Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Şu hale göre, borçluların başvurusu, borca itiraz niteliğinde olup, borca itirazın ise takibin şekline göre uygulanması gereken İİK. nun 62/1. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal 7 günlük sürede icra dairesine yapılması zorunludur. Pek tabidir ki ödeme emri tebliğ tarihi itibariyle mirasın reddi yoluna başvurulmuş olmakla, henüz yargılamanın devam ediyor olması durumunda, borçlunun mirası reddettiğini İİK. nun 62/1.maddesinde öngörülen yasal sürede icra dairesine itiraz olarak bildirmesi halinde itirazın kaldırılması talebinin incelenmesi sırasında bu dava bekletici mesele yapılacaktır. (İİK. m.68/4) O halde, icra takibinin şekline göre borçluların borca itirazlarını icra müdürlüğü yerine icra mahkemesine bildirmesi gereksiz ve geçersiz bir işlem olup, sonuç doğurmayacağından, mahkemece istemin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe kabulü ile takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

    Bu hüküm çerçevesinde, mirasın hükmen reddi bir süreye tabi olmayıp, mirasçılar, alacaklılara karşı açacakları tespit davası ile terekenin borca batık olduğunun tespitini her zaman isteyebilecekleri gibi, mirasçılara karşı açılacak davada defi olarak da her zaman terekenin borca batık olduğu ileri sürülebilecektir. Davalılar vekili savunmasında; terekenin borca batık olduğunu, mirasın hükmen reddi hükümlerinin uygulanması gerektiğini savunmuş, mahkemece terekenin borca batık olup olmadığı, murisin aciz içinde ise mirasın hükmen reddi şartlarının var olup olmadığı konusunda araştırma yapılmaksızın karar verilmiştir. Terekenin borca batık olduğunun tespitine karar verilebilmesi için; mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle terekenin aktif ve pasifinin belirlenerek, tereke pasifinin aktifinden fazla olması yanında; mirasçıların terekeye sahiplenme anlamına gelecek hukuksal bir işlemde bulunmamış olması da gereklidir....

      Hukuk Dairesince de benimsenen Hukuk Genel Kurulu’nun, 19.11.2014 tarih ve 2013/12- 2240 Esas 2014/929 Karar sayılı kararı ile; mirasın reddi nedeniyle borçtan sorumlu olunmadığına ilişkin iddianın, borca itiraz olduğu ve ödeme emrinin tebliği üzerine takibin şekline göre yasal süre içinde ilgili merciye yapılması gerektiği kabul edilmiş ise de; bu ilke, murisin takipten önce ölmesi ve mirası red süresi geçtikten sonra murisin borçları için mirasçıları aleyhinde takip yapmaları durumunda geçerli olup, mirasçılar ödeme emri tebliği üzerine mirası red nedeniyle borçlu olmadıkları itirazını takibin şekline göre icra müdürlüğüne veya icra mahkemesine süresi içinde yapmak zorunda olduklarını, takibin kesinleşmesinden sonra murisin ölümü halinde mirasçıların mirası usulüne uygun reddettiklerine ilişkin mahkeme kararı almaları halinde mirasçılar aleyhinde takibe devam edilmesi ve mirasçıların mal ve haklarına haciz konulmasının mümkün olmadığını, Şikayetçi mirasçıların kendilerine yönelen icra...

      İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın açılmasına sebebiyet veren davacıların kendisi olduğunu, dava masrafları ve vekalet ücretinin dava açılmasına sebebiyet veren tarafa yükletilmesi gerekirken diğer tarafa yükletilmesinin hukuka aykırı olduğunu, mirasın reddi kararının taraflarınca bilinmesinin mümkün olmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; uyuşmazlık, mirasın reddi sebebiyle takibin iptali istemine ilişkindir. İİK'nun 53.maddesine göre; terekenin borçlarından dolayı borçlunun ölüm günü ile beraber üç gün içinde takip geri bırakılır. Mirasçı, mirası kabul veya reddetmemişse mirası ret süresince mirasçılar hakkında takip yapılamaz. Bu maddenin uygulanabilmesi için, icra takibinin mirasın reddi süresinde yapılması ya da murisin takibe başlandıktan sonra ölmüş olması gerekir....

      DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 53. maddesi uyarınca mirasın reddi sebebiyle takibin iptali şikayetidir. Davacılar vekilinin istinaf başvurusu nedeniyle dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderildiği, Dairemizce istinaf başvurusu henüz karara bağlanmadan davacılar vekilinin UYAP üzerinden gönderdiği 14/02/2021 tarihli dilekçesinde istinaf başvurusundan feragat ettiği, vekaletnamesinde kanun yolundan feragat yetkisinin bulunduğu anlaşıldığından, HMK'nın 349/2 maddesi gereğince istinaf başvurusununun feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir. HMK'nın 355. maddesinde istinaf incelemesinin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı ancak, bölge adliye mahkemesinin kamu düzenine aykırılık bulunması halinde re'sen gözeteceği düzenlemesine yer verilmiştir....

      Mahkemece, davacının iptali istenen ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/1183 Esas, 2008/582 Karar sayılı mirasın reddi davasına müdahil olarak katılarak yargılamadan haberdar olduğunu, davacının 08.03.2010 tarihinde tashihi karar talebinin reddi ile de kararın kesinleştiği ve bu tarihten itibaren 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde mirasın reddinin iptali davası açmadığından hak düşürücü süre içerisinde açılmayan davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir. Davacı, murisin alacaklısıdır. Kanun koyucu murisin alacaklılarına mirasçıların mirası ret hakkından mahrum olduklarının tespiti davası açma imkanı tanımıştır. Ödemeden aciz bir mirasbıranın mirasını reddeden mirasçılar onun alacaklarına karşı ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu olurlar (TMK m. 618 f.I). Murisin alacaklarının korunması aşağıdaki koşulların gerçekleşmesine bağlıdır....

        CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; murisin terekesinin borca batık olması nedeniyle mirasın hükmen reddi koşullarının mevcut olduğunu, bu haliyle müvekkillerinden alacak talep edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; "Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafından davalılar aleyhine rücu isteminden kaynaklı olarak icra takibi başlatıldığı, icra takibine davalılar tarafından süresinde itiraz edilerek takibin durdurulduğu, davacı vekilinin duran takibin devamını sağlamak amacıyla mahkememizde işbu davayı açtığı anlaşılmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesi ile Müteveffa Orhan Öksüz'ün terekesinin borca batık olduğunu defi olarak ileri sürmüştür....

        Sayılı dosyası ile “Murisin İlamdan Kaynaklanan İlam Vekalet Ücreti Borcu” nedeniyle ilamlı icra takibi başlatıldığını, yapılan takibin açıkça usule aykırı olduğu gibi davacılar aleyhine başlatılan bu takibin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacıların böyle bir borcu bulunmadığı gibi böyle bir borcu da doğmadığını, miras bırakan olan ...'ın, 18.07.2022 tarihinde vefat ettiğini, ...'ın vefatının ardından geride mirasçıları olarak davacıların kaldığını, takip her ne kadar müteveffanın ölümünden sonra davacıların mirasçı olarak gözükmesi sebebiyle yöneltilmiş olsa da, İzmir ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 30.01.2023 tarih,... E. ... K. sayılı kararı ile mirasın gerçek reddi talebinin 30.01.2023 tarihinde kabul olduğunu ve müvekkillerinin mirastaki tüm haklarından vazgeçtiklerini, hal böyle iken davalı şirketin, İzmir ... İcra Müdürlüğü'nün ... E....

          Karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunarak, icra takibine konu borcun müvekkillerin babası Ahmet Nalbant'ın karıştığı trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davasından kaynaklandığını, dava devam ederken Ahmet Nalbant'ın vefat etmesi üzerine müvekkillerinin davaya dahil edildiğini, müvekkillerinin yasal sürede mirasın reddine yönelik dava açtıklarını ve mahkemece mirasın kayıtsız şartsız reddedildiğinin tespit edildiğini, ancak mirasın reddi davasının Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/15 Esas sayılı dosyasına bilgi verilmediğinden müvekkilleri aleyhine hüküm verildiğini, müvekkillerinin yasal sürede mirası reddettiklerinden taraf niteliklerinin ortadan kalktığını, dosyada T3'dan yapılan tahsilatlar mevcut olmasına rağmen tahsil edilen tutarlar düşülmediği gibi hesaplanan faizin de hatalı olduğunu, sigorta şirketi ve T3 tarafından yapılan ödemelerin anaparadan düştüğünden azalan anapara tutarına faiz işletilmesi gerekirken kapak hesabından hesap tarihine kadar faiz işletildiğini...

          Hukuk Dairesince de benimsenerek içtihat değişikliğine gidilen kararı ile; mirasın reddi nedeniyle borçtan sorumlu olunmadığına ilişkin iddianın, borca itiraz olduğu ve ödeme emrinin tebliği üzerine takibin şekline göre yasal süre içinde ilgili merciye yapılması gerektiği kabul edilmiş ise de, bu ilke, murisin takipten önce ölmesi ve mirası red süresi geçtikten sonra murisin borçları için mirasçıları aleyhinde takip yapmaları durumunda geçerli olup, mirasçılar ödeme emri tebliği üzerine mirası red nedeniyle borçlu olmadıkları itirazını takibin şekline göre icra müdürlüğüne veya icra mahkemesine süresi içinde yapmak zorundadırlar....

          UYAP Entegrasyonu