Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TESCİL Dava tapusuz taşınmazın tescili ile muhdesatın aidiyeti istemine ilişkindir. Davacı ... vekili, dava dilekçesine ekli krokide gösterilen 300,00 metrekare arsayı ...'dan 1993 yılında satın alıp 1994 yılında üzerine bina yaptırmaya başladığını ve iki katlı bina yaptığını, halen üzerinde bina bulunduğunu, davacının halen bu yerin ve binanın zilyedi olduğunu, çekişmeli taşınmazın tespit dışı bırakılalı 60 yıldan fazla bir zaman geçtiğini öne sürerek çekişmeli taşınmazın davacı adına tescili, üzerinde bulunan iki katlı kargir binanın davacı tarafından yaptırıldığının, mülkiyetinin davacıya ait olduğunun ve değerinin tespitini talep ve dava etmiştir. ... 19 Mayıs İlçesi ... Mah/Köyü çalışma alanında bulunan taşınmaz bölümü 1966 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında kumluk niteliğiyle tescil harici bırakılmıştır....

    Davalı ... 110 ada 2 parsel sayılı taşınmazda bulunan ev ve ağaçlar için muhdesat iddiasında bulunarak muhdesatın aidiyeti davası açmış, Yerköy Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/136 Esas 2013/358 sayılı Kararı ile belirlenen muhdesatların davalı ...’a aidiyetine karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir....

      Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olaya gelince; Dava konusu taşınmaz üzerinde muhtesat mevcut olup, davacı vekilinin 23.02.2010 tarihli duruşmada muhtesatın davalı ...'ya ait olduğuna dair beyanı, davalı ...’a muhtesatın davalı ...’ya ait olup olmadığına dair ihtarlı isticvap davetiyesi gönderilmesine rağmen duruşmaya gelmediğinden muhtesat iddiasını kabul etmiş sayıldığı, muhtesat aidiyeti konusunda bir ihtilafın bulunmadığı, bilirkişi raporunda muhdesatın ...'...

        Davacı Hazine 29.06.2015 havale tarihli tavzih dilekçesinde özetle; mahkemenin kararında taşınmazın cinsinin yazılmadığını, ayrıca dava konusu (A) harfi ile gösterilen taşınmaz hakkında kurulan tescil hükmünde taşınmazın üzerinde yer alan iki katlı kargir evin ...’a ait olduğunun tespitine karar verildiğini, bitişiğindeki 3221 nolu parselin tapu kaydında da aynı şekilde muhdesat kaydı bulunduğunu, fiilen iki ayrı ev olduğu gibi bir sonuç doğduğunu, halbuki her iki kaydın aynı eve ait olduğunu, (A) harfi ile gösterilen taşınmaz hakkındaki muhdesat belirtmesinin mükerrer olduğunu, hükmün tavzih edilerek (A) taşınmazının üzerindeki muhdesat belirtmesinin silinmesini istemiştir....

          Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olayda; yargılamanın 21.06.2016 tarihli celsesinde davalılar vekiline muhdesatın aidiyeti yönünden dava açmak için süre verildiği, davacı ...’ın yargılamanın 10.03.2016 tarihli celsesine katılarak dava konusu taşınmaz üzerinde yer alan tek katlı yapının davalılara ait olduğu yönünde kabul beyanında bulunduğu, keşif sonrası inşaat mühendisi tarafından tanzim edilen bilirkişi raporunda davaya konu taşınmaz üzerinde bulunan iki adet yapı yönünden muhdesat oranı hesaplamasın yapıldığı anlaşılmıştır....

            Somut olaya gelince; Davalılar T7, Şükriye Kaplan ,T3 2014 ada 6 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatların kendilerine ait olduğunu ileri sürmüş olup, diğer paydaşların muhdesat iddiasını kabul edip etmediğine dair beyanı alınmadığı gibi davalılara muhhdesatın aidiyeti davası açmak için süre verilmediği anlaşılmaktadır....

            O halde mahkemece, öncelikle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 280.maddesi gereğince bilirkişi raporları usule uygun şekilde tebliğ edilerek taraflara itirazlarını sunması için süre ve imkan verilmesi, devamında tüm tarafların muhdesat iddasını kabul edip etmediklerine dair beyanlarının tespit edilmesi, muhdesat konusunda ihtilaf bulunduğunda muhdesat iddiasında bulunan davalılar ... ve ...’a “Muhdesatın aidiyeti” konusunda dava açmak üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmesi, açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, tüm tarafların muhdesat iddiasını kabul etmesi veya muhdesatın aidiyeti davası açılıp da muhdesatın davalılar ... ve Mustafa Fındık’a aidiyetine karar verilmesi halinde; yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek bilirkişiden rapor alınmak suretiyle satış bedelinden ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenerek, muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşlara, geri kalan...

              Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir....

                O halde mahkemece, öncelikle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 280.maddesi gereğince bilirkişi raporları usule uygun şekilde tebliğ edilerek taraflara itirazlarını sunması için süre ve imkan verilmesi, muhdesat iddiasında bulunulması halinde tüm tarafların muhdesat iddasını kabul edip etmediklerine dair beyanlarının tespit edilmesi, muhdesat konusunda ihtilaf bulunduğunda muhdesat iddiasında bulunan taraflara “Muhdesatın aidiyeti” konusunda dava açmak üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmesi (davalı T7 tarafından muhdesatın aidiyeti davası açıldığı belirtildiğinden onun dışındaki paydaşlar yönünden) , açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, tüm tarafların muhdesat iddiasını kabul etmesi veya muhdesatın aidiyeti davası açılıp da muhdesatların taraflardan birisine aidiyetine karar verilmesi halinde; yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek bilirkişiden rapor alınmak suretiyle satış bedelinden ne kadarının muhdesatlara isabet ettiğinin...

                Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Olayımıza gelince; davaya konu taşınmaz üzerinde, bir adet binanın varlığı mahallinde yapılan keşif neticesinde düzenlenen bilirkişi raporlarıyla tespit olunmuştur. Davacı vekili, 13.5.2009 günlü duruşmada, binanın davalı tarafça yapıldığını kabul etmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu