uğradığı, takas vs. tüm itirazlara borca itiraz denildiğini, davacıların reddi mirasa ilişkin talepleri 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 169.maddesine dayalı borca itiraz niteliğindedir....
Ödeme emrine itiraz dilekçesinin, icra memuruna havale ettirilip icra tutanağına yazdırılmış olması gerekir. Çünkü ödeme emrine itiraz tarihi, itiraz dilekçesindeki tarih olmayıp, bu dilekçenin icra tutanağına geçirildiği tarihtir (HGK.13.5.2009 tarih ve 2009/12-185 E.- 2009/182 K). İcra müdürlüğünce, itiraz dilekçesi tarihinin, önceki bir tarih olarak bildirilmesine itibar edilemez. Somut olayda, borçluya örnek 7 ödeme emrinin 15.08.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 15.08.2014 tarihli itiraz dilekçesinin, icra müdür yardımcısı C... D... tarafından havale edilip imzalandığı, ancak tutanağa geçirilmediği, ayrıca itiraz dilekçesinin, UYAP sistemine 17.10.2014 tarihinde ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük süreden sonra kaydedildiği görülmektedir. Bu durumda borçlunun itirazının süresinde olduğunun kabulü mümkün değildir....
İİK'nun 62. maddesine göre; "İtiraz etmek isteyen borçlu itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur." Aynı yasanın 66. maddesinde ise; "Müddeti içinde yapılan itiraz takibi durdurur" hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda ilamsız icra yoluyla yapılan takibe karşı borçlunun icra müdürlüğüne başvurusu, borca kısmi itiraz niteliğinde olup yukarıda anılan yasa hükümleri uyarınca müdürlükçe takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, borçlunun dilekçesinde yer alan itiraz nedenlerini inceleme ve değerlendirme yetkisi bulunmadığı halde yetkisini aşmak suretiyle itirazın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir. İcra müdürlüğünce yapılması gereken, yasal süresi içerisinde yapılmış olan itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar vermektir....
İİK'nun 62. maddesine göre; "İtiraz etmek isteyen borçlu itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur." Aynı yasanın 66. maddesinde ise; "Müddeti içinde yapılan itiraz takibi durdurur" hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda ilamsız icra yoluyla yapılan takibe karşı borçlunun icra müdürlüğüne başvurusu, borca kısmi itiraz niteliğinde olup yukarıda anılan yasa hükümleri uyarınca müdürlükçe takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, borçlunun dilekçesinde yer alan itiraz nedenlerini inceleme ve değerlendirme yetkisi bulunmadığı halde yetkisini aşmak suretiyle itirazın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir. İcra müdürlüğünce yapılması gereken, yasal süresi içerisinde yapılmış olan itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar vermektir....
Bu durumda takip talebinde yer almayan sözkonusu kayıtların ödeme emrinden çıkarılması ile hatalı düzenlenen ödeme emri düzeltilmiş olacağından ödeme emrinin iptaline gerek bulunmamaktadır. Davacı vekili her ne kadar takipte faize faiz yürütülmesi yasağına aykırı talepte bulunulduğunu şikayet yoluyla ileri sürmüş ise de takibin şekline göre ilamsız takipte faize ilişkin ileri sürülen bu hususun borca itiraz nedeni olduğu, şikayet yoluyla icra mahkemesinde incelenmesine olanak bulunmadığı, esasen borçlu vekilinin yasal süresi içerisinde takip dosyasına sunduğu 06/08/2019 tarihli itiraz dilekçesi ile “borcun tamamına, işlemiş ve işleyecek faize, fahiş orandaki faiz oranına ve borcun fer’ilerine” itiraz ettiği, borçlu vekilinin borca ve ferilere itirazı üzerine İstanbul Anadolu 18....
İcra Müdürlüğünün 2021/20160 Esas sayılı dosyası ile başlatılan takip kapsamında ödeme emrinin müvekkiline 28/08/2021 tarihinde T.K'nın 35. maddesine göre tebliğ edildiğini, yasal süresi içerisinde 06/09/2021 tarihinde borca itiraz ettiklerini ancak icra müdürlüğünün itiraz süresinde olmadığından takibi durdurmadığını bildirerek, icra müdürlüğü işleminin kaldırılmasına, süresinde yapılan itiraz nedeni ile takibin durdurulmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ödeme emrinin talepleri üzerine 25/08/2021 tarihinde davacı borçluya tebliğ edildiğini, tebligat parçası dönmeden ve kendi talepleri olmadan icra müdürlüğünün 26/08/2021 tarihinde kendiliğinden tekrar tebligat çıkardığını, itiraz süresinin ilk tebligata göre belirlenmesi gerektiğini, bu nedenle itirazın süresinde kabul edilemeyeceğini bildirerek, şikayetin reddine karar verilmesini istemiştir....
İcra Müdürlüğü'nün 2019/33713 esas sırasında kaydedildiği, 2019/33713 esas sayılı dosyası üzerinden düzenlenen ödeme emrinin ise takip talebine uygun olmadığı, ödeme emrinin 255.015,10- TL toplam alacak şeklinde düzenlendiği görülmüş olup, icra müdürlüğünce takip talebine uygun olarak ödeme emri düzenlenmesi gerektiği, her ne kadar davacı taraf borca itiraz ederek takibin iptalini istemişse de davacı tarafın İİK 169/a maddesi kapsamında itirazına yönelik herhangi bir delil sunmadığı, takibe konu davacıların keşideci ve kefil olduğu davalının lehtar olduğu toplam 244.000,00- TL'lik iki adet bono ile ilgili düzenlenen takip talebinde usulsüzlük bulunmayıp, davacı taraf borçlu olmadığını da ispatlayamadığından, istinaf talebinin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, ödeme emrinin takip talebine uygun olarak düzeltilmesine, davacıların diğer taleplerinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Bu noksanlık kamu düzeni ve devletin hükümranlık hakları ile ilgili olup, süresiz şikayet nedeni olduğu gibi, takibin her safhasında doğrudan doğruya göz önünde tutulmalıdır. (Hukuk Genel Kurulu’nun 12.05.1999 tarih, 99/12- 271 Esas, 99/301 Karar sayılı kararı) Somut olayda takip talepnamesinde ve ödeme emrinde yabancı para alacağının harca esas değerinin gösterilmiş bulunması karşısında, İİK’nun 58/3. maddesindeki koşulun yerine getirildiğinin kabulü gerekir. Öte yandan temerrüt oluşmadığı, faiz istenemeyeceği ve faiz oranına ilişkin iddialar borca itiraz olup, takibin şekline göre İİK'nun 62/1. maddesi uyarınca, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde icra müdürlüğüne yapılması gerekir. İcra müdürlüğü yerine, icra mahkemesine yapılan itiraz fuzuli olup bir hukuki sonuç doğurmaz....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; alacaklı tarafından borçlu aleyhine taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde rehin hakkına, takibe, borca, faize ve faiz oranlarına itiraz ettiği, takibin durdurulmasına karar verildiği, taşınır rehninin paraya çevrilmesi başlığı altında yer alan İİK'nın 147. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun'un 62. maddesinde "itiraz etmek isteyen borçlu, itirazını ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak İcra Dairesine bildirmeye mecburdur" hükmüne yer verildiği, borçluların icra mahkemesinde ileri sürdüğü hususların borca itiraz niteliğinde olduğu, bu itirazların da İİK'nın 62/1. maddesi uyarınca, takibin şekline göre, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra müdürlüğüne yapılması gerektiği, icra müdürlüğü yerine icra mahkemesine yapılan itiraz fuzuli...
No:2/1 Çeltikçi/ Burdur olduğunu, borçlu şirketin bono üzerindeki adresine ödeme emri tebliğe çıkarılmadan TK 35. maddesine göre ödeme emri gönderilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ödeme emrinin usulsüz olması sebebiyle ödeme emrinin iptali gerektiğini, takip konusu bono üzerindeki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığını, bono üzerindeki imzaya itiraz ettiklerini, ödeme emrinde faiz kısmında faizin hangi orandan ne şekilde belirlendiğinin yazmadığını, belirsiz bir alacak kaleminin ödeme emrine konulmuş olması nedeni ile takip iptali gerektiğini, bütün bu nedenlerle yetki itirazlarının kabulünü, takibin iptalini, ödeme emrinin iptalini talep etmiştir....