Somut olayda borçlunun icra mahkemesine başvurusu, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan ilamsız takibe ilişkin bir itiraz olup, itirazı incelemeye yetkili ve görevli icra mahkemesi ise, İİK'nun 4. maddesi uyarınca icra takibinin yapıldığı yer icra dairesinin bağlı olduğu yer icra mahkemesidir. Bu yetki kanunu düzenine ilişkin olup kesindir. Bu nedenle, ... İcra Müdürlüğünün 2015/1912 Esas sayılı icra dosyasında anılan takibe yönelik şikayet ve itirazları inceleme yetkisi ve görevi ... İcra Mahkemesine aittir. O halde mahkemece, borçlunun itiraz ve şikayetlerinin esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yasanın açık hükmü gözardı edilerek, yanılgılı değerlendirme ile icra mahkemesinin yetkisiz ve görevsizliğine dair yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Somut olayda borçlunun icra mahkemesine başvurusu, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan ilamsız takibe ilişkin bir itiraz olup, itirazı incelemeye yetkili ve görevli icra mahkemesi ise, İİK'nun 4. maddesi uyarınca icra takibinin yapıldığı yer icra dairesinin bağlı olduğu yer icra mahkemesidir. Bu yetki kanunu düzenine ilişkin olup kesindir. Bu nedenle, Gölbaşı İcra Müdürlüğünün 2015/1912 Esas sayılı icra dosyasında anılan takibe yönelik şikayet ve itirazları inceleme yetkisi ve görevi Gölbaşı İcra Mahkemesine aittir. O halde mahkemece, borçlunun itiraz ve şikayetlerinin esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yasanın açık hükmü gözardı edilerek, yanılgılı değerlendirme ile icra mahkemesinin yetkisiz ve görevsizliğine dair yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Davalı borçlular ödeme emrinin tebliğ üzerine süresinde itiraz ederek, dayanak yazılı kira sözleşmesindeki yükümlülüklerini yerine getirmekte olduklarını, USD üzerinden kararlaştırılan kira parasının % 10 artış ile yenilenmesi hukuki dayanaktan yoksun olduğundan davacı alacaklıdan borcun yapılandırılmasını talep ettiklerini, takip konusu borca, faize ve ferilerine itiraz ettiklerini beyan etmişlerdir. Yargılama davalıların yokluğunda yürütülmüş Mahkemece, davacıların dayandıkları kira sözleşmesi İcra İflas Kanunu’nun 68/1. maddesinde sayılı belgelerden olmadığı takibe konu alacağı ispat edemediklerinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Takibe ve davaya dayanak olan, 01.11.2012 başlangıç tarihli (3+2) yıl süreli yazılı kira sözleşmesinin varlığı, taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Kaldı ki, davalı kiracılar sözleşmenin varlığını kabul etmişler, açık ve kesin biçimde imza inkarında bulunmamışlardır....
Takibe yasal süresi içinde itiraz eden borçlu davalı, takibe konu iki aylık kira bedelini ödeme emrinin tebliğinden önce ödediğini belirterek takibe itiraz etmiştir. Davalı kiracıya ödeme emri 21.03.2014 tarihinde tebliğ edilmiş olup 30 günlük ödeme süresi 21.04.2014 Pazartesi günü dolmaktadır. Davalı kiracı takibe konu 2014 yılı Şubat ayı kirasını 21.03.2014 tarihinde, 2014 yılı Mart ayı kirasını ise 30 günlük ödeme süresinden sonra 24.04.2014 tarihinde yatırmış mahkemece alınan bilirkişi raporunda da Mart 2014 kira bedelinin süresinde yatırılmadığı belirlenmiştir. Bu durumda 2014 yılı Mart ayı kirası 30 günlük süreden sonra ödendiğinden davalının itirazının kaldırılmasına ve oluşan temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesine karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır....
Davalı borçlu; 27.4.2010 tarihinde başlatılan icra takibinde ödeme emrinin tebliği üzerine süresinde verdiği itiraz dilekçesinde, takibe konu alacağın 1.657,67 TL'lik kısmını kabul etmekte buna karşılık ana alacağın 1.157,33 TL'lik kısmına itiraz etmektedir. Bu durumda takibe konu kira alacağının itiraza uğrayan 1.157,33 TL'lik kısmı üzerinden itirazın iptaline karar vermek gerekirken yazılı şekilde borçlunun kabulünde olan 1.657,67 TL üzerinden itirazın iptaline karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda 2 No'lu bentte yazılı nedenlerle hükmün 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 13.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibe dayanak bononun teminat için verilmediğini, davacının bankaya olan borçlarına karşılık verildiğini, ayrıca takibe konu senede ilişkin borcun 56.504,85- TL olduğunu, borçlunun kısmi itirazlarını kabul ettiklerini, borç miktarının sehven hatalı olarak başlatıldığını, teminat senedi iddiası ve tazminat taleplerine itiraz ettiklerini beyan etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince; "Somut olayda, davacılar her ne kadar takibe dayanak senedin teminat senedi niteliğinde olduğuna yönelik iddiada bulunmuşlar ise de, bu iddia senet metninden açıkça anlaşılamadığı gibi, davacılarca senedin teminat olarak verildiğine dair herhangi bir yazılı belge de sunulamadığı gibi takip talebi ekinde bulunan genel kredi sözleşmesinin incelenmesinde takibe dayanak bononun teminat senedi olarak verildiği hususunda herhangi bir kayda da rastlanmamıştır. Ayrıca davacıların bu iddiası davalı alacaklı tarafından açıkça reddedilmiştir....
Açıklamasında bulunduktan sonra dilekçenin “sonuç” kısmında da “takibe ve borcun tamamına itiraz ediyor, takibin durdurulmasına karar verilmesini talep ediyoruz.” Şeklinde takip konusu borcun tamamına itiraz ettikleri İcra Müdürlüğünce de borcun tamamı yönünden takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Öte yandan davacının, “takibe vaki itirazın iptali” istemiyle açmış olduğu bu davada da, harca esas dava değerini “9.500,00 TL” olarak belirterek, ödenmesi gereken peşin harç miktarını bu miktar üzerinden yatırdığı, bonolarda lehdar olarak görünen “Merkez Özdemir” ile davacı ...’in de aynı kişi olduğu tüm dosya kapsamıyla sabittir....
Mahkemece, davalı tarafından takibe konu asıl alacak tutarı ödenmiş ise de, işlemiş faiz, vekalet ücreti ve harçlar gibi takibe ilişkin feri alacakların ödenmediği ve haksız şekilde takibe itiraz edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının iptaline, takibin devamına karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı şirket yetkili temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. Davacı tarafından icra takibine dayanak yapılan ve davalıya tebliğ olunan ödeme emrinde 24.702,76 TL istemde bulunulmuş ise de, dava dilekçesinde davalı ödemeleri gözetilerek 4.471,85 TL üzerinden harç yatırılmak suretiyle itirazın iptali ve takibin devamına karar verilmesi talep edilmiştir....
Somut olayda, davacı borçlunun, hakkında başlatılan adi kiraya ve hasılat kiralarına ait takipte kendisine ödeme emri tebliğ edilmeden, 25/02/2019 tarihinde takibe itiraz ettiği, icra müdürlüğünün 26/02/2019 tarihli kararıyla itiraz nedeniyle takibin durdurulmasına karar verildiği , alacaklının talebi üzerine davacı borçluya 15/08/2019 tarihinde ödeme emri tebliğ edilerek takibe devam edildiği görülmektedir. Alacaklının ödeme emrinin tebliği talebine dayanak yaptığı Marmaris İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/96 Esas 2019/94 Karar sayılı kararında, tebligat usulsüzlüğüne ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup, icra müdürlüğünün takibin durdurulması kararına ilişkin bir hüküm yer almamaktadır....
Bu nedenle; takibe, takip dayanağı kira aktine, alacaklı görünen tarafların taraf sıfatına, aylık kira bedeline, borca, ödeme emrine, işlemiş/işleyecek faize, faiz oranına ve tüm fer'ilerine açıkça itiraz ediyoruz." şeklinde takibe itiraz ettiği görülmektedir. Davalı borçlu vekilinin itirazında, alacaklıların dayandığı 01/01/2016 başlangıç tarihli ve yazılı kira sözleşmesi altındaki imzaya itiraz etmediği açıktır. İtirazın bu hali ile borca itiraz niteliğinde olduğu, kira ilişkisinin ve kira bedelinin reddedilmediği, bu durumda taraflar arasındaki kira ilişkisi ve kira bedelinin takip hukuku açısından eldeki dosyada kesinleşmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davalı kiracı artık ödemeyi veya takibe konu edilen kira bedellerinin istenemeyeceğini İİK'nun 269/c bendinde sayılan belgelerle ispat etmek yükümlülüğü altındadır....