Asliye Mahkemesi 20.İktisat Dairesinin 23.09.2010 tarihinde 46.483,89 Euro tutarı ve yargılama vekaletinden doğan ücretler dahil olmak üzere toplam 6.044,50 Zloti tutarının ödeme emrinin tebliğinden itibaren iki hafta içinde ödenmesi yönünde karar aldığını, davalının tebligata rağmen ödeme yapmadığı gibi itiraz da etmediğini, kararın kesinleştiğini belirterek, bahsi geçen ... Mahkemesi kararının tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, tenfiz istemine ilişkin dilekçeye tenfiz konusu mahkeme kararının eklenmediğini, mahkemeye ve ödeme emrine karşı usulüne uygun olarak itiraz ettiklerini, müvekkilinin mahkemeye çağrılmadığını, müvekkiline sadece ihtar muhakemesi usulüyle ödeme emri dışında bir belgenin tebliğ edilmediğini, savunma hakkının kısıtlanmasının kamu düzenine aykırı olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, verilen kararın ......
Davalı vekili; hisse senetlerinin ve fazladan yatırılan 13.433,00 EURO’nun dava açılmasından sonra davacıya iade edildiğini, kalan kısmın ise yabancı mahkemenin ek kararında belirtilen ve tenfiz edilen yargılama masraflarına ilişkin olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir....
Ancak; yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan kararların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk Mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır (5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun m.50). Bundan ayrı yabancı mahkeme ilamının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi için, yabancı ilamın tenfiz koşullarını taşıdığının mahkemece tespiti gerekir (5718 s. MÖHUK. m.58). Tenfiz kararı sadece yenilik doğurucu (usuli) bir hükümdür. Türk Hukukuna göre, yabancı bir mahkeme hükmünün tenfiz edilebilmesi için, bu mahkeme hükmünün verildiği ülke hukukuna göre kesin ve icra edilebilir olması şarttır. Ancak, yabancı mahkeme hükmü Türkiye’de icra edilebilirlik gücüne sadece ve münhasıran Türk Hukukuna göre verilen bir tenfiz kararıyla sahip olabilir....
18/12/2018 tarih ve 12 O4 176/18 sayılı kararının MÖHUK 54 ve devamı uyarınca tanınması ve tenfizine karar verilmiştir....
ç) O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 25/05/2012 tarih ve 2011/14209 e- 2012/8926 k sayılı ilamında yabancı mahkememi kararlarının tanınması ve tenfizi için aranan koşullar açıklanmıştır.; "Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak alınmış ve kesinleşmiş ilamlar hakkında, yetkili mahkemenin tenfiz kararı verebilmesi için;5718 sayılı Kanun'un 54/c maddesi uyarınca, hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması gereklidir....
Heyeti'nin 1863 sayılı, ... karar numaralı ve 25/02/2022 tarihli kararı ile 10/03/2022 tarihli icra hükmünün tanınmasına ve tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Sözleşmenin 14. maddesinde hukuki ve ticari konularda menkul, gayrimenkul, diğer hak ve alacaklarla, kişi haklarına ilişkin tenfiz; kararın talep eden devlet yetkili mahkemesince verilmiş ve talepte bulunulan devlet mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuya ilişkin olması, kendisine karşı tenfiz istenen tarafın hükmü veren mahkemeye usulüne uygun olarak çağrılmış veya mahkemede temsil edilmiş olması, kararın verildiği Devlet kanununa göre kesin veya kesinleşmiş olması ve kararın o Devlette icra kabiliyetini haiz olması, kararın tenfiz talebinde bulunulan Devletin kamu düzenine açıkça aykırı herhangi bir hususu taşımaması, talepte bulunulan Devletin yetkili adli makamınca aynı konuda verilmiş ve kesin hüküm kuvvetini haiz bir adli kararına aykırı bulunmaması, tenfize konu olan kararın verilmesinden önce, talepte bulunulan Devletin hiçbir mahkemesinde tarafları ve konusu aynı olan ve aynı olaylara dayanan bir dava açılmamış olması şartlarına bağlanmıştır....
Bundan ayrı; çözüme kavuşturulması gereken diğer husus; zamanaşımı süresinin yabancı mahkeme kararının kesinleştiği tarihte mi yoksa tanıma tenfiz kararının kesinleştiği tarihte mi başlayacağıdır. Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk Mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır (5718 s.lı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'nun 50). Kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi, tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine (5718 s.lı MÖHUK'nun 58/1), kesin hüküm veya kesin delil etkisi ise yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder (5718 s.lı MÖHUK'nun 59). Karşılığı Mülga 2675 sayılı Kanun'da bulunmayan 5718 sayılı MÖHUK'nun 59.maddesi, yabancı mahkemelerce verilen kararların maddi hukuk bakımından ülkemizde hüküm ifade etmeye başlayacağı tarihi göstermeye ilişkindir....
Görüldüğü üzere Sözleşme, iki grup tenfiz engeli düzenlemiştir. Birinci gruptakiler davalı tarafından savunma olarak ileri sürülüp ispat edilmesi gereken tenfiz engelleri, ikinci gruptakiler ise mahkemece resen gözetilecek tenfiz engelleridir.Esasen tanıma ve tenfiz davalarında taraflar, maddi vakıaların yeniden tartışılmasını isteyemez ve tenfiz davasında mahkemece yapılacak inceleme, tanıma ve tenfiz engellerinin mevcut olup olmadığıyla sınırlıdır. Mahkeme, hakem kararının maddi hukuk yönünden isabetli olup olmadığı denetleyemez. Aleyhine tanıma ve tenfiz talep edilen taraf, ancak tenfiz şartlarının bulunmadığını (tenfiz engellerinin mevcut olduğunu) öne sürerek itiraz edebilir. Yani uyuşmazlığın esasına ilişkin savunma sebeplerine dayanamaz ve bunlara ilişkin olarak delil gösteremez. Bu nedenlerle, davalı vekilinin hakem kararının esasına dair iddialarının dinlenmesi mümkün değildir....
Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunması tenfiz ve tanıma kararı verilmesine engeldir (5718 s.MÖHUK.m.54/c). O halde, ölümden sonra verilen bir boşanma kararı, Türkiyede tanınamaz ve tenfiz edilemez. Bu durum nazara alınarak tanıma ve tenfiz isteğinin reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.26.05.2015(Salı)...