Paylaşma sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır (TMK m. 676). madde hükmünden de açıkça anlaşıldığı üzere elbirliği mülkiyetine konu mallarda ortaklar paylaşma sözleşmesi (miras taksim sözleşmesi) yapmış iseler bu sözleşmeyle elbirliği haline son vermiş olduklarından artık ortaklığın giderilmesi davası açamazlar. Mirasçıların aralarında yapacakları paylaşma sözleşmesi kendilerini bağlar. Paylaşma sözleşmesinin geçerli olabilmesi için paylaşma konusu şeyin mirasbırakana ait olması gerekir. Paylaşma sözleşmesinin yazılı şekilde yapılmış olması ve bütün mirasçıların katılması zorunludur. Bütün mirasçıların katılmadığı paylaşma sözleşmeleri geçersizdir. (Yargıtay 14.Hukuk Dairesinin 2016/300 E.-2018/776 K. sayılı ilamı) 6100 sayılı HMK'nın 355/1 maddesi gereği, istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir....
olduğunu, mirasçılar arasında kısıtlılar bulunduğundan sulh hukuk mahkemesinde miras sözleşmesine izin davasını açtıklarını ve mirasçılar arasında yapılan 22.01.2016 tarihli taksim sözleşmesinin mahkemece onaylandığını, sözleşme uyarınca tapuda tescillerin yapıldığını, mirasçılardan ... ve ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil ... ve ... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 05.06.2013 gün ve 278/347 sayılı hükmün ...'ca incelenmesi davalı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacılar vekili dava dilekçesinde; tarafların ortak murisi olan ...'dan intikal eden taşınmazların 10.04.1980 tarihli sözleşme ile taksim edildiğini, taksim sözleşmesine göre ... 558, 4755, 5962, 1696, 3231 ve 2139 parsel sayılı taşınmazların vekil edenlerinin hissesine düştüğünü açıklayarak, dava konusu taşınmazların tapularının iptali ile 1/2'şer hisse ile vekil edenleri adına tapuya tescil edilmelerine karar verilmesini istemiştir....
Paydaşlar miras taksim sözleşmesi yapmış iseler, bu sözleşme ile elbirliği haline son vermiş olduklarından artık ortaklığın giderilmesi davası açamazlar. Somut olayda, davalılar elbirliği ortakları olup, aralarında 05.01.2010 ve 30.01.2010 tarihli miras taksim sözleşmeleri düzenlemişler, davacı alacaklı davalı borçlu ortak H.. Ç.. aleyhine icra takibinde bulunmuş ve aldığı yetki belgesine dayanarak ortaklığın satış suretiyle giderilmesini talep etmiş, mahkemece belirtilen taşınmazlar yönünden davalılar arasında miras taksim sözleşmeleri düzenlendiğinden davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, miras taksim sözleşmesinin davalı ortaklar arasında adi şekilde her zaman düzenlenme olanağı bulunduğu, adi yazılı miras taksim sözleşmesi gereğince açılmış bir tapu iptali ve tescil davasının da mevcut olmadığı anlaşıldığından davacı alacaklı tarafından miras taksim sözleşmesine konu taşınmazlar yönünden de ortaklığın giderilmesi talebinde bulunulabileceğinden ret gerekçesi yerinde değildir....
fiili taksim iddiasını kuvvetlendireceğinden dava konusu taşınmazda fiili taksim bulunduğu yönünde mahkememizce kanaat hasıl olmuştur....
Dava miras taksim sözleşmesinin iptali ile tapu iptal ve tescil isteğinden ibaretir. HMK'nun 355.maddesi gereğince istinaf incelemesi; belirtilen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile ilgili konularla sınırlı olarak yapılmıştır....
(TMK 676). maddesine göre hüküm ifade edeceğini bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğinin yargıtay ilamında belirtildiğini, tapu kayıtlarından rıza-i taksime ilişkin belgeler celp edildiğinde görülecektir ki murisin vefatından sonra müvekkillerinin murisi ve diğer mirasçıların aralarında rıza-i taksim sözleşmesi yaptıklarını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile muris Mehmet Dana mirasçısı olan tarafların imzasını taşıyan yazılı bir taksim sözleşmesinin dosyaya sunulamadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili, dava dilekçesinde ve istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler ile kararı temyiz etti. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, miras taksim sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk Uyuşmazlık çözümünde, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 676 vd. maddeleri esas alınmıştır. 3....
CEVAP 1.Davalı ... cevap dilekçesinde; taraflar arasında yapılan harici taksim sözleşmesi gereğince tapu sicil müdürlüğüne gidilerek sözleşmeye uygun şekilde taksim yapıldığını ve resmi merci önünde imza altına alındığını, davacı tarafından iddia edilen taşınmazın satış bedeline 80.000,00 TL'nin ödenmesi hususunda herhangi bir taahhüdünün olmadığını, bu hususun taksim sözleşmesinde de yer almadığını, 6100 sayılı HMK'ya göre bu senedin aksinin ancak senetle ispat edilebileceğini, davacı tarafın bildirmiş olduğu tanıkların davalı sıfatında olduğunu ve bu kişilerin tanık olarak dinlenemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir. 2.Davalı ... tarafından süresinden sonra verilen cevap ve beyan dilekçelerinde; mirasçılar arasında taksim sözleşmesinin yapıldığını, taksime göre ... Mevkindeki taşınmazın ...'a kaldığını, ...'ın bu taşınmazı sattıktan sonra 80.000,00 TL'sini davacı ...'a verileceğini taahhüt ettiğini ancak vermediğini beyan ettiği anlaşılmıştır. III....
nin okuma yazma bilmediklerini, taksim sözleşmesinde ihtiyar heyeti ve şahitlerin imzalarının yer almadığını, sözleşmenin HUMK'un 297. maddesine uygun olmaması sebebi ile geçersiz olduğunu ileri sürerek, davaya konu 38 parça taşınmazın tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında mirasçılar adına tescili istekli eldeki davayı açmıştır. Bir kısım davalılar, çekişmeye konu taksim sözleşmesine parmak basıldığını, mühür kullanılmaması sebebi ile muhtar ve ihtiyar heyetine imzalatılmadığını, davacının irade ve rızası ile tapuda işlem yaptığını, hata ve hile iddialarının doğru olmadığını, kaldı ki zamanaşımı sürelerinin de geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır....