Mahkemenin 17.01.2014 tarih ve 2013/63 esas, 2014/5 karar sayılı ilk kararı ile, takip dayanağı çekin yasal 10 günlük süre içerisinde ibraz edilmediği gerekçesi ile İİK'nun 170/a maddesi uyarınca takibin iptaline hükmedilmiş, kararın temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 23.06.2014 tarih ve 2014/14117 esas, 2014/18133 karar sayılı ilamı ile; İ.İ.K.'nun 168. maddesinde yazılı yasal 5 günlük süreden sonra, şikayet yoluyla icra mahkemesine yapılan başvuru sonucunda takip dayanağı çekin kambiyo senedi vasfı bulunup bulunmadığının incelenmesi söz konusu olamayacağından, takibin aynı Yasanın 170/a maddesi uyarınca iptal edilmesinin mümkün olmadığı belirtilerek borçlunun şikayetinin esası yönünden inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur....
olup itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesi gerektiğini, şöyle ki; müvekkili ile davalı-borçlu şirket arasında, Ankara ......
un karın ağrısı, bulantı ve kusma şikayeti ile hastaneye geldiği ve sanık doktor tarafından aynı tarihte apendektomi (apandist) ameliyatı yapıldığı, hastanın 03.05.2012 tarihinde taburcu olduğu, 06.05.2012 tarihinde rahatsızlanması üzerine ... Eğitim ve Araştırma Hastanesine yatırıldığı ve tekrar ameliyat edildiği, ameliyat sırasında daha önceki ameliyatta unutulduğu görülen bir adet 35x25 cm boyutlarında kompresin( gazlı bezin) ölenin batınından çıkarıldığı, genel durumu kötü olan hastanın 23.05.2013 tarihinde tedavi gördüğü ... Eğitim ve Araştırma Hastanesinde enfeksiyon sonucu öldüğü olayda; İstanbul Adli Tıp Kurumu 1.İhtisas Kurulu' nun 16/01/2013 tarihli raporuna göre “ hastanın ölümünün apendektomi operasyonu sonrası kompres (yabancı cisim)'e bağlı İleus ve gelişen komlikasyonlar ( pürülan peritonit-abse) sonucu meydana geldiğinin” oy birliği ile mütalaa edildiği, ölü muayenesi sonrası Adli Tıp Kurumu ......
GEREKÇE: Uyuşmazlık; kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı itiraz niteliğindedir. Hatay İcra Müdürlüğünün 2019/17905 Esas (Eski Hatay 3. İcra Müdürlüğünün 2008/1919 E ) sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı tarafından borçlu hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, takibe dayanak senedin kambiyo senedi vasfında olduğu, ödeme emrinin borçluya 20/11/2018 tarihinde tebliğ edilerek takibin kesinleştiği, takibin kesinleşmesi üzerine, 26/02/2010, 13/04/2011, 07/02/2012, 23/12/2013, 09/09/2014 tarihlerinde araç haczi yapıldığı, 24/03/2016 tarihinde icra müdürlüğünce takibin takipsizlik nedeniyle işlemden kaldırılmasına karar verildiği, bu tarihten sonra dosyada borçlu hakkında yenileme talebinde bulunulan 01/08/2019 tarihine kadar herhangi bir takip işlemin yapılmadığı, kaldı ki yenileme emrinde de haciz talebinde bulunulmadığı anlaşılmıştır....
İİK'nın 363 ve devamı maddelerinde, icra mahkemesince verilecek kararlardan kanun yoluna başvurulabilecek olanlar belirlenmiş, bunların infaz edilebilmesi için kesinleşmesi gerektiğine ilişkin bir hükme yer verilmemiştir. Buna göre, icra mahkemesi kararlarının infazı için kesinleşmesi zorunlu olmayıp, verildikleri tarih itibariyle hüküm ve sonuç doğurur. Somut olayda, takip kapsamında düzenlenen icra emrinin İzmir 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2021/60 Esas, 2021/253 Karar sayılı, 30/03/2021 tarihli ilamıyla iptal edildiği tartışmasızdır. İcra mahkemesi kararlarının infazı için kesinleşmesi zorunlu olmadığından, takip kapsamında düzenlenen icra emrinin iptaline karar verilmesi karşısında, 23/11/2021 tarihli ödeme emrinin düzenlenmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
Dava konusu icra takibine ilişkin Trabzon İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2010/686 Esas, 2010/681 Karar sayılı mahkeme ilamı ile takibin iptaline karar verildiği, söz konusu karara rağmen takibin yenilerek devamına karar verildiği görülmüştür. Davacı yan her ne kadar takibin iptalini talep etmiş ise de ortada usulüne uygun başlatılmış bir takip bulunmadığından takibin devamına ilişkin icra memur işleminin iptali gerekmektedir. Hukuki nitelendirme mahkemeye ait olduğundan mahkemece talebin şikayet olarak değerlendirilip takibin devamına ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi gerekirken takibin iptaline karar verilmesi yerinde olmamış ancak bu durum yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle mahkemece verilen kararın HMK'nun 353/1- b-2. maddesi uyarınca kaldırılıp, yerine esasa ilişkin yeniden hüküm tesisine dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir....
Hükmün, davacı Kurum ve davalı ... avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, hükmü temyiz eden davacı kurum avukatının tüm, davalı avukatının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Mahkemece, bozma sonrası aldırılan raporda; davacının, babasına yapılan sağlık harcamaları yönünden haksız olduğu tutar belirlenmiş olmasına ve takibin belirlenen tutarlar üzerinden devamına karar verilmesi gerekmesine rağmen, maddi hataya dayalı olarak kurumca yapılan takip tutarından raporla belirlenen tutarların çıkartılması ile kalan tutarlar üzerinden takibin devamına karar verilmesi isabetsizdir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre davalı tarafından davacı hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde bulunulduğu, davacı tarafından takip sonrası zaman aşımının gerçekleştiği ileri sürülerek şikayette bulunulduğu, ilk derece mahkemesi tarafından icranın geri bırakılmasına karar verildiği ,davalı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesi kararında da açıklandığı gibi takibin kesinleşmesi sonrası zaman aşımının gerçekleştiğine ilişkin şikayet süreye tabi değildir. İcra dosyasının 08.02.2013- 14.05.2019 tarihleri arasında takip işlemi yapılmayarak işlemsiz kaldığı ve zaman aşımının gerçekleştiği anlaşıldığından mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olmakla yerinde bulunmayan istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden ise, şikayete konu ve mahkemece kaldırılmasına karar verilen hacizlerin ödeme emrinin tebliğ tarihine göre takibin kesinleşmesinden öncesine ilişkin olduğu, usulsüz tebligat şikayeti nedeniyle haczin geçerli olup olmayacağının tebligat usulsüzlüğü şikayeti üzerine verilen kararın kesinleşmiş olmasına bağlı olmadığı, kural olarak icra mahkemesi kararlarının uygulanması için kesinleşmesinin gerekmediği, icra mahkemesi kararlarının verildikleri tarih itibariyle hüküm ve sonuç doğuracağı, ayrıca usulsüz tebligat şikayetlerine ilişkin kararların infazı için kesinleşmesi gerektiğine dair özel yasal bir düzenleme bulunmadığı da gözetilerek (Yargıtay 12. H.D. sinin 22/06/2020 tarih, 2019/8563 esas, 2020/5245 karar sayılı benzer içtihadı bu doğrultadır) davalı vekilinin de istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir....
Bu nafakanın icrası için de kesinleşmesi gerekmediği yukarıda izah edilmiştir. Bu halde şikayetin reddine karar verilmiş, davalı alacaklı vekili, icra inkar tazminatı istemiş ise de gerek ilamla aykırılık gerekse memur muamelesi şikayeti yönünden bu talebin kanuni bir mesnedi olmadığından tazminat talebi reddine, İstanbul 12 İcra dairesi'nin 2021/1078 esas numaralı dosyasındaki memur muamelesinin ve ilama aykırılık şikayetlerinin ayrı ayrı reddine, Davalı tarafın tazminat talebinin reddine, Esas hakkında karar verilmekle takibin durdurulmasına müteallik tedbir talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına,karar verildiği görülmüştür....