'nın 331/... maddesine aykırılık suçunun kovuşturmasının şikayet şartına bağlı olduğu, İ.İ.K'nın 347. maddesine göre fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde kullanılmayan şikayet hakkının düşeceği, İ.İ.K'nın On altıncı Bab'ında düzenlenen bir kısım suçlar bakımından şikayet hakkının doğması için bu suçların niteliği gereği icra takibinin kesinleşmesi gerektiği, icra takibi kesinleşmeden yapılacak şikayetin, henüz doğmamış bir hakkın kullanımı niteliğinde olacağı ve icra takibinin sonradan kesinleşmesinin de bu şikayeti süresinde ve usulüne uygun yapılmış bir şikayet konumuna getirmeyeceği cihetle; CMK'nun 223/.... maddesinde soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması halinde "davanın düşmesine" karar verileceği düzenlemesi karşısında, Somut uyuşmazlıkta; sanık ...’un, ... .......
O halde, mahkemece borçlunun diğer şikayeti incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle ilamın kesinleşmesi gerektiğinden bahisle icra emrinin iptaline karar verilmesi isabetli olmamıştır. Hal böyle olunca alacaklılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.nun 366 ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK.nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 20.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bölge Adliye Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından borçlu aleyhine bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı, örnek 10 nolu ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu tarafından yasal süre içerisinde icra mahkemesine başvurularak kambiyo vasfı şikayetinde bulunulduğu, bilahare 08.12.2017 tarihli ek beyan dilekçesi ile de, takibin kesinleşmesinden önceki devreye ilişkin zamanaşımı itirazının ileri sürüldüğü, mahkemece, sadece kambiyo vasfı şikayeti değerlendirilerek istemin reddedildiği, kararın borçlu yanca, zamanaşımı itirazının incelenmediği gerekçesiyle istinaf edildiği, Bölge Adliye Mahkemesince, itiraz...
Alacaklının itirazın iptaline karar verilmesinden sonra anılan ilamı dosyaya sunarak takibe devam ve haciz işlemleri yapması mümkün ise de, itirazın iptaline dair ilam bozulmakla ortadan kalktığından, bozulmakla hükmünü yitiren itirazın iptali kararına dayanılarak, bozma kararından sonra takibin devamına olanak yoktur. İtirazın iptali kararı bozulmakla İİK'nun 40. maddesi uyarınca takip olduğu yerde duracağından ve takibin durması gereken bu dönemde takip işlemi yapılamayacağından, mahkemece itirazın iptali yolunda yeni bir hüküm verilinceye kadar haciz yapılamaz. Aksinin kabulü İİK'nun 66. maddesine aykırı bir durum yaratır. O halde, mahkemece, borçlunun şikayeti kabul edilerek itirazın iptali kararının 24.12.2014 tarihinde bozulmasından sonra, alacaklının talebi üzerine borçlunun menkullerine 10.12.2015 tarihinde konulan haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, açıklanan bu hususlar göz ardı edilerek şikayetin reddine yönelik hüküm tesisi isabetsizdir....
Haciz davetiyesinin PTT barkod sorgulamasına göre davacıya 02/04/2019 tarihinde tebliğ edildiği, dava tarihinin 08/04/2019 olduğu, dava dilekçesinde davacının taşınmazına konulan hacizle ilgili olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu, taşınmazla ilgili haczedilmezlik şikayeti İİK 82/12. Maddesi gereğince meskeniyet şikayeti olarak değerlendirildiğinden mahkemece meskeniyet şikayeti yönünden herhangi bir hüküm kurulmadığı için istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, davacının meskeniyet şikayeti yönünden deliller toplanılarak hüküm kurulması için dosyanın HMK 353/1- a.6 maddesi gereğince mahkemesine geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile, İstanbul 27....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı alacaklı tarafından Gümüşhane İcra Müdürlüğünün 2020/479 Esas (yenileme öncesi 2017/155 Esas) sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla başlatılan icra takibinde, müvekkilinin dayanak çekin cirantası olması hasebiyle borçlu sıfatıyla yer aldığını, takibin kesinleşmesi sonrasındaki dönemde dayanak çekin zamanaşımına uğradığını ileri sürerek takip sonrası gerçekleşen zamanaşımı ve İİK'nun 71 ve 33a maddeleri uyarınca müvekkili yönünde icra takibinin geri bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. CEVAP: Davalı usule uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemiş duruşmalara iştirak etmemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia ve dosya kapsamına göre; "Tüm dosya kapsamından; davanın kambiyo senetlerine mahsus icra yoluyla yapılan takibi iptaline ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Dosya incelenmiş, davacı tarafın itirazının zamanaşımına yönelik olduğu görülmüştür....
Hukuk Dairesi'nin 25.11.2013 tarih, 2013/18598 E.-17560 K. sayılı kararı ile sair temyiz itirazları reddedilerek, süreye tabi bulunmayan limit aşımı şikayeti ile takip sonrası ödeme iddiasının esasının incelenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği yönünde kararın bozulduğu, alacaklının karar düzeltme isteminin Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 08.04.2014 tarih, 2014/5998 E.-6459 K. sayılı kararı ile reddedildiği, icra mahkemesince bozma ilamına uyulduğu halde sonuçta yine takip sonrası ödeme iddiası ile ilgili hüküm kurulmayarak, davanın reddi ile takibe konu ipoteğin limit ipoteği olduğunun kabulü ile 30.000 TL ipotek limiti ile sınırlı olmak şartıyla davacının yaptığı ödemelerin BK'nun 100. maddesi gereği dosya hesabında dikkate alınmasına karar verdiği görülmüştür. Bu durumda mahkemece, takip sonrası ödeme iddiasının esasının incelenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi yönünden yapılan bozma ilamının gereğinin yerine getirilmediği anlaşılmıştır....
Davacı tarafın usulsüz tebliğ şikayeti ve hacizlerin kaldırılması talebi yönünden yapılan incelemede; bozma sonrası verilen Bursa 4. İş Mahkemesi'nin 2018/235 Esas 2020/261 Karar sayılı ilamında davacı borçluların avukatı olarak Av. Ezgi Akdağ ismi yazılmış ise de; alacaklı vekilinin icra dosyasına sunduğu 05/08/2020 tarihli dilekçede açıkça davacı-borçluların avukatının Av. T4 olarak eklenmesi şeklinde beyanda bulunulduğu, yine, yeni ilama göre düzenlenen 05/08/2020 tarihli icra emrinde de davacı borçlular vekili olarak Av. T4 isminin yer almış olduğu, bu süreçte, karar başlığında yazılı olan önceki vekilin de 07/08/2020 tarihinde icra dosyasına istifa dilekçesi sunduğu, ancak buna rağmen yeni icra emrinin önceki vekile tebliğ edildiği anlaşılmaktadır....
-KARAR- Davacı vekili, müvekkili aleyhine davalının Mersin 1.İcra Müdürlüğünün 1998/176 sayılı dosyası ile takip başlattığını, takibin dayanağı bonoların tehdit ve baskı altında alındığını, müvekkilinin davalıyı işyerinde sigortalı olarak gösterdiğini, primlerini ödeyerek emekli olan davalıya maaş bağlandığını, tarafların arası açılınca davalının müvekkilini takip konusu senetleri imzalaması için tehdit ettiğini, sahte evrak düzenlemekten dolayı kendisini şikayet edeceğini belirttiğini, çaresiz kalan müvekkilinin senetleri imzaladığını, buna rağmen davalının müvekkilini şikayeti üzerine Mersin 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 2001/464 Esas sayılı dosyasından yargılanarak ceza aldığını, ispat yükünün davalıda olduğunu ileri sürerek müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile % 40 tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Şikayete konu icra takip dosyasının incelenmesinde; borçlu hakkında başlayan takibin kesinleşmesi üzerine, en son 29/01/2001 tarihli haciz talebi üzerine zamanaşımının kesildiği anlaşılmış ise de; bu tarihten sonra 26/03/2012 tarihli yenileme talebine kadar, borçlu yönünden zamanaşımını kesen hiç bir işlem bulunmadığı görüldüğünden, borçlu yönünden 3 yıllık bono zamanaşımı süresinin dolduğunun kabulü gerekir ( Yargıtay 12.HD'nin 04.10.2018 tarihli, 2018/11259 E, 2018/9200 K. sayılı içtihadı). Belirtilen sebeplerle İlk Derece Mahkemesince borçlunun zamanaşımı şikayetinin kabulü ile İİK.nun 71/son maddesi göndermesi ile uygulanması gereken aynı yasanın 33/a maddesi gereğince şikayetçi borçlu yönünden icranın geri bırakılmasına karar verilmesi yerindedir....