İcra Müdürlüğünün 2017/1228 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, bu takipten müvekkiline tebliğ yapılmadan haberdar olduklarını, borca itiraz ettiklerini ve takibin durduğunu, müvekkilinin ... şirketini 2016 ocak ayında devir aldığını, ne eksi ortağı ne de yeni ortağı şirketin davalıya böyle bir borcu olduğunu bilmediğini, şirketin bilgilerini eline geçiren başka kişiler tarafından müvekkil şirket üzerinden hat, cihaz ve tablet alındığını ve daha sonra ne alınan hatların ne de cihazların parasının ödenmediğini, bu nedenle açılan takibin iptali ve borcun müvekkili şirkete ait olmadığının tespiti için iş bu davayı açtıklarını belirterek müvekkili şirketin davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine, icra takibinde asıl alacağa uygulanan yasal faizin iptali ile davalı şirketin müvekkili şirket lehine %20 icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Bu tür bir yararının bulunması halinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür. Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu halde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Hakan Pencanıtez, Oğuz Atalay, Meral Sungurtekin Özkan, Muhammet Özekes, İcra ve İflas Hukuku, s.156- 164). Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır....
HUKUKİ NİTELENDİRME ve GEREKÇE: ---takip dosyasından borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin davacı şirket yönünden iptali davasıdır....
Somut olayda, dayanak ilamdan kaynaklı alacağın tahsili amacıyla toplam 58.610,88 TL üzerinden icra takibinin 30.01.2014 tarihinde başlatıldığı, icra emrinin borçlu vekiline 05.02.2014 tarihinde tebliğ edildiği, ödemenin ise 29.01.2014 tarihinde tevdi mahalli tayini olarak belirlenen banka hesabına 58.620,00 TL olarak yatırıldığı anlaşılmaktadır. ..i 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/3 D. İş sayılı tevdi mahalli kararının 29.01.2014 tarihinde verildiği ve aynı gün kararın tebliğe çıkarıldığı tebligat parçasından anlaşılmakta ise de, tebligatın .....’nden çıkarıldığı ve ulaşacağı adresin de "..." olduğu değerlendirildiğinde, takipten önce alacaklının tevdi mahalline paranın yatırıldığından haberdar olmadığının kabulü gerekir. Bu durumda borçlu takip masraflarından ve o güne kadar işleyecek faizden de sorumlu olacağından TBK 100. maddesine göre dosya borcunun hesaplanarak sonuca gidilmesi gerektiğinden borcun ödendiğinden bahisle takibin iptali doğru değildir....
Eldeki dava, kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla yapılan takibe karşı menfi tespit istemine ilişkin olmakla, menfi tespit davaları ve kötüniyet tazminatına ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır: Borçlu, aslında borçlu olmadığı veya borçlu olmadığına inandığı bir borcu ödememek için, alacaklının takip yapmasını veya dava açmasını bekleyebilir. Bu durumda aleyhine başlatılan takibe itiraz edebilir. İtiraz üzerine takip duracağından, alacaklı bu itirazı bertaraf ettirmek için harekete geçtiğinde, alacaklının itirazın iptali veya kaldırılması talebi üzerine, borçlu bu konudaki savunmalarını genel mahkemede veya icra mahkemesinde ileri sürebilecektir. Diğer halde borçlu, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunması halinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir....
. - K A R A R - Davacı, davalı bankanın aleyhine icra takibine giriştiğini, süresinde itiraz etmediğini takibin kesinleştiğini, takipten sonra kredi asıl borçlusunun borcu ödediğini, ancak davalının takibi devam ettirdiğini, taşınmazları üzerine haciz konulduğunu belirterek davalı bankaya borçlu olmadığının tespiti ile taşınmazlarının geri alınmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı borçlunun amacının takibi sürüncemede bırakmak olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacının 17.12.2010 tarihli feragat beyanının HUMK 91 ve devamı maddeleri gereğince açılan davadan kayıtsız ve şartsız olarak feragat edildiği gerekçesiyle davanın vaki feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, icra takibine konu banka kredi sözleşmesi nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir....
İcra Müdürlüğünün 2014/23005 Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin müdürü olduğu şirket tarafından kira borcunun bir kısmının takipten önce bir kısmının da takipten sonra ödendiğini, müvekkilinin davalıya borcu bulunmadığını, dava dışı borçlu şirketin takibe itiraz ettiğini ancak müvekkilinin borcun ödenmesi sebebiyle itiraz etmediğini, dava dışı şirketin itirazı üzerine davalı tarafından itirazın kaldırılması ve tahliye davası açıldığını, dosyada alınan rapor ile takip dosyasına konu borcun ödendiğinin tespit edildiğini, davalının açmış olduğu bu davadan feragat ettiğini, takibin haksız ve kötü niyetli olduğunu beyan ederek müvekkilin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. CEVAP: Davalının davaya cevap vermediği anlaşılmıştır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davaya konu ... 26. İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı icra dosyası dosyamız arasına alınıp incelendiğinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 07/05/2019 tarihinde cari hesap alacağından kaynaklı 33.188,13 TL'lik ilamsız takipte bulunulduğu, ödeme emrinin borçluya 01/07/2019 tarihinde tebliğ olduğu, davalı borçlu şirketin 03/07/2019 tarihinde borca itiraz etmesi üzerine takibin durduğu ve süresi içerisinde itirazın iptali davası açıldığı görülmüştür....
Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirdiği itiraz sebepleri dışında, itirazın iptali davasında başka itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi hâlinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır. Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun, itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu, itirazın iptali davası açılmamışken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır....
Eldeki dava, kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla yapılan takibe karşı menfi tespit istemine ilişkin olmakla, menfi tespit davaları ve kötüniyet tazminatına ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır: Borçlu, aslında borçlu olmadığı veya borçlu olmadığına inandığı bir borcu ödememek için, alacaklının takip yapmasını veya dava açmasını bekleyebilir. Bu durumda aleyhine başlatılan takibe itiraz edebilir. İtiraz üzerine takip duracağından, alacaklı bu itirazı bertaraf ettirmek için harekete geçtiğinde, alacaklının itirazın iptali veya kaldırılması talebi üzerine, borçlu bu konudaki savunmalarını genel mahkemede veya icra mahkemesinde ileri sürebilecektir. Diğer halde borçlu, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunması halinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir....