-YTL. değerindeki çek ödenmediği için ihtiyati haciz kararı alındığını ve icra takibine girişildiğini, hacze gidildiğinde davalının borcu kabul ederek ödeme taahhüdünde bulunduğunu, taahhüdü ihlal suçu nedeniyle dava açıldığını, ancak suçun yasal unsurları oluşmadığı için beraat kararı verildiğini, işlemden kaldırılan bu takibin müvekkilince yenilendiğini, davalının zamanaşımı nedeniyle yenilemeye itiraz ettiğini, icra mahkemesinin şikayeti kabul ederek icranın geri bırakılmasına karar verdiğini, söz konusu çek alacağı tahsil edilemediği için genel haciz yolu ile takibe girişildiğini, davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürmüş ve itirazın iptali ile % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı söz konusu çekte keşidecinin kendisi olmadığını, cirantaya karşı bu çekin delil olamayacağını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
Bütün bu yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında çekler yönünden zamanaşımı süresinin başladığı tarihte hangi yasa yürürlükte ise o yasada öngörülen zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği kabul edilmelidir. Buna göre, çek hakkındaki zamanaşımı süresi, ibraz süresinin bitmesi ile başlayacağına göre, çekin ibraz süresinin sona erdiği tarihte geçerli olan zamanaşımı süresinin nazara alınması zorunludur. Bu nedenle zamanaşımı süresi, 6762 Sayılı TTK'nun 726.maddesini değiştiren 6273 Sayılı Kanun'un 7. maddesinin yürürlüğe girdiği 03.02.2012 tarihinden önce ibraz süresi dolan çeklerde 6 ay, ibraz süresi bu tarihten sonra dolan çeklerde ise 3 yıldır. Somut olayda çekin ibraz süresinin bitim tarihi 6273 Sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce olduğundan, anılan çeke (6) aylık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir....
Başvuru bu hali ile İİK'nun 71/1 ve 33/a maddelerine dayalı takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı itirazıdır. 6762 Sayılı TTK'nun 726.maddesinde çek için düzenlenen zamanaşımı süresi 6 ay iken, 03.02.2012 tarih ve 28193 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6273 Sayılı Kanun'un 7. maddesiyle bu süre üç yıla çıkarılmıştır. Yine, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı TTK'nun 6273 Sayılı Kanun'un 8. maddesi ile değişik 814. maddesine göre de çeklerde zamanaşımı süresi üç yıldır. İlke olarak, herhangi bir kanun veya düzenleyici kural, hukuksal sonuçlarını yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucu da, yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilememeleri, yani geçmişe etkili olmamalarıdır. Yasaları uygulama durumunda bulunanlar, başta mahkemeler olmak üzere, onları geriye yürür sonuçlar doğuracak şekilde yorumlamamakla yükümlüdürler. Hukuk güvenliği bunu gerektirir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte açılan imzaya ve borca itiraz davası olduğunu, mahkemece 2019/174 Esasına kayden görülen davanın usulsüz tebliğ şikayeti dışındaki talepler yönünden tefrik edilerek yeni bir esasa kaydedildiğini, usulsüz tebligata ilişkin kararın kesinleştiğini, önceki dosyanın yargılaması sırasında 29/04/2019 tarihli duruşmada müvekkilinin hazır bulunmasına rağmen istiktap tutanağının düzenlenmediğini, dosyanın tefrik edilmesinden sonra müvekkiline imza örneği vermesi için İİK.nun 68/a maddesindeki koşulları içerir tebligat çıkarılmadığını, müvekkiline tebligat çıkarılmadan davanın usulden reddine karar verilemeyeceğini, ayrıca mazeret dilekçesi sunulduğu ve mazeret belgelendirildiği halde mazeretin dikkate alınmamasının usule aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir....
Meskeniyet şikayeti derdest iken uyuşmazlık konusu taşınmaz icra müdürlüğünce 07/05/2015 tarihinde yapılan 1. açık arttırmada pay değeri alacağa mahsuben 52.000,00 TL bedelle ihale edilmiştir. 14/05/2015 tarihinde meskeniyet şikayeti derdest olduğu halde bundan bahsedilmeden İzmir 3.İcra Hukuk Mahkemesinde ihalenin feshi davası açılmış, 2015/426 E - 2015/447 K sayılı18/06/2015 tarihli kararıyla ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmiştir. İhalenin feshi istemi reddedildikten sonra henüz kesinleşmeden davacı borçlunun meskeniyet şikayeti İzmir 2.İcra HM'nin 2015/45 E - 2015/409 K sayılı 28/07/2015 tarihli kararıyla kabul edilmiştir....
Sayılı dosyası ile yapılan takip, bonoya dayalı olup, davacı vekili takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımının gerçekleştiği nedeni ile mahkememize başvurmuştur. Başvuru bu hali ile İİK.'nun 170/b maddesinin göndermesi ile aynı Kanun'un 71/2 ve 33/a maddelerine dayalı olarak takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımının oluşması nedeniyle icranın geri bırakılması talebine ilişkindir. 6762 Sayılı TTK'nun 690. maddesi yollaması ile uygulanması gereken aynı Yasa'nın 661/1.maddesi gereğince, bonoda keşideci ve onun gibi sorumlu olan aval verene karşı yapılacak takiplerde zamanaşımı süresi vadeden itibaren 3 yıldır. Somut olayda, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde işlemler yapıldığı dolayısıyla borçlunun zamanaşımı nedeniyle icra mahkemesine başvuru tarihine kadar 6762 sayılı TTK'nun 661/1.maddesinde öngörülen üç yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı ...ndan bahisle -Davacının zaman aşımı şikayetinin reddine.." karar verildiği görülmüştür....
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takibin kesinleşmesi, sözü edilen durumu değiştirmeyeceğinden, olayda uygulanması gereken zamanaşımı süresi, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi uyarınca on yıl olup, şikayete konu takipte on yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından borçlunun şikayetinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece zamanaşımı şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken, istemin kabulü isabetsiz olup, Dairemizce kararın belirtilen nedenle bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla alacaklının karar düzeltme isteminin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının karar düzeltme isteminin kısmen kabulü ile Dairemizin 29.04.2016 tarih ve 2016/10058 E., 2016/12711 K. sayılı onama ilâmının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 20.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı alacaklılar vekili cevap dilekçesinde özetle; takibe konu ilk ilamın kaldırılması ile ilk takibin dayanaksız kaldığını ve halihazırda kapalı olduğunu, bu nedenle yeni ilama dayanarak yeni bir icra takibi başlattıklarını, mükerrerlik iddiasının reddi gerektiğini, takipte ilama uygun faiz talep ettiklerini beyanla şikayeti reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece Mahkemesi; ilk başlatılan takip dosyasında tahsili mümkün olan alacağın, makul bir neden olmaksızın yeni bir takip ile istendiği anlaşıldığından şikayetin kabulüne, İstanbul 30. İcra Müdürlüğü'nün 2022/14752 Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibin iptaline karar vermiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
İTM'nin 2010/1002 Esas 2010/1024 Karar sayılı dosyasından verilen kararın icra mahkemesi kararı olması nedeniyle niteliği itibariyle zaman aşımını kesici bir etkisinin olmadığı, ancak, mahkemece 26.10.2010 tarihli kararla takibin iptaline karar verildiği, icra mahkemesi kararlarının infazı için kesinleşmesi gerekmediğinden, iptal kararının niteliği itibariyle takibin bu kararla birlikte durduğu, bu durma tarihine kadar ilk zaman aşımının kesildiği icra emri tebliği tarihinden itibaren 10 ay 18 gün geçtiği, kararın Yargıtay 12....
Aile Mahkemesinin 2015/118 esas numarasını aldığı, borçlu tarafından itirazda bulunulduğu itirazın kaldırılmasına karar verildiği, yapılan yargılama sonunuda boşanma davasının reddine karar verildiği, kararın kesinleştiği, davacı T1 vekili tarafından 02.03.2020 tarihinde boşanma davasının reddi kararının kesinleşmesi sonrası ödenmiş nafakanın iadesinin talep edildiği, İstanbul 14....