına, Gerekçede açıklanan nedenlerle davalı -----------sicil müdürlüğünün yargılama giderinden sorumlu tutulmasına yer olmadığına ve sonuçta: Harç peşin alındığından bu konuda başkaca bir hüküm kurulmasına yer olmadığına, Davacı tarafça yapılan harç ve giderin davacı taraf üzerinde bırakılmasına, Davacı vekili için avukatlık...
vekili, ihyası istenen şirketin -------kararı alındığını, tasfiye memuru atandığını, tasfiye memurunun işlemlerini tamamlayıp sicile başvurduğunda, ----- sınırlı bir denetim hakkının bulunduğunu; sadece tasfiye kararıyla, atanan tasfiye memurunun tasfiye işlemlerini yapıp yapmadığını kontrol edebildiklerini, o şirket aleyhine açılan davalardan ticaret sicilinin haberi olmasının beklenemeyeceğini belirterek; öncelikle davanın reddine karar verilmesini ancak kabulüne karar verilirse de aleyhlerine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesini savunmuştur.Davalı tasfiye memuru vekili, şirket genel kurulunca tasfiye kararı alındığını, tasfiyenin usulünce tamamlandığını, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davacının yabancı şirket olmasından dolayıda teminat karşılaması gerektiğini; taraflar arasındaki sözleşme gereğince anlaşmazlık halinde ----- görevli olduğunu, bu nedenle davanın ------ çözümlenmesi gerektiğinden iş bu davada hukuki menfaatinin bulunmadığı...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; Dava dışı --------Şti'nin ihyası şartlarının bulunup bulunmadığına ilişkin açılan şirketin ihyası davasıdır. -------- ticaret sicil numarasına kayıtlı davalı tasfiye halinde--------- Şti'nin ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinde; ortağının ... ve --------- olduğu, yetkilisinin ... olduğu, şirketin son tescilini 07/07/2014 tarihinde yaptırdığı, davacı tarafından davalı tasfiye halinde--------- Şti'ne tasfiye memurunun atanması talebiyle davalı şirketin ticaret sicilden resen terkin edilmesinden dolayı iş bu ihya davasının açıldığı görülmüştür. 6102 sayılı TTK'nun 547/(2). maddesi gereğince ek tasfiye, ihya ve tasfiye işlemlerinin yapılması için de bir yada birkaç kişinin tasfiye memuru olarak atanması ve ek tasfiye ile atanmaya ilişkin keyfiyet sicilde tescil edilmelidir ....
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; tasfiye memurunun istinaf başvurusunun, hukuki yararın bulunduğu, tasfiye sırasında tasfiyenin gereği gibi yapılmamasından tasfiye memuru sorumlu olup taraf sıfatı bulunan tasfiye memurunun mahkemece hükmedilen harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğu, anılan giderlerin ek tasfiye için ihya edilen şirketin tasfiye giderlerine eklenebileceği, 6102 sayılı TTK 547 uyarınca tasfiye memuru tayininde usulsüzlüğün bulunmadığı, tasfiyenin tamamlandığı aşamada davacılar tarafından açılan davaların devam ettiği, bu durumu bilebilecek olmasına rağmen tasfiyeyi kapatması nedeniyle tasfiye memuru lehine ücret takdir edilememesinde isabetsizliğin bulunmadığı, ilk derece mahkemesince verilen kararının usul ve esas yönünden kanuna uygun olduğu gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı, tasfiye memuru tarafından temyiz edilmiştir....
Şti. adına tahsil edildiğini, tasfiye memurlarının sadece tasfiye amacına yönelik işlemleri yapabilecekleri halde davalı tasfiye memurunun yetkilerini aştığını belirterek tasfiye memurunun görevine son verilmesine, tasfiye işlemlerinin sonuçlandırılması için yeni tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili, davanın reddini istemiş, diğer davalı davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar, davalı ... vekili ile davacı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 03.03.2015 tarihli kararı ile davacı yararına bozulmuştur. Davalı ... vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalı ... vekilinin HUMK’nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir....
Asliye Ticaret Mahkemesinin ... esas sayılı dosyasında, davalı tasfiye memuruna tebligatların yapıldığı, davalı tasfiye memurunun derdest dava dosyasını dikkate almaması nedeniyle tasfiyenin eksik yapıldığı, aleyhine hüküm verilen tarafın HMK'nın 326. maddesi gereğince yargılama giderlerinden sorumlu tutulacağı, tasfiye memuru aleyhine hükmedilen yargılama giderlerinin ihya sonrası yapılacak tasfiye bilançosunda dikkate alınabileceği anlaşılmaktadır. Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım konumunda bulunduğundan ve kanuni görevini yaptığından Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün harç ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulması mümkün değildir. Ancak tasfiye işlemleri tamamlanıp ticaret sicilinde ilan edildiği tarihte, dava dosyasını ve icra takibini bilebilecek durumda olan tasfiye memurunun yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerektiğinden aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
TTK'nun 547(2) maddesi uyarınca ek tasfiye işlemleri için tasfiye memuru atanması zorunludur. Bu düzenlemede ek tasfiye işlemlerinin yapılması için mahkemece son tasfiye memurlarının veya yeni bir veya birkaç tasfiye memurunun atanabileceği belirtilmiştir. Her ne kadar davacı tarafça davalı tasfiye memurunun aynı zamanda icra dosyasında borçlu olup derdest icra takibi varken tasfiye işlemini usulsüz olarak sonlandırdığı, bu nedenle ek tasfiye memuru olarak atanmasının mümkün olmadığı iddia edilmiş ise de; bu konuda bir yasal düzenleme bulunmadığı gibi maddi gerçeklik, dürüstlük ve iyi niyet kuralları açısından bir engel bulunmamaktadır....
Mahkemece, uyulmasına karar verilen bozma ilamı doğrultusunda; davanın kabulü ile son tasfiye memurunun görevinin devamına karar verilmiştir. .../... Karar, davalı tasfiye memuru vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı tasfiye memuru vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı tasfiye memuru vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı davalı tasfiye memurundan peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 04/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı tasfiye memurunun tüm temyiz itirazları yerinde değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı tasfiye memurunun bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 25/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....