"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi Suç : Taksirle Yaralama Hüküm : CMK'nın 223/2-c maddesi gereği beraat Taksirle yaralama suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü: Katılanın Bor Devlet Hastanesinde genel cerrahi uzmanı olarak çalışan sanığa guatr şikayeti ile başvurduğu ve 25.02.2010 tarihinde sanığa guatr ameliyatı olduğu, ameliyat sonrası katılanın nefes darlığı ve ses kısıklığı sorunu yaşayarak basit tıbbi müdahale ile giderilmez ve konuşmasında sürekli zorluk olacak şekilde yaralandığı olayda; Adli Tıp Genel Kurulu raporuna göre katılanda oluşan bu durumun her türlü dikkat ve özene rağmen oluşabilen komplikasyon kaynaklı olduğunun belirtilmesi karşısında, katılanın yaralanmasında sanığın taksirinin bulunmadığı belirtilerek beraatine karar verilmesine yönelik mahkemenin kabul ve takdirinde bir isabetsizlik görülmemiştir....
Bölge Adliye Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından bir adet çeke dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus iflas yolu ile (örnek 12) takipte borçlunun sair şikayetleri ile birlikte imzaya itiraz ederek takibin iptalini talep ettiği, ilk derece mahkemesince; imzaya itirazın kabulü ile takibin iptaline karar verildiği, alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; takibin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olduğu gerekçesiyle alacaklının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi...
Mahkemece istemin incelenmesi sırasında takibin geçici olarak durdurulmasına karar verilmiş, inceleme sonunda usulsüz tebligat şikayeti kabul edilip, imzaya itirazın reddine hükmedilmiştir. İmzaya itirazın reddi kararı borçlular tarafından temyiz edilmiş, istemin reddine karar verilmesi sebebiyle alacaklı tarafından haciz talebinde bulunulmuş ve icra müdürlüğünce talep kabul edilmiştir. Borçlular tarafından, imzaya itiraz incelemesi sırasında icra mahkemesince verilen takibin geçici olarak durdurulmasına ilişkin tedbir kararının HMK'nun 397/2. maddesi uyarınca aksi karar verilmediğinden karar kesinleşinceye kadar devam edeceği belirtilerek hacizlerin kaldırılması talebiyle icra mahkemesine şikayet yoluna başvurulmuş, mahkemece istemin reddine karar verilmiştir....
Somut olayda takibin dayanağı belge, kambiyo senedi niteliğini haiz çektir. Keşide tarihi 13.04.2013 olup, ibraz süresi 03.02.2012 tarihinden sonra dolduğundan, üç yıllık zamanaşımı süresine tâbidir. İcra dosyasında, takibin 08.05.2013 tarihinde başlatıldığı, 13.06.2018 tarihinden sonra 3 yıl boyunca takip işlemi yapılmadığı ve 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, HMK.355 mad. Gereğince kamu düzenine aykırılık teşkil eden bir hususun bulunmaması nedeniyle, istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararının gerekçesi, dosya kapsamı ve delil durumu değerlendirildiğinde istinaf olunan kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, istinaf sebep ve gerekçelerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla, istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1- b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....
Davacının borca ve senet vasfına yönelik şikayeti ise 5 günlük süre içerisinde yapılmadığından bu yöndeki itirazlarının reddi gerektiği tabidir. Ayrıca bononun zamanaşımına uğraması kambiyo senedi olma vasfını ortadan kaldıran bir neden değildi. Açıklanan bu olgular karşısında mahkemece davanın kısmen kabulüne, davacının takibin kesinleşmesinden sonraki devrede gerçekleşen zamanaşımı itirazının kabulü ile zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına, davacının borca itiraz ve senet vasfına yönelik şikayetinin ise süre aşımından reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı nedenlerle davanın reddine karar verilmesi yerinde olmamıştır....
İcra aşamasında zamanaşımına ilişkin def’i iki şekilde ileri sürülmektedir; birincisi takibin kesinleşmesinden önceki devrede gerçekleşen zamanaşımı def’i; diğeri ise, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede gerçekleşen zamanaşımı def’idir. Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte takibin kesinleşmesinden önceki evrede zamanaşımı def’i İİK'nın 168/5. maddesi uyarınca yasal beş günlük şikâyet süresinde ileri sürülmesi gerekir. Takipten sonraki evrede ise İİK'nın 170/b maddesi yollaması ile aynı Kanunun 71 ve 33/a maddesi uyarınca süresiz olarak ileri sürülebilir. Bilindiği üzere, davanın açıldığı tarihin belirlenmesi harca tabi olup olmamasına göre değişiklik gösterir. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06.02.1984 gün ve 1983/7E., 1984/3 K. sayılı kararında her iki hal için davanın açıldığı tarihin nasıl belirleneceği ayrı ayrı karara bağlanmıştır....
İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/786 E. sayısı ile açtı davada, bono takip zamanaşımı dikkate alınarak takibin durdurulmasına; ... 3.İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/787 E. sayısı ile açtığı davada ise tebligat eksikliği ve takibin durdurulması sebebi ile ihalenin feshine karar verildiğini, bu aşamadan sonra ........ile birlikte davalıların bürosuna gelen davacıya "10 yıllık zamanaşımı süresi geçmeden yeniden takip yapılması gerektiğinin" belirtildiğini; takibin durdurulması ve ihalenin feshi kararı kesinleşmeden yeniden takip yapılamayacağından bu iki kararın temyiz edilmemesine karar verildiğini, görevini savsaklamadığını ve eksiklerinin olmadığını, borçluya gönderilen tebligatların kaybolmasından davalıların sorumlu tutulamayacağını, davalıların talebi ve İcra Müdürlüğünün kararı ile satış işleminin yapıldığını, ihalenin feshinde, takibin zamanaşımı yönünden durdurulmasında davalıların kusur ve ihmalinin olmadığını, dosyanın bekletilmesi talebinde bulunan davacının , davalıları bir daha aramadığını...
Bu takip muris hakkındaki takibin devamıdır. Bu husus, İİK'nun 53/son maddesinde; "bu takibin mirasçıya karşı devam edebilmesi" denilmek suretiyle açıkça belirtilmiştir. Bu nedenle de mirasçılar, murisin ölümünden önceki işlemlere itiraz edemezler. Mirasçıların itirazı; mirasçı olunmadığı, mirasın reddedildiği gibi itirazlarla, imhal, itfa, zamanaşımı (İİK 71) ve benzeri itirazlar olabilir. Murisin külli halefi olan mirasçının, asıl borçlu murisin itiraz hakkı kalmadığı durumlarda yeniden itirazda bulunması mümkün değildir. Burada dikkat edilmesi gereken husus; asıl borçlu murisin, itiraz (şikayet) hakkının olup olmadığıdır....
Mahkemece;" Davacıların yetki itirazı ve İİK'nun 58 ve 61 maddeye aykırı olarak ödeme emrine ilişkin çıkarılan tebliğ mazbatasında dayanak belgenin ekli olarak gönderilmediğinden ödeme emrinin iptaline ilişkin taleplerinin süreden Reddine, Davacıların usulsüz tebligat şikayeti, mükerrerlik şikayeti ve takibe konu senetlerin zorunlu unsurları taşımadığı gerekçesiyle kambiyo vasfına haiz olmadıklarından bahisle takibin iptaline ilişkin taleplerinin Reddine,..." şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacı hakkında 13/08/2012 tarihinde icra takibi başlatıldığını ve icra emrinin 03/09/2012 tarihinde tebliğ edildiğini, T1'ın şikayeti üzerine Kayseri 2....