Paylaşma sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır (TMK m. 676). madde hükmünden de açıkça anlaşıldığı üzere elbirliği mülkiyetine konu mallarda ortaklar paylaşma sözleşmesi (miras taksim sözleşmesi) yapmış iseler bu sözleşmeyle elbirliği haline son vermiş olduklarından artık ortaklığın giderilmesi davası açamazlar. Mirasçıların aralarında yapacakları paylaşma sözleşmesi kendilerini bağlar. Paylaşma sözleşmesinin geçerli olabilmesi için paylaşma konusu şeyin mirasbırakana ait olması gerekir. Paylaşma sözleşmesinin yazılı şekilde yapılmış olması ve bütün mirasçıların katılması zorunludur. Bütün mirasçıların katılmadığı paylaşma sözleşmeleri geçersizdir. (Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2016/300 E.-2018/776 K.)...
Mahallesinde bulunan ve tapuda 255 ada 51 parselde kayıtlı taşınmazda davalılar ..., ... ve ... adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacılar ..., ... ve ... adlarına eşit olarak tesciline karar verilmesi üzerine; karar, davalılar vekilince temyiz edilmiştir. Dava, mirasçılar arasında miras taksim sözleşmesine dayalı mülkiyet aktarımına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Öncelikle, şu ifade edilmelidir ki, taksim sözleşmesinin geçerli olabilmesi için miras bırakanın ölümünden sonra bütün mirasçıların veya temsilcilerinin iradelerinin birleşmesi asıldır. Bir başka ifadeyle, tüm mirasçıların veya temsilcilerinin bir araya gelerek taşınmazları paylaşıp herbirinin kendi payına düşeni aldığı ve diğer mirasçıların paylarına düşenler bakımından da karşılıklı olarak vazgeçtikleri açık ve kesin şekilde belirlenmedikçe taksimin sabit olduğu kabul edilemez....
ın, davayı kabul etmesine ve iddialarını doğrulamasına rağmen, davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını, tapu memuru önünde tüm mirasçıların imzaladığı resmi senedin taksim sözleşmesi niteliğinde olduğunu, tapu memuru huzurunda, herkesin anlaşmaya dayalı olarak taşınmazlarını aldığını, sadece müvekkiline düşen dava konusu yerin tapu kaydındaki isim hatası nedeniyle müvekkiline devrinin yapılamadığını, bu zamana kadar mirasçılardan biri tarafından ortaklığın giderilmesi davası açılmadığını, bu hususun da iddialarını doğrular nitelikte olduğunu, davalarının ispatlanmasına rağmen reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tapuda düzenlenen taksim sözleşmesinin dava konusu taşınmazı kapsamadığını, dava konusu taşınmaza ilişkin yazılı taksim sözleşmesi sunulmadığını, davalı ...'ın son duruşmadaki beyanında davalı ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ :TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen dava; Davacı, mirasbırakan babası ...'ın ölümü ile tüm mirasçıların taksim sözleşmesi yaptıklarını, 776 parsel sayılı taşınmazda dava dışı mirasçı kardeşleri ..., ... ve ...'ın 1/6'şar paylarını satın alarak payının 4/6'ya yükseldiğini, davalı kardeşi İbrahim'in ise sadece dava dışı kardeşleri ...'in payını satın altığını, bu nedenle 2/6 paya sahip olması gerektiğini, tapuda işlem yapılırken hatalı olarak davalı ile 1/2'şer pay olarak işlem yapıldığını ileri sürerek davalı adına kayıtlı tapunun iptali ile 4/6 pay olarak adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, taksim sözleşmesine göre tapuda işlem yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafça süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakan ...'ın 1985 yılında vefat ettiğini, murisin vefatından sonra mirasçıların fiili taksim yaparak o tarihten beri herkesin kendi yerini kullandığını, kendisine 104 parsel sayılı taşınmazın isabet ettiğini ve tapuda buna göre işlem yapıldığını, 2007 yılının temmuz ayında kredisi başvurusu sırasında yanlışlığı farkettiğini, taksimat işlemini davalı ...'nin eşinin yaptığını, ilkokul mezunu olması ve birden fazla tapuya sahip bulunması nedeniyle hatayı farketmediğini ileri sürerek, 104 sayılı parselin tapu kaydının iptali ile adına tescili isteminde bulunmuştur. Davalılar, taksim üzerinden 9 yıl geçtiğini, hata olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğunu, İzmir Kadastro Mahkemesi'nin 24.02.2015 tarih, 2013/676 Esas, 2015/73 Karar sayılı dosyasında davacının ..., davalının Hazine, birleşen 2013/703 Esas sayılı dava dosyasının davacısının Hazine, davalısının ... olduğu, konusunun 1187 ada 50 parsele ilişkin kadastro tespitine itiraz, şerhin iptali ve tescil talebine yönelik olarak davacı Hazine'nin açmış olduğu şerhin iptali davasının reddine, davacı ... tarafından davalı Hazine aleyhine açılan kadastro tespitine itiraz ve tescil davasının kabulü ile dava konusu ... ada 50 parsel sayılı taşınmazın tarla vasfıyla 3897,98 m2 yüzölçümüyle davacı ... adına tapuya tesciline karar verildiği, Hazine vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 16....
Mahkeme, taraflar arasında aynı taşınmaza ilişkin ortaklığın giderilmesi davası devam ederken taksim senedine dayalı açılmış tapu iptal tescil davası için davacıların hukuki yararının bulunmadığından bahisle davanın reddine karar vermiştir. Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir. Ortaklığın giderilmesi davasında, paydaşlar arasında geçerli taksim sözleşmesi yapılmış olması halinde davanın hukuki yarar bulunmadığından reddedilmesi gerekmektedir. İşbu dava ise, taksim sözleşmesine dayalı tapu iptal tescil talebine ilişkindir. Mahkemece yapılacak iş, geçerli taksim sözleşmesinin olduğunun tespiti halinde sözleşmeye dayalı cebri tescil hükmü kurmaktan ibarettir. Yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulmasına karar verilmiştir....
Dayanak miras paylaşım sözleşmesi, TMK'nin 676. maddesi uyarınca tüm mirasçıların katılımı ile usulüne uygun olarak düzenlenmiştir. Davacıların dayandığı sözleşmenin, murisleri ...'in 28.06.2001 tarihinde vefatı sonrası tüm mirasçılarının katılımı ile oybirliğiyle düzenlenmiş olması sebebiyle TMK’nin 676. ve devamı maddeleri uyarınca miras paylaşım (taksim) sözleşmesi olarak kabul edilmesi gerekir. Bu durumda davacılar tarafından dosyaya sunulan 25.08.2001 tarihli Harici Taksim Senedi başlıklı adi yazılı ve murisin tüm mirasçıları tarafından imzalanan miras paylaşım sözleşmesi geçerli olup, taraflarını bağlar. Mirasçılar söz konusu bu miras taksim sözleşmesinde yazılı hükümleri yerine getirmek zorundadır....
Dayanılan miras taksim sözleşmesi noterlikte 1958 yılında yapılmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu bir tasfiye kanunudur. 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesinde kadastro öncesi hukuki sebeplere dayalı olarak hak iddialarının kadastro tutanaklarının kesinleşme tarihinin üzerinden 10 yıl geçtikten sonra ileri sürülemeyeceği belirtilmiştir. Dava, ... tarihinde açıldığına ve ... yılında yapılan miras taksim -//- sözleşmesine dayanıldığına, yapılan bağış işlemi de bu miras taksim sözleşmesinin hüküm ifade etmesine bağlı olduğuna göre, kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 10 yıllık hak düşürücü süre geçirildiğinden davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabul kararı verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir....
in diğer kardeşin kabulü ile taşınmazda fiili paylaşım yapıldı diyerek yazılı taksim sözleşmesinin mirasçılar arasında sonradan bozulduğu daha sonra fiili paylaşım yapıldığını iddia ettiği, davaya konu edilen 20.01.1987 tarihli taksim sözleşmesinin mirasbırakanın ölümünden sonra tüm mirasçılarının katılımı TMK ilgili maddeleri gereğince usulüne uygun yapıldığı, miras taksim sözleşmesi işleminin sahteliği ve imza inkarı ise miras taksim sözleşmesinin tarafları ve sözleşme taraflarının mirasçıları olan davalılar tarafından bu zamana kadar ileri sürülmediği, davaya konu 20.01.1987 tarihli taksim sözleşmesinin davacı dahil tüm mirasçıları bağlayacağı, mirasbırakanın ölümünden sonra mirasçılar arasında ve muhtar ve azaların tasdikleri ile akdedilen paylaşma sözleşmesinden ancak yine aynı hukuki şekil ile yapılan (yazılı şekil ile) ve sözleşmedeki tüm tarafların katılımı ile yeniden akdedilecek yazılı sözleşme ile dönülebileceği, resmi paylaşım sözleşmesine katılan mirasçılardan veya haleflerinden...