Bu durumda Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerekip, icra müdürlüğünce yeni ödeme emri hazırlanarak borçluya tebliğ edileceği ve bu yeni ödeme emrinin yeniden itiraz / şikayet hakkı vereceği tabidir. Hal böyle olunca; her ne kadar İlk Derece Mahkemesinin ödeme emrinin iptaline yönelik kararı yerinde ise de, mükerrerlik şikayetinin esasının incelenmesi hatalı olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle, borçluların İİK’nın 58 ve 61. maddelerine dayalı şikayetlerinin kabulü ile ödeme emrinin iptaline, ödeme emrinin iptali sebebiyle sair şikayet nedenlerinin incelenmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde öncelikle mükerrerlik iddiası incelenerek takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23....
Her ne kadar davacı takip borçlusu vekili dava dilekçesi ile ödeme emrinin usulsüz olduğundan bahisle öğrenme tarihinin 13/02/2020 tarihi olarak kabul edilmesi, borca itirazın kabulü ile takibin durdurulması ve hacizlerin kaldırılmasını istemişse de; takibin konusu itibarı ile borçlu vekilinin her türlü itirazını icra müdürlüğüne yapması gerektiği, icra hukuk mahkemesine yapılan itirazın sonuç doğurmadığı, ayrıca ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini iddia eden borçlu vekilinin usulsüz tebligat şikayetini takipten haberdar olduğunu iddia ettiği tarihten itibaren yasal 7 günlük süre içerisinde ileri sürmesi gerektiği, 13/02/2020 tarihini tebliğ tarihi olarak kabul edilmesini isteyen takip borçlusu vekilinin yasal 7 günlük süre geçtikten sonra 02/03/2020 tarihinde usulsüz tebligata yönelik şikayette bulunduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesinde usulsüz tebligata yönelik şikayetin süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edildiğine yönelik gerekçesi...
Somut olayda yapılan incelemede, alacaklı tarafından borçlu aleyhine başlatılan icra takibinde, borçlu davacının icra emrinin tebliği üzerine yetkiye itiraz ettiği ve icra emrinin iptali için dava açıldığını, dava sonunda icra emrinin iptaline karar verildiği, takibin gönderilmesi gerekirken ortada geçerli bir ödeme emri yokken takibin gönderilmesinde ve iptal edilen ödeme emrinin baz alınarak Kahramanmaraş İcra Müdürlüğü tarafından takip başlatılmasında usule uyarlığın olmadığını, ayrıca ödeme emrinin vekil varken asile tebliğinin de usulüne uygun olmadığını beyan etmiş, her ne kadar ilk derece mahkemesince icra dosyasında borçlu vekili olarak vekaletname ve vekil kaydının bulunmadığı nedenle tebliğ işleminde bir usulsüzlük bulunmadığından şikayetin reddine karar verilmiş ise de kararın eksik ve hatalı olduğu, öncelikle dava dilekçesinde, usulsüz tebliğ dışında yeniden takip yapılması ve icra emri düzenlenmesi şikayetlerinin de bulunduğu, ilk derece mahkemesince yalnızca usulsüz tebliğ...
Adana 4.İcra Dairesinin 2018/13248 esas sayılı dosyası incelendiğinde, takip türünün genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi olduğu, takipteki asıl alacak miktarının 13.374,03 TL olduğu, borçluya gönderilen ödeme emrinin bila tebliğ iade edildiği, borçlu vekilinin 07.12.2018 tarihinde borca itiraz dilekçesi verdiği, 10.12.2018 tarihinde müdürlükçe takibin durdurulduğu, ödeme emrinin borçluya bilahere 01/02/2019 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür. Şikayet dilekçesinin mahkemeye 14.02.2019 tarihinde tevzi edildiği görülmüştür. Her ne kadar İİK’nun 269. maddesi gereğince borçluya ödeme emri tebliğ edilmeden borçlunun itiraz hakkı doğmayacağından haricen icra takibini öğrenip icra dairesine itiraz etmesi yasanın emredici hükümleri karşısında hukuki sonuç doğurmaz ise de bu durum borçluya hiç tebligat çıkartılmaması ya da tebliğ edilememesi hali için geçerlidir (Yargıtay 34 XX 799/1200 E, 2020/2827 K)....
DAVA Alacaklı İcra Mahkemesine başvurusunda, 28.04.2021 tarihinde takip başlatıldığını ve ödeme emrinin borçluya 18.05.2021 tarihinde tebliğ edildiğini, borçlunun icra takibi başlatıldıktan ancak ödeme emri tebliğ edilmeden önce 28.04.2021 tarihinde sunulan itiraz dilekçesi üzerine İcra Müdürlüğü tarafından icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini, kanun hükmü uyarınca, itirazın geçerli olabilmesi için ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesi gerektiğini, diğer taraftan ödeme emrinin tebliğinden sonra 25.05.2021 tarihinde sunulan itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiğine dair bir ifade bulunmadığını, yasal sürede yapılmış bir itiraz olmadığını, takibe devam edilmesi gerektiğini ileri sürerek, ödeme emri tebliğ edilmeden dosyaya sunulan dilekçeye istinaden icra takibinin durdurulmasına ilişkin 28.04.2021 tarihli müdürlük kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
Alacaklı vekilinin 07/05/2019 tarihli dilekçesi ile borçluya ödeme emrinin ve yenileme emrinin tebliğini talep ettiği, bunun üzerine yenileme ve ödeme emrinin borçluya 10/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından icra takibine itiraz edilmesi üzerine icra müdürlüğünce 16/05/2019 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği, bu durumda borçlu, ilk çıkan ödeme emri tebliğinden itibaren süresinde itiraz hakkını kullanamaz ise ikinci kez çıkartılan ödeme emrinin tebliğinden itibaren süresi içinde borca itiraz etme imkânına kavuşacağından yapılan itiraz usulüne uygun olmakla icra müdürlüğünce de takip durdurulduğundan borçlunun 11/06/2007 tarihli tebligatın usulsüz olduğundan bahisle ıttıla tarihinin 10/05/2019 tarihi olarak düzeltilmesini istemesinde hukuki yararı bulunmamaktadır....
İcra Müdürlüğü'nün 2020/7812 esas sayılı dosyasından ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin borçlulara tebliğ edildiği, icra müdürlüğünce borçlu şirket yönünden takibin durdurulmasına karar verildiği, takibin devamını sağlamak amacıyla alacaklı vekilince itirazın iptali davası açıldığı, Adana 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2014/577 esas sayılı dosyası ile görülen davanın T1 Dış Tic.Ltd.Şti olduğu, Adana 5....
Davalı vekili 16/06/2022 tarihli celsede davayı kısmen icra emrinin iptali yönünden kabul ettiğini belirterek takibin iptali ve tazminat yönünden ise davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: mahkemece yapılan değerlendirmeler sonucunda;" ilamların infaz edilecek kısmının hüküm bölümü olduğu, hükmün içeriğinin aynen infazının zorunlu olduğu ve ilamın aynen uygulanması gerektiğinden ve davaya konu takip ilama uygun olarak başlatılmış olduğu gibi yine takip ilamlı olup ilamlı takipte tazminata hükmedilmesine ilişkin kanun hükmü yer olmadığından takibin iptali ve tazminat talebinin ise şartları oluşmadığı görülmekle Davanın kısmen kabul-kısmen reddi ile Davacının icra emrinin iptaline ilişkin talebinin kabul nedeniyle kabulü ile, icra emrinin iptaline Takibin iptali ve tazminat talebinin ise şartları oluşmadığından reddine" karar verilmiştir....
ekinde 2 sayfa (tutanak ve liste) olarak sisteme tarandığını, belgelerin fiziki olarak icra dairesine ulaştığı tarihin (tarama tarihi kaşesine göre) 06.02.2021 tarihi olarak görülmekte olup belgelerinin fiziki asıllarının daireye ulaşmasından sonra, 25/02/2021 tarihli kararla takibin adi alacağa istinaden başlatıldığı ve borçlunun yasal 7 günlük itiraz süresinde borca itiraz etmediği gerekçesi ile itirazın reddine ve takibin devamına karar verildiğini, bu kararın akabinde alacaklılar tarafından alacağın tahsili için haciz işlemlerinin uygulandığını, müvekkilin bu durumdan çok sonradan haberdar olduğunu belirterek kararın iptali ile, takibin durdurulmasına ve hacizlerin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Aksaray İcra Müdürlüğünün 2023/13 Esas sayılı dosyası ile müvekkili şirket aleyhine takip başlatıldığını, müvekkili şirkete 02/01/2023 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrinde her hangi bir dayanak belgenin bulunmadığı, bu sebeple takibin ve ödeme emrinin iptalinin gerektiğini, bu ödeme emrine yönelik icra müdürlüğüne aynı gün itiraz edildiğini, takibin durduğunu, sonrasında icra müdürlüğünce alacaklı vekilinin talebi üzerine 06/01/2023 tarihinde ödeme emri ile dayanak belgelerin müvekkili şirket yerine vekili olarak tarafına tebliğ edildiğini, müvekkiline ayrıca tebliğ edilmediğini bu sebeple bu ödeme emrinin iptalinin gerektiğini belirterek takibin ve ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....