Ancak, paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç vs. gibi bütünleyici parça (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar (ortaklar) ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesinde bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır....
"İçtihat Metni" Dava, tapusuz taşınmaz üzerindeki zilyetliğin tespiti istemine ilişkindir. Muhdesat tespitine yönelik takip ve karar yoktur. Davanın açıklanan bu niteliğine göre, verilen hükmün temyiz inceleme görevi 6110 sayılı Kanunla değişik Yargıtay Kanunu'nun 14. maddesi hükmüne göre Başkanlar Kurulu tarafından hazırlanan ve Büyük Genel Kurul'ca kabul edilerek yürürlüğe giren işbölümü kararına göre yerel mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesini yapma görevi Yargıtay Yüksek (8). Hukuk Dairesine ait bulunduğundan dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına SUNULMASINA, 01.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olaya gelince; mahkemece, tarafların muhdesat iddiası hakkında beyanları alınarak, dava konusu taşınmaz üzerindeki bu muhdesatın aidiyeti hususunda tarafların ittifak edip etmedikleri üzerinde durulması, ittifak etmiyorlarsa muhdesat iddiasında bulunan tarafa bu konuda muhdesat aidiyetinin tespiti davası açmak üzere süre verilmesi ve dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılacak davanın niteliği ve sonucuna göre de gerekirse bilirkişiden ek rapor alınarak dava konusu taşınmazın tespit edilen toplam değerinin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenmesi ve muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedelin ise tapu kaydı ve mirasçılık belgesindeki payları oranında tüm paydaşlara dağıtılması, verilen süre içerisinde dava açılmadığı takdirde ise o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi karar verilmesi gerekirken, davalılar ... ve davalı ...'...
Mahkemece yapılan yargılama sonunda toplanan delillere göre dava konusu muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine ilişkin hüküm temyiz isteğinde bulunan davalılar yönünden usul ve yasaya aykırı bulunmuş, temyize gelmeyen iştirakçiler açısından ise bozma sevk edilmemiş ise de, az yukarıdaki açıklamalar karşısında, miras ortaklığına dahil bir mal için mirasçılardan birinin mirası korumak için talepte bulunma hakkına sahip olduğu da dikkate alınarak muhdesat şerhinin tescili yönünden tüm davalılara etkili olacak muhdesatın aidiyeti ve tapunun beyanlar sütununa tescili (şerhi) isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken, yanlışa düşülerek muhdesatın davacıya ait olduğunun tespiti ile muhdesat olarak tapunun beyanlar hanesine tesciline (şerh edilmesine) karar verilmesi doğru değildir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenle temyiz isteğinde bulunan davalılar F.. U.., D.. G.. ve D.....
Mahallesi 2883 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın öncelikle satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir. Davalı ... yargılama aşamasındaki beyanlarında taşınmaz üzerindeki ev ve terasın kendisine ait olduğunu; bir kısım davalılar ise satışı istemediklerini beyan ederek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmaz üzerindeki ortaklığının satış suretiyle giderilmesine, satış bedelinin 14.09.2015 havale tarihli ek bilirkişi raporunda belirtilen hisseler oranında hissedarlara verilmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir. Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir....
Somut olaya gelince; mahkemece, davalılardan ...’nin muhdesat iddiası ile ilgili olarak yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, tarafların muhdesat iddiası hakkında beyanları alınarak, dava konusu taşınmaz üzerindeki bu muhdesatın aidiyeti hususunda tarafların ittifak edip etmedikleri üzerinde durulması, ittifak etmiyorlarsa muhdesat iddiasında bulunan tarafa bu konuda muhdesat aidiyetinin tespiti davası açmak üzere süre verilmesi ve dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılacak davanın niteliği ve sonucuna göre de gerekirse bilirkişiden ek rapor alınarak dava konusu taşınmazın tespit edilen toplam değerinin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenmesi ve muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedelin ise tapu kaydı ve mirasçılık belgesindeki payları oranında tüm paydaşlara dağıtılması, verilen süre içerisinde dava açılmadığı takdirde ise o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi karar verilmesi gerekirken...
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelindiğinde; 25.05.2015 tarihli duruşmada, davalıların 215 ada 8 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapı yönünden muhdesat iddiasında bulunmaları sonucu mahkemece, davalılara muhdesatın aidiyeti davası açmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 165. maddesi uyarınca verilen kesin sürenin davanın açılmasına ilişkin işlemleri yürütmek için makul olmadığı anlaşılmış olup; davalıların kesin süreye riayet etmemeleri sebebiyle mahkemenin aidiyet davasını bekletici mesele yaptığı ara karardan dönmüş olması da uygun değildir. O halde mahkemece yapılması gereken, öncelikle davalıların Çaykara Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/191 Esas sayılı dava dosyası ile açtıkları muhdesatın aidiyeti davasını bekletici mesele yapmak ve bu davanın sonucuna göre de eldeki dava hakkında hüküm kurmak olmalıdır....
Davacılar vekili, dava konusu 242 ada 16 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın aynen taksim, mümkün olmaması halinde satış yoluyla giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Bir kısım davalı, davayı kabul ettiklerini beyan etmişlerdir. Mahkemece, davanın kabulüne dava konusu taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalılar ... ve ... vekili ile davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... vekili temyiz etmiştir. Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir....
Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK'nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir. Somut olaya gelince; dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın aidiyeti hususunda taraflar arasında ihtilaf olmamasına ve bilirkişinin de raporunda muhdesat oranlaması yapmasına rağmen, hükümde doğrudan doğruya satış bedelinin taraflara tapudaki payları oranında paylaştırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir....
Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan muhdesat kamulaştırma bedelinin tespiti ve muhdesatın davacı idareye aidiyeti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesinin kararına karşı davacı idare vekilinin istinaf başvurusu üzerine...Bölge Adliye Mahkemesinin 5. Hukuk Dairesinin istinaf isteminin esastan reddine dair kararı ile birlikte ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/563 E. - 2018/392 K. sayılı kararının Yargıtay'ca incelenmesi davacı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan muhdesat kamulaştırma bedelinin tespiti ve muhdesatın davacı idareye aidiyeti istemine ilişkindir....