İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı T4 28/10/2021 tarihli İstinaf dilekçesinde özetle; dava konusu olan taşınmazdaki davacı hissesi üzerinde üçüncü kişilerin haczinin bulunduğunu, davacı hissesini satarak borçtan kurtulması gibi durum sözkonusu iken, böyle bir yola gitmeyerek izale-i şuyu davasıyla taşınmazın tamamının satışını isteyerek mağdur etmeye çalışmakta olduğunu, davacının davalıya gelerek dava konusu taşınmazdaki hissesini satmak istediğini beyan etmeden dava yoluyla satış kararı aldığını, davaya konu olan taşınmazın 992.91 metrekare tapulu alanda olduğu halde, Orman ve orman vasfını yitirmiş 2B'lik durumda olan, toplamda 14.000- 15.000 metrekare yüz ölçümüne sahip olduğunu, arazi tapulu olan alanı ve 2B'lik alanlarıyla birlikte kardeşleri Ramazan Varolla davalıya intikal eden bir arazi olduğunu, tapu harici alanları kardeşi Ramazan Varolla müşterek zilliyetlerinde iken, kardeşlerinin varislerinden olan davacı T1 davalının bilgileri haricinde tapulu alan haricindeki 2B'lik alanı üçüncü...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Dava, adi yazılı taşınmaz satış sözleşmesi gereğince ödenen bedelin tazmini istemine ilişkindir. HMK’nın 355.maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re'sen gözetilmiş ayrıca; HMK'nın 357.maddesindeki "İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz" kuralı nazara alınmıştır. Davacı taraf, gerçekte davalı Sonnur'a ait olup kayden davalılar Adem ve Necati adına kayıtlı bulunan taşınmazın satın alınması konusunda anlaşmaya varıldığını, buna ilişkin 22.11.2014 tarihli harici satış sözleşmesi düzenlendiğini, ancak taşınmazın devri hususunda bu zamana kadar oyalandığı gibi sonrasında üçüncü kişiye tapuda devredildiğini ileri sürerek, taşınmazın dava tarihindeki değerinin davalılardan tahsili talebiyle eldeki davayı açmıştır....
Başka bir deyişle, denkleştirici adalet kuralı gereğince iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün, ifanın imkansız hale geldiği tarihteki alım gücüne uyarlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Taraflar arasında yapılmış olan harici satış sözleşmesine rağmen, davacı 2004 yılında kadastro geçtiği sırada taşınmazın satın alınan kısmının kendi adına yazılmadığını öğrenmiş ve bunun üzerine harici satış sözleşmesini dayanak yaparak, Kadastro mahkemesinde ... sayılı dosyaya müdahil olmuş , davanın reddine karar verilmiş ve karar Yargıtay incelemesi neticesinde 27.09.2011 tarihinde kesinleşmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil KARAR Davacı dava konusu 5131 ada 138 parsel sayılı tapulu taşınmazı; gerek tespitten önceki zilyetliğe dayanarak gerekse tespitten sonraki harici satış sözleşmesinden kaynaklanan hakka tutunarak davalı adına olan tapu kaydının iptaliyle adına tescilini istemiştir. Davalı tarafın, hükümden sonra mahkemeye sunmuş oldukları ortak imzaların taşıyan 9.2.2010 havale tarihli dilekçeleriyle iş bu davayı kabul şeklinde beyanda bulunmuş iseler de, ortak imzalı dilekçenin usulüne uygun olarak kimlik bilgileri alınıp onaylanmadığı için noksanın tamamlanması amacıyla 27.9.2010 tarih 2010/1463-4339 Esas ve Karar sayılı geri çevirme kararında kimlik bilgilerinin tamamlanması ve bu parselin tapu kaydında “Derviş ......
Somut olayda davacı harici satış sözleşmesine dayalı olarak tapu iptal ve tescili talebinde bulunmuş ise de Türk Medeni Kanunu'nun 706, Borçlar Kanunu'nun 213 (6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 237) 2664 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89 uncu maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmayan satış sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescili kararı verilemeyeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde hükmün sonucu itibariyle bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
, kuzeyi kısmen kendi tapulu tarlası, kısmen tarım dışı taşlık arazi, güneyi Sefa Dinçer tapulu tarlası, kısmen tarım dışı taşlık arazi olan yaklaşık 35 dönümlük arazi ile doğusu Gökeşme yolu, batısı 102 ada 17 parsel sayılı kendi tapulu tarlası, kuzeyi tescil harici taşlık, güneyi tescil harici tarım dışı taşlık, kısmen kendi tapulu tarlası olan yaklaşık 45 dönümlük arazi, yine doğusu 117 ada 1 parsel ve 118 ada 17 parsel sayılı kendi tapulu tarlası, batısı hali bayır, kuzeyi Değirmenözü yolu, güneyi Oğuz Arslan tapulu tarlası olan yaklaşık 15 dönümlük taşınmazların bölgenin son parsel numarası verilerek müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Davalılardan .... ve .... davayı kabul etmiş, davalı .... cevap vermemiş, diğer davalı ..... ise; harici satışın geçersiz olduğunu, alacak isteğinin ise zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, tapulu taşınmazın muhtarlık senediyle yapılan satışının geçersiz olduğu, alacak isteğinin ise zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, harici satış senedine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel tazmini isteğine ilişkindir. 1-Tapulu taşınmazların satışının TMK'nın 706/1, 6098 sayılı TBK'nın 237, 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26, Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89. maddesi gereğince resmi şekilde yapılması zorunludur. Satış işlemi resmi şekilde yapılmadığı sürece hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz. Dava konusu 3301 sayılı parsel taşınmaz tapulama sonucu 01.08.1967 tarihinde davalıların murisi İbrahim Çavaş adına tescil edilmiştir....
İstinaf Sebepleri Davacı vekili istinaf talebinde özetle; tescil harici bırakılan taşınmazlar üzerinde müvekkilinin 35 yılı aşkın süredir zilyetliği bulunmasına rağmen Mahkemenin hukuki dayanaktan yoksun şekilde davayı reddettiğini, müvekkilinin taşınmazları vasfına ve ekonomik amacına uygun şekilde 35 yıldır kullanageldiğini, bu hususun keşifte alınan beyanlarla ispatlandığını, taşınmazların tapusuz ve tescil harici bırakılan taşınmazlar olduğunu, taşınmaza parsel numarası verilmemesinin müvekkiline mal edilemeyeceğini, ifraz ve parselasyon işlemleri sırasında yapılan hata veya eksiklikler nedeniyle taşınmazların devir veya satış işlemine tabi tutulamadığını, taşınmazlardan biri olan fırının ruhsatının ada ve parsel numarası olmadığından adres bilgilerine dayanılarak verildiğini, diğer tüm sorumlulukların, vergi ve ruhsat işlemlerinin müvekkili tarafından kullanım süresi boyunca eksiksiz yerine getirildiğini, Mahkemenin taşınmazların esasen tapulu olduğu ve ilk açılan ve açılmamış...
Mahkemece, taraflar arasındaki harici sözleşmeye konu taşınmazların satış bedeli 7500 YTL kabul edilerek, dava tarihindeki ulaşacağı alım gücü denkleştirici adalet ilkeleri uygulanarak davanın 23.264.04 YTL üzerinden kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekir. 2-Davacı, davalıdan 10.8.2000 tarihli protokol ile davalının tapulu taşınmazının yanında bulunan 650 m2 lik tapulu alanı satın aldığını, ancak davalının tapuları 2007/15839-2008/5014 devretmediğini iddia ederek bu davayı açmıştır. Davacı satış bedeli olarak 20.000 YTL ödediğini iddia edip bunun denkleştirici adalet ilkelerine göre ulaştığı bedeli istemektir. Davalı ise 7500 YTL satış bedeli aldığını savunmuştur....
Mahkemece, “DAVANIN KABULÜNE, dava konusu ...parsel sayılı taşınmazın davalı adına kayıtlı olan 1/2 payının TAPU KAYDININ İPTALİNE, taşınmazın 1/2 payının davacı adına TAPUYA KAYIT VE TESCİLİNE” karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava, haricen satışa dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı ... vekili, vekil edeninin, davaya konu taşınmazı haricen satın aldığını beyanla, dosyaya, 29.08.2007 tarihli satış sözleşmesi ibraz etmiş olup, davaya konu taşınmaz satış tarihi olan 29.08.2007 tarihinde tapuda kayıtlıdır. Bilindiği üzere; tapulu taşınmazların satışı TMK'nun 706, BK'nun 213 (6098 sayılı TBK'nun 237.), 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89. maddeleri gereğince, resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz ve satın alana herhangi bir mülkiyet hakkı bahşetmez. TMK'nun 706. maddesinde öngörülen resmi şekil şartı ispat şekli olmayıp geçerlilik şartıdır....