Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Borçlu icra takibine süresinde itiraz etmediği ve takibin kesinleşmesi halinde borcunun bulunmadığını bu dava türü ile ileri sürebilir. Mahkememizce uyuşmazlığın ----- dosyasından kaynaklı davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ve kötü niyetli takip tazminatı talebine ilişkin olduğu tespit edilmiştir. Dosyanın kusur/hasar uzmanı bilirkişisine tevdine, karar verilmiştir....

    Müdürlüğünün 2015/21039 esas sayılı dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, davalının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı ise davacı tarafından yapılan ödemelerin takip konusu borca ilişkin olmadığını savunarak davanın reddine, davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini dilemiştir. Somut olayda, davalı tarafından davacı aleyhine Ankara ... Müdürlüğünün 2015/21039 sayılı takip dosyasında 12/04/2012 tanzim, 12/04/2013 vade tarihli 100.000,00 TL bedelli bonodan kaynaklı 35.000 TL asıl alacak, 10.198,37 TL geçmiş gün faizi ve 105,00 TL komisyon olmak üzere toplam 45.303,37 TL'nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü haciz yolu takibe girişildiği, davacının eldeki dava ile; takipten önce dosya borcunu ödediğinden bahisle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istediği görülmüştür....

      Davalı ise aynı takipten dolayı 28.03.2005 dava tarihi itibarıyla borçlu olmadığının tespiti için menfi tespit davası açmış, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda davalının davacıya dava tarihi itibarıyla 1.249.432.914 TL'si asıl alacak olmak üzere toplam 4.861.543.469 TL borçlu olduğu, ancak bunun dışında kalan 7.576.023.002 TL'lik kısımdan dolayı borçlu olmadığı belirlenmiştir, mahkemece davacının davalıya 7.576.023.002 TL borçlu olmadığının (1.249,43 YTL borçlu olduğunun) tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm Dairemizin 2006/8795 Esas, 2007/2645 Karar sayılı ve 16.03.2007 tarihli ilamıyla onanarak kesinleşmiştir....

        İtirazın iptali davasının amacı itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamaktır. Bu nedenle davada haklılık durumu takip tarihi itibariyle belirlenmelidir (HGK 16.10.1996,19-601/711). İtirazın iptali davasında takipten önce, takipten sonra ancak ödeme emrine itiraz süresi bitmeden yapılan ödemeler gözetilir. Ancak ödeme emrine itiraz süresinin geçmesinden sonra yapılan ödemeler ise dikkate alınmaz. Bu tür ödemeler kararın infazı sırasında icra müdürlüğünce dikkate alınıp borçtan mahsup edilmelidir. Aksi halde ödeme tarihleri itibariyle takip konusu alacağa faiz yürütülüp, ödemenin öncelikle faize mahsup edilmesinden sonra kalan alacak saptanarak hüküm kurulmalıdır. Bu şekilde yapılacak işlem sonucu bulunan meblağ üzerinden hüküm kurulması infazda tereddüt yaratır. Davacının davadan önce yapılan ödemeler yönünden tüm borç ödenip, infaz edilmediği sürece hukuki yararı bulunmaktadır....

          İncelenen dosyada, asıl davanın itirazın iptali davası olduğu, yapılan yargılama sonucunda süresinde yapılmış bir itiraz bulunmadığından bahisle asıl davanın dava şartı yokluğundan reddedildiği anlaşılmıştır. İtirazın iptali davası açılabilmesi için davacının hukuki yararının bulunması, geçerli bir ilamsız icra takibi yapılmış olması, süresi içerisinde itirazın olması, itirazın tebliğinden itibaren de bir yıl içerisinde de dava açılması gerekir. Davalı tarafça süresinde icra dosyasında itiraz edilmemesi nedeniyle takibin kesinleştiği ve bu nedenle davalı şirketin icra takibi sebebiyle borçlu olmadığının tespiti amacıyla menfi tespit davası açtığı anlaşılmıştır. Asıl davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilmiş olmasından dolayı davalı lehine maktu vekalet ücreti verilemesi yerindedir. Bu yöndeki istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir....

          -YTL göstermiş ve ödeme emrinin iptali ile borçlu bulunmadığının tespitine ve tazminata hükmedilmesini istemiştir. Davalı vekili, 10.3.2008 tarihinde yapılan ilk duruşmada icra dosyasında davacı hakkında yapılan takipten feragat ettiklerini, 17.10.2008 tarihli duruşmada da imzanın davacıya ait olmadığını kabul ettiklerini takipten feragat edildiğinden davanın konusuz kaldığını belirtmiştir. Davacı, 26.1.2009 tarihinde harca esas değerin sehven 6.500.00.-YTL olarak gösterildiğini belirterek 225.681.88.-YTL üzerinden harcı tamamlamıştır. Mahkemece, takip dayanağı sözleşmelerdeki kefil imzasının davacıya ait olmadığı taraf vekilleri tarafından da kabul edildiğinden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine 16.940.00....

            Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun, itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu, itirazın iptali davası açılmamış iken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre, gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır....

              - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı arasında herhangi bir maddi hukuk ilişkisi olmadığını, ancak borcun sebebi dahi izah edilemeden hakkında davalının takibe giriştiğini ileri sürerek takipten dolayı borçlu olmadığının tespiti, takibin iptali ve %40 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın, B.K.’nun 31. maddesi gereğince 1 yıllık sürede açılmadığını, borcun kaynağının önemli olmadığını, davacı borçlu şirket yetkilisinin hacizde borcu kabul ederek araç haczine muvafakat ettiğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

                -KARAR- Davacı vekili; müvekkilinin davalıdan aldığı 20.000-TL borç para karşılığında teminat mukabilinde davalıya 20.000-TL ve 15.000-TL bedelli 2 adet senet verdiğini, davalının eşinin hesabına borca karşılık bir miktar para yatırıldığını, buna karşın davalının tahsilatı düşmeden müvekkili aleyhine senetlere dayanarak kambiyo yoluyla takibe giriştiğini, takipten sonra yapılan anlaşma neticesinde davalıya borcun taksitler halinde ödenmesine rağmen icra takibine devam edildiğini belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine,takibin iptaline ve asıl borçtan fazla ödenen kısmın tespiti ile davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davacının senetlerin teminat olarak verildiğine dair iddiasının doğru olmadığının ve bu iddianın yazılı delille kanıtlanması gerektiği, dosyaya sunulan dekontlardaki ödemelerin senetlere yönelik ödemeler olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

                  KARAR Davacı, davalının 23.02.2008 tarihli sözleşmeye dayalı olarak hakkında icra takibi başlattığını ve takibin kesinleştiğini, bu sözleşmede 13.380,00 TL borcun 3.000,00 TL'sinin ödenmesi nedeniyle bakiye 10.380,00 TL borç kaldığı yazılı olmasına karşın takibin 13.380,00 TL asıl alacak üzerinden başlatıldığını, takip başlatılmadan önce de 3.000,00 TL ödeme yaptığını, takipten sonra yapılan 1.000,00 TL ödemenin dikkate alınmadığını, ayrıca takipte talep edilen faiz oranının fazla olduğunu ileri sürerek icra takip talebinde faize mahsup edildiği belirtilen 6.000,00 TL ödemenin asıl borca mahsup edilmesi ile bakiye 7.526,50 TL asıl alacak ve 146,50 TL faiz olmak üzere toplam 7.673,00 TL borçlu olduğunun ve bunun üzerinde talep edilen miktarda borçlu olmadığının tespitine, takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine ve takipten sonra yapmış olduğu 1.000,00 TL'nin dikkate alınmasına karar verilmesini talep etmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu