Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Müdürlüğünün 2001/22702 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, takipten maaş haczi ile haberdar olduğunu, maaşına 17.304,71 YTL kadar haciz konulduğunu, kredi sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını, davalıya ait kredi kartını hiç kullanmadığını ileri sürerek alacaklıya ... İcra Müdürlüğünün 2001/22702 esas sayılı dosyasından dolayı 17.304,71 YTL borçlu bulunmadığının tespiti, takibin iptali, kredi kartı sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığının tespiti, haczedilen maaşların ticari faiziyle kendisine iadesi ve %40 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile ......

    - K A R A R - Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine faturaya dayalı akaryakıt satışından kaynaklı alacağın tahsili için icra takibine giriştiğini, takibe süresinde itiraz edilmediğinden kesinleştiğini, müvekkilinin davalı ile ticari ilişkisinin bulunmadığını, akaryakıt almadığını belirterek, müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin davacıya faturaya dayalı akaryakıt sattığını bildirerek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacı aleyhine girişilen icra takibinde davalı alacaklı vekilinin “düşmüş icra takibini yenilemiyoruz. Borçlu hakkındaki takipten ve alacaktan vazgeçiyoruz” şeklindeki beyanı doğrultusunda davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle davanın ve tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....

      Her ne kadar ilamlı takipten sonra başlatılan ve kesinleşen bu ilamsız takibe ilişkin dosyaya ödeme yapıldığı görülmekte ise de, yapılan ödemelerin alacaklı şirketin takibe konu ilamdan kaynaklı alacağı ile irtibatı kurulamamaktadır. İcra Mahkemesi ilamdan kaynaklı alacak için itfa itirazını değerlendirirken İİK'nun 33.maddesi kapsamında takip konusu alacağa ilişkin olduğu net bir şekilde anlaşılan ödemeleri nazara alarak sonuca gidebilir. Yapılan ödemelerin takip konusu alacakla ilgisini ayrıca araştırma yetkisi bulunmamaktadır. Bu durumda, ilamdan kaynaklı borcun Yasada tanımlanan nitelikte ödeme belgesi ile ödendiği ispatlanmadığından, mahkemece itirazın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle takibin iptaline karar verilmesi doğru değildir....

        Dava takipten sonra harici olarak davalı vekiline 29.9.1999 tarihinde borcuna mahsuben verilen 9.100.00 TL değerindeki makinalar bedelinin borçtan düşülmesine bu miktar ile borçlu olunmadığının tespiti ile kötü niyet tazminatı istemine ilişkindir. Davalı vekili, davacının kalan borcu ödediğini iddia etmediği borcun halen devam ettiği tazminat isteminin doğru olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucu 29.9.1999 tarihi itibari ile davanın 9.100.00 TL borçlu olmadığının tespitine bu tarih itibari ile takibin 9.100.00 TL’lik kısmının iptaline davalının kötü niyeti kanıtlamadığından kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından kötü niyet tazminatı yönünden temyiz edilmiştir....

          Davacı hakkında önce 23/12/2009 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığı, alacaklı banka tarafından daha sonra alacağın T3 temlik edildiği, bu takip derdest iken gene banka tarafından bu sefer 10/01/2011 tarihinde tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla kambiyo senedin özgü takip başlatıldığı, borçlu davacı tarafından bu takiplerin akabinde 25/03/2014 tarihinde her iki takibe yönelik borçlu olmadığının tespiti amacıyla menfi tespit davacı açıldığı, İstanbul Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesince; 2009/20363 Esas sayılı dosya yönünden (ipotek takibi) davacının borçlu olmadığının tespitine karar verildiği diğer dosya yönünden (şikayete konu edilen) 58.188,75 TL borçlu olduğunun tespitine karar verildiği anlaşılmaktadır. Asliye Hukuk Mahkemesinin gerekçesi incelendiğinde, mahkemenin ipoteği takibin yönünden zaten borcun ödenip ipoteğin kalkması nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verildiği görülmektedir....

          Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre davalı tarafın alacağının 1.094.04 YTL olduğunun kabulü ile takibe konu miktarın bakiye bölümü için davacının borçlu olmadığının tespitine, takibin 1.094.04 YTL asıl alacağa takipten itibaren yıllık % 72 oranını geçmemek üzere avans faiziyle birlikte tahsili suretiyle takibin sürdürülmesine, kabul edilen alacak miktarı 1.094.04 YTL üzerinden % 40 icra inkar tazminatının davacıdan, davacı lehine kabul edilen miktarın takip tarihindeki karşılığı 763.68 YTL üzerinden % 40 oranında tazminatın davalıdan alınmasına karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. HUMK.’nun 388/son ve 389. maddeleri uyarınca hükümde taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir....

            Şti. ye ödendiğini, müvekkilinin davalıya 13.000 TL borcu kalmasına rağmen senedin tamamının icra takibine konulduğunu, takipten sonra da bakiye bedelin ödendiğini belirterek borcun 32.000 TL sinin takipten önce ödenmiş olması sebebi ile bu rakam üzerinden müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, takibin ve senedin iptali ile % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkiline ödeme yapılmadığını, müvekkili ile kardeşinin arasının kötü olduğunu, ödeme belgelerinin müvekkiline zarar vermek kastıyla oluşturulmuş sahte belgeler olduğunu belirterek davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre, davacının takipten önce makbuz karşılığı davalı alacaklının kardeşi ...'a 21.000TL ve ... şirketi adına ...'...

              Birleşen menfi tespit davasında davacı vekili, müvekkili aleyhine kredi sözleşmesinden kaynaklı takip başlatıldığını, sözleşmede kefaletinin olmadığını ileri sürerek takipten dolayı borçlu olmadığının tespitine ve %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Asıl ve birleşen itirazın iptali davalarında davalılar, kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihte asıl borçlu şirket ile herhangi bir bağlarının olmadığını, kredi sözleşmesine kefil olmadıklarını savunarak davanın reddini istemişlerdir. Birleşen menfi tespit davasında davalı vekili, davacının sözleşmeyi kefil olarak imzaladığını, davacının kefaletten dolayı sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davalılar ... Ltd. Şti. ve ... ile davacı ...'...

                ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2020/65 Esas KARAR NO : 2021/559 DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) DAVA TARİHİ : 23/01/2020 KARAR TARİHİ : 24/06/2021 KARAR YAZIM TARİHİ : 29/06/2021 Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde, davacının cari hesap alacağının tahsili amacıyla borçlu/davalı ....... İNŞAAT TUR. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. aleyhine Bakırköy ....... İcra Müdürlüğü'nün ...... E. sayılı dosyası nezdinde icra takibi yapıldığı, davalı tarafından söz konusu icra takibinde gönderilen ödeme emrine itiraz edildiği ve takibin durdurulduğunu belirterek davalının itirazının iptali ile takibin devamına, %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir....

                  reddine; birleşen davada her ne kadar asıl dava davalısı birleşen dosya davacısı asıl davaya konu edilen iş avansları nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebinde bulunmuş ise de; aynı yönde asıl dava olan itirazın iptali davasında savunmada bulunduğundan ve savunması bu anlamda irdelendiğinden itirazın iptali davasından sonra açılan menfi tespit davasında hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle birleşen davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu