Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30/11/2010 tarih ve 2010/283-2010/487 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili; Almanya Köln 22. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen 22 O 77/07 sayılı kararının kesinleştiğini ve tenfiz şartlarının oluştuğunu ileri sürerek, bu kararın tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; yabancı mahkeme tarafından müvekkilinin savunma hakkının ihlal edildiğini, bu nedenle kararın tenfiz edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir....

    Mahkemece, tüm dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; İngiltere ve Türkiye'nin yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi hakkında New York Konvansiyonuna taraf olması ve MÖHUK'un 1 (2) maddesinde milletlerarası anlaşmaların saklı tutulması nedeni ile Londra'da verilen hakem kararının tenfizine ilişkin talebin New York konvansiyonu uyarınca değerlendirileceği, GAFTA Hakem Kararının satım bedelinin ve sürastarya masrafının faizi ile birlikte ödenmesine ilişkin kısımlarının New York Konvansiyonunun 5. maddesinde aranan tenfiz şartlarını yerine getirmesi nedeni ile tenfiz şartlarının oluştuğu, hakem kararının Bandırma 1....

      Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunu'nda kabul edilen sisteme göre, tenfiz hakimince, yabancı mahkeme kararı esastan incelenemez ve hukuka uygunluğu denetlenmez. Şu durumda tenfiz hakiminin, tenfiz şartları dışında ilamın içeriği üzerinde incelemede bulunma hak ve yetkisi bulunmamaktadır. Aksi halin kabulü, tenfiz hakimini, üst mahkeme görevini kendisinde bulması şeklinde bir sonuca götürür... Buna göre, yabancı mahkeme kararının verilmesinde uygulanan hukuk ve bunun hangi kriterlere göre uygulandığı değil, yabancı kararın Türkiye'de icra edilmesi halinde meydana gelecek sonuçların Türk kamu düzenini ihlal edip etmeyeceğinin araştırılması gerekir..." denilmek suretiyle kamu düzeninden ne anlaşılması gerektiği ve tenfiz mahkemesince kamu düzeni denetiminin ne şekilde yapılacağı ortaya konulmuştur....

        Tahkimde taraflar, davalarını çözecek hakem ya da hakemleri, bunların sayı ve niteliklerini, seçim tarzını, tahkim sözleşmesi ve şartının kapsamını, tahkim sözleşmesine uygulanacak hukuku, esasa ve usule uygulanacak hukuku serbestçe belirleyebilmektedir. Tahkimi, ulusal veya uluslararası nitelik taşımasına göre milli ve milletlerarası tahkim olarak sınıflandırmak mümkündür. Ulusal hukuk düzenlemeleri içinde bulunan ve uygulama alanı ülkesel olan tahkim türü milli tahkim (iç tahkim / ulusal tahkim) olarak adlandırılırken, uluslararası ilişkiler ya da uluslararası hukuk düzenlemeleri ile ilgili olan ve yabancılık unsurunun bulunduğu tahkim türü milletlerarası tahkim (yabancı tahkim / uluslararası tahkim) olarak adlandırılır. Bu ayrım tanıma ve tenfiz açısından önem arz etmektedir; yerli hakem kararlarının aksine, yabancı hakem kararlarının ülkemizde hüküm ve sonuç doğurabilmesi için tanıma ve tenfiz incelemesinden geçmesi gerekecektir....

          İç hukuktaki kamu düzeninin çerçevesi, Türk hukukunun temel değerlerine, Türk genel adap ve ahlak anlayışına, Türk kanunlarının dayandığı temel adalet anlayışına, Anayasada yer alan temel hak ve özgürlüklere, milletlerarası alanda geçerli ortak prensiplere, medeni toplulukların müştereken benimsedikleri ahlak ilkeleri ve adalet anlayışının ifadesi olan hukuk prensiplerine, toplumun medeniyet seviyesine, siyasi ve ekonomik rejimine, insan hak ve özgürlüklerine aykırılık şeklinde çizilebilir. Yabancı mahkeme kararının Türk kamu düzenine aykırı olup olmadığının denetlenmesi sırasında içeriği tetkik yasağı devreye girmekte olup, bu yasağın takdir hakkı ile ortadan kaldıramayacağı açıktır. MÖHUK’da kabul edilen sisteme göre, tenfiz hâkimince, yabancı mahkeme kararı esastan incelenemez ve hukuka uygunluğu denetlenemez. Şu durumda tenfiz hâkiminin, tenfiz şartları dışında, ilamın içeriği üzerinde incelemede bulunma hak ve yetkisi bulunmamaktadır....

            Krallığı Sor Rogaland Bölge Mahkemesi'nce tesis edilen ... numaralı kesinleşmiş kararın tenfiz edilmesini talep ve dava etmiştir....

              ve dava etmiştir....

              Dava vesayet konusunda verilen kararın tanınması ve tenfizine ilişkindir. 5718 Sayılı MÖHUK’un “Görev ve Yetki” başlıklı 51.maddesi; “(1) Tenfiz kararları hakkında görevli mahkeme asliye mahkemesidir. (2) Bu kararlar kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye'deki yerleşim yeri, yoksa sakin olduğu yer mahkemesinden, Türkiye'de yerleşim yeri veya sakin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinden istenebilir.” düzenlemesini içermektedir. Buna göre, yabancı mahkeme kararlarının tanıması ve tenfizi davasında görevli mahkeme asliye mahkemesidir. Tanıma ve tenfiz kararının önemi dolayısıyla yabancı kararı veren mahkemenin hangi mahkeme olduğuna bakılmaksızın asliye mahkemelerinin görevli olduğu belirlenerek, tanıma ve tenfiz davasının, yerel mahkeme içinde sulh hukuk mahkemesine göre daha üst düzey bir mahkeme olan asliye mahkemesi tarafından bakılması amaçlanmıştır (Nomer, E.: Devletler Hususi Hukuku, İstanbul 2013, s. 492)....

              İSTİNAF KANUN YOLUNA BAŞVURU SEBEPLERİ: Talep eden istinaf dilekçesinde özetle; davacının kısıtlanması istenen Yılmaz Cincil'in kızı olduğunu ve davaya açmaya hukuki yararı olduğunu, 5718 sayılı MÖHUK m. 52/1’de “Kararın tenfiz edilmesinde hukukî yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir” hükmündeki “hukuki yararı bulunan” ifadesi ile yabancı mahkemede görülen kararın davacısı veya davalısı olmayan; ancak, kararın Türkiye’de tanınması veya tenfiz edilmesi bakımından hukuki yararı olan kimsenin de Türk mahkemelerinde tanıma ve tenfiz talebinde bulunabileceğinin belirtildiğini, Yargıtay 2....

              Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21/06/2016 tarih ve 2016/55-2016/266 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili; Federal Almanya Cumhuriyeti Frankfurt am Main Eyalet (Asliye Hukuk) Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nin 21/10/2010 tarih ve 2-12 O 144/09 sayılı kararının ve masraf kararının kesinleştiğini ileri sürerek, bu kararın ve yargılama masraflarına dair kararın tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket vekili; savunma hakkının ihlali nedeniyle kararın tenfiz edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir. Diğer davalı davaya cevap vermemiştir....

                UYAP Entegrasyonu