Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takibin kesinleşmesi, sözü edilen durumu değiştirmeyeceğinden olayda uygulanması gereken zamanaşımı süresi, Türk Borçlar Kanunu'nun 146. (818 sayılı Borçlar Kanununun 125.) maddesi uyarınca 10 yıl olup zamanaşımı süresi dolmadığından borçlunun istemi yerinde değildir. O halde, mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle zamanaşımı şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı sürelerinde yanılgıya düşülerek yazılı gerekçe ile istemin kabulü isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ayrıca, alacaklının yaptığı, takibin devamını sağlayıcı nitelikte her takip işlemi ile de zamanaşımı kesilir ve yeni bir süre işlemeye başlar. Somut olayda, davacı borçlu, aval veren, alacaklı ise lehtardır ve üç yıllık zamanaşımı süresi uygulanacaktır. Alacaklının, 27/01/2003 tarihinde takibe başlaması ile zamanaşımı kesilmiş ve yeni bir süre işlemeye başlamıştır. 04/02/2003 tarihinde ödeme emri tebliğ edilmiş ve takip kesinleşmiştir. Alacaklı, 05/03/2003 tarihinde taşınmaz haczi talep etmiş, 04/12/2018 tarihli tapu sorgusu talebi zamanaşımını kesmediği gibi dava tarihi 08/01/2019 tarihine kadar da zamanaşımı süresi dolmuştur....
T6 24.02.2017 tarihinde UYAP’a taranan dilekçesinde dosyanın 2007 yılı içerisinde taraflarınca haricen tahsil edildiğinin bildirildiği anlaşılmıştır.)ve takibin süresinde kesinleştiği, takibin kesinleşmesinden sonra yeniden gönderilen ve 24.02.2017 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrinin takibin daha önce kesinleştiği olgusunu (zamanaşımı bakımından) ortadan kaldırmayacağı aksinin kabulü halinde takibin kesinleşmesinden sonraki devrede her zamanaşımı gerçekleştiğinde alacaklı vekilinin iradesi ve talebi üzerine yeniden ödeme emri gönderilmek suretiyle zamanaşımı süresinin uzatılması sonucunun ortaya çıkacağı bunun kabulünün mümkün olmadığı değerlendirilmiştir. Bu durumda borçlunun başvurusu İİK.nun 71 ve 33/a maddesi uyarınca takibin kesinleşmesinden sonraki devreye ilişkin zamanaşımı şikayeti olup süreye tabi değildir. Takip dayanağı bono olup takip tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK.'...
T6 24.02.2017 tarihinde UYAP’a taranan dilekçesinde dosyanın 2007 yılı içerisinde taraflarınca haricen tahsil edildiğinin bildirildiği anlaşılmıştır.)ve takibin süresinde kesinleştiği, takibin kesinleşmesinden sonra yeniden gönderilen ve 24.02.2017 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrinin takibin daha önce kesinleştiği olgusunu (zamanaşımı bakımından) ortadan kaldırmayacağı aksinin kabulü halinde takibin kesinleşmesinden sonraki devrede her zamanaşımı gerçekleştiğinde alacaklı vekilinin iradesi ve talebi üzerine yeniden ödeme emri gönderilmek suretiyle zamanaşımı süresinin uzatılması sonucunun ortaya çıkacağı bunun kabulünün mümkün olmadığı değerlendirilmiştir. Bu durumda borçlunun başvurusu İİK.nun 71 ve 33/a maddesi uyarınca takibin kesinleşmesinden sonraki devreye ilişkin zamanaşımı şikayeti olup süreye tabi değildir. Takip dayanağı bono olup takip tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK.'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Müştekinin başvuru dilekçesinde cep telefonunu çaldırdığını ve sorumluların bulunmasını talep ettiği, bu aşamadan sonra soruşturma ve kovuşturma aşamalarında kendisine ulaşılamaması nedeniyle beyanının alınamadığı, müştekinin dilekçesinin ise yasal anlamda şikayeti içermediği, sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulan kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya hakkında tasarruf suçunun şikayete tabi olduğunun anlaşılması karşısında, mahkemece TCK'nın 73/2.maddesinde belirtildiği üzere zamanaşımı süresini geçmemek kaydıyla şikayet hakkının müştekinin fiili ve failin kim olduğunu öğrendiği tarihten itibaren başlayacağı dikkate alınarak, dava zamanaşımı süresince müştekinin adresinin tespit edilip atılı suç nedeniyle sanıktan şikayeti olup olmadığının saptanması gerekirken yargılamaya devamla yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması, Bozmayı gerektirmiş...
Somut olayda; (iki adet) bonoya dayalı kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte borçlunun usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte teminat iddiasında bulunduğu, mahkemece; usulsüz tebliğ şikayeti ile ilgili olarak yasal mevzuat çerçevesinde herhangi bir değerlendirmede bulunulmadığı gibi bu konuda herhangi bir hükme de yer verilmediği, teminat iddiasının ise kabul edilerek dosya üzerinden takibin iptaline karar verildiği ancak iptaline karar verilen takibin uyuşmazlık konusu takip ile ilgisinin bulunmadığı görülmektedir. Bununla birlikte; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 169/a-1. maddesinde; "İcra hakimi, itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hakim duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder." hükmü yer almaktadır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre, Turkish Bank A.Ş tarafından davacılarında aralarında bulunduğu borçlular hakkında 05.06.2009 tarihli takip talebi ile bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde bulunulduğu 28.10.2010 tarihinde alacağın davalıya temlik edildiği, davacı tarafından takibin kesinleşmesi sonrası zaman aşımının dolduğu gerekçesi ile şikayette bulunulduğu, ilk derece mahkemesi tarafından davanın reddine karar verildiği, davacılar vekili tarafından istinaf talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesi tarafından icra dosyasında takip işlemlerinin 3 yıllık zaman aşımı süresi dolmadan yapıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de HMK'nun 297....
İcra Müdürlüğü'nün 2013/20 E. sayılı dosyasında başlatılan ilamsız takipte, takibin kesinleşmesi sonrası borcun kısmen ödendiği iddiası ile İİK 71/1. maddesi uyarınca takibin iptalini talep ettiği, yapılan ödemelerde nafaka borcuna ilişkin açık atıf yer almadığı gibi, aylık nafaka miktarı ve bu miktarın katları şeklinde ödeme bulunmadığı, yapılan ödemelerin nafaka borcuna ilişkin olduğunun da ispat külfeti üzerine düşen borçlu tarafından ispatlanamadığı anlaşılmış olup açıkça nafaka borcuna atıf bulunan 15/02/2013 tarihli 2.100 TL'lik ödeme yönünden şikayetin kısmen kabulü ile bu kısım yönünden takibin iptaline, kalan alacak kısmı yönünden itirazın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi de isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Tefecilik HÜKÜM : Zamanaşımı nedeniyle kamu davasının düşmesi İlk derece mahkemesince bozma üzerine verilen hüküm temyiz edilmekle başvurunun muhtevası nazara alınıp, sanık hakkında 5464 sayılı Kanuna muhalefet suçundan dolayı bozma öncesi kurulan ilk hükme ilişkin Bakanlık vekilinin temyiz isteminin sıfat yokluğundan reddedilmesi nedeniyle anılan kararın kesinleşmesi karşısında, bozma sonrası bu suçla ilgili kurulan ikinci hükmün hukuki değerden yoksun bulunduğu gözetilerek tefecilik suçundan verilen karar yönünden dosya tetkik edildi, gereği görüşüldü: Tüm dosya kapsamı ve gerekçe içeriğine göre mahkemece kabul ve takdir kılınmış düşme hükmü usul ve kanuna uygun bulunduğundan, katılan Bakanlık vekilinin yerinde görülmeyen temyiz talebinin reddiyle hükmün ONANMASINA, 06.07.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 14.08.2002 tarih ve 2002/611 Esas - 2002/571 Karar sayılı 18.11.2002 yılında kesinleşen boşanma ilamına dayalı olarak 13.06.2014 tarihinde 2004 yılı Temmuz ayından itibaren birikmiş iştirak ve yoksulluk nafakasının tahsili için icra takibi başlatılmış olup, borçlu İcra Mahkemesi'ne başvusunda boşanma ilamının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl sonra ilamın takibe konulması nedeniyle takibin zamanaşımına uğradığını ve ilam içeriğine aykırı olarak faiz talep edildiğini açıklayarak takibin iptaline karar verilmesini talep etmiş, Mahkemece yoksulluk nafakası ile ilgili dayanak ilamın kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık süre geçtikten sonra takip yapıldığından bu talep yönünden zamanaşımı nedeniyle icra takibinin geri bırakılmasına, iştirak nafakası alacağının ise BK'nun 153.maddesi gereğince zamanaşımının durması nedeniyle bu yöne ilişkin talebin reddine karar verildiği, hükmün alacaklı ve borçlu vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır....