Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır(TMK 722, 724, 729 m.ler). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespiti isteğinin kabulüne, muhdesatın mülkiyetinin aidiyeti ve tapunun beyanlar sütununa tescili isteğinin ise reddine karar verilmesi gerekir....
Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Olayımıza gelince; davaya konu taşınmaz üzerinde, bir adet binanın varlığı mahallinde yapılan keşif neticesinde düzenlenen bilirkişi raporlarıyla tespit olunmuştur. Davacı vekili, 13.5.2009 günlü duruşmada, binanın davalı tarafça yapıldığını kabul etmiştir....
Bu durumda mahkemece, öncelikle tüm tarafların muhdesat iddiasını kabul edip etmediklerine dair beyanlarının tespit edilmesi, muhdesat konusunda ihtilaf bulunduğunda muhdesat iddiasında bulunan davalı ...’ya muhdesatın aidiyeti konusunda dava açmak üzere HMK'nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmesi, açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, tüm tarafların muhdesat iddiasını kabul etmesi veya muhdesatın aidiyeti davası açılıp da muhdesatın davalı ...’nın murisi ...’ya aidiyetine karar verilmesi halinde; yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek bilirkişiden rapor alınmak suretiyle satış bedelinden ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenerek, muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedelin ise payları oranında paydaşlara dağıtılması ve dağıtım oranlarının hükümde açıkça gösterilmesi; mahkemece verilen süre içerisinde dava açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuşcasına davaya devam edilmesi gerekirken, belirtilen...
Somut olaya gelince; mahkemece, tarafların muhdesat iddiası hakkında beyanları alınarak, dava konusu taşınmaz üzerindeki bu muhdesatın aidiyeti hususunda tarafların ittifak edip etmedikleri üzerinde durulması, ittifak etmiyorlarsa muhdesat iddiasında bulunan tarafa bu konuda muhdesat aidiyetinin tespiti davası açmak üzere süre verilmesi ve dava açıldığı takdirde takdirde sonucunun beklenmesi, açılacak davanın niteliği ve sonucuna göre de gerekirse bilirkişiden ek rapor alınarak dava konusu taşınmazın tespit edilen toplam değerinin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenmesi ve muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedelin ise tapu kaydı ve mirasçılık belgesindeki payları oranında tüm paydaşlara dağıtılması, verilen süre içerisinde dava açılmadığı takdirde ise o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir...
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç vs gibi bütünleyici parça (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar (ortaklar) ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesinde bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2019/201 Esas sayılı dava dosyası ile taşınmazın tedavüllü tapu kayıtlarının temini ile geçerliliği devam eden bir kat karşılığı inşaat sözleşmenin bulunduğunun tespiti halinde sonucuna göre karar verilmesi gerekirken sözleşmenin bulunup bulunmadığı, geçerliliğini koruyup korumadığı değerlendirilmeden davanın kabulüne karar verilmiş olması, 3- Davalı T11 yargılamaya katılarak muhdesat aidiyeti davası açtığını bildirmemiş ise de; ortaklığın giderilmesi davasında karar verilmesinden sonra muhdesat aidiyeti davası açtığının UYAP üzerinden yapılan incelemede Dairemizce tespit edilmesine ve bilirkişi raporunun tebliği sağlanmadığı için yargılama sırasında muhdesat aidiyeti iddiasında bulunma hakkı tanınmamış olmasına göre muhdesat aidiyetine ilişkin Akçaabat 1....
Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Olayımıza gelince; davaya konu edilen ... ada ... nolu parsel arsa niteliğinde 765,22 m2 yüzölçümünde olup davacı ile davalıların murisi adına paylı mülkiyet şeklinde tapuda kayıtlıdır. Mahkemece yerinde yapılan keşif sonucunda alınan bilirkişi raporunda; taşınmaz üzerinde 143 m2 alanlı bodrum+zemin+3 katlı betonarme karkas yapı bulunduğu belirterek yapının değeri ve arsanın değeri belirlenmiştir....
Somut olaya gelince; mahkemece, tarafların muhdesat iddiası hakkında beyanları alınarak, dava konusu taşınmaz üzerindeki bu muhdesatın aidiyeti hususunda tarafların ittifak edip etmedikleri üzerinde durulması, ittifak etmiyorlarsa muhdesat iddiasında bulunan tarafa bu konuda muhdesat aidiyetinin tespiti davası açmak üzere süre verilmesi ve dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılacak davanın niteliği ve sonucuna göre de gerekirse bilirkişiden ek azın tespit edilen toplam değerinin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenmesi ve muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedelin ise tapu kaydı ve mirasçılık belgesindeki payları oranında tüm paydaşlara dağıtılması, verilen süre içerisinde dava açılmadığı takdirde ise o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi karar verilmesi gerekirken, davacılar vekiline muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açmak üzere süre vermeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş...
ettiği ve muhdesatın aidiyeti davası açılması yönündeki ara karardan rücu talep ettiği açmakla bu konuda uyuşmazlık bulunmamakla yeni bir dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı bildirilerek 6100 Sayılı HMK.nun 114/1- h, 115/2. maddeleri gereğince davacının muhdesatın aidiyeti davası açmakta hukuki yararı bulunmaması sebebiyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermiştir....
Dava konusu Gökçesu 145 ada - 9 parseldeki arazide, müvekkillerin babaları T14’in arsa payı olmamasına rağmen, geçmişte bu arsa üzerinde yapılan binada müvekkillerin babası T14’in muhdesat aidiyeti kaydı vardı. Ancak bu eski bina yıkılmasına rağmen tapuda ilgili muhdesat aidiyeti kaydı devam etmiştir. Sonradan davacılar 1979 yılı sonrasında kendileri yeni bina yaptıkları halde bu eski muhdesat aidiyeti kaydı günümüze kadar gelmiştir. Davacıların ve davalı müvekkiller T12 ve T13’in de belirttiği gibi müvekkillerin babası T14’in ve dolayısıyla müvekkillerin, huzurdaki muhdesat aidiyeti kaydının tespiti davası ile hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Sayın mahkemenin de malumu olduğu üzere “Muhdesat Aidiyeti Kaydının Tespiti Davası”, bina sahipleri ile arsa sahipleri arasında görülen bir davadır. Müvekkilerin, dava konusu arsa ile de dava konusu bina ile de hiçbir ilgileri bulunmamaktadır. Dolayısıyla müvekkiller, huzurdaki davanın tarafı değildir....