Dava, tahliye taahhüdü nedeniyle yapılan takibe itirazın kaldırılması ve kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş karar davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı kiralayan davalının verdiği 18/7/2007 düzenleme ve 1/4/2011 tahliye tarihli adi yazılı tahliye taahhütnamesine dayanarak, davalı hakkında kiralananın tahliyesi için Malatya 7.İcra Müdürlüğü’nün 2011/1940 esas sayılı dosyası ile 18/4/2011 tarihinde icra takibi yapmış, takibe süresinde itiraz eden davalı taşınmazı 31/12/2008 tarihinde tahliye ettiğini belirterek takibe itiraz etmiştir.İcra İflas Yasası’nın 62/5 maddesi hükmü gereğince borçlu takibin dayanağı senet (sözleşme) altındaki imzasını reddediyorsa bunu itirazında “ayrıca ve açıkça” beyan etmesi gerekir. Aksi takdirde icra takibi yönünden senetteki (sözleşmedeki) imzayı kabul etmiş sayılır.Davalı kiracı itirazında taahhütnamedeki tarih ve imzaya açıkça itiraz etmemiştir. Bu husus mahkemenin de kabulündedir....
. - K A R A R - Davacı, davalıdan iki ayrı senede dayalı olarak alacaklı olduğunu, bu alacağın tahsili için girişilen takibe davalının kısmen itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, tarafların kardeş olduklarını, davacının müvekkili aleyhine (2) ayrı senede dayalı olarak takibe geçtiğini, müvekkilinin senetlerden bir tanesine itiraz ettiğini bu senedin düzenlenme sebebinin taşınmaz satımı olduğunu ancak davacının müvekkilinin oğluna satım için verdiği vekaletnameyi anlaşmaya aykırı olarak iptal ettirdiğini ve taşınmazın devrinin verilmediğini, senedin bedelsiz kalması nedeniyle takibe itiraz ettiklerini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuş, karşı dava olarakta senet nedeniyle müvekkilinin davacıya borçlu olmadığının tesbitine karar verilmesini istemiştir....
KARAR Davacı, davalıdan alacaklı olduğunu, bu nedenle dava konusu senedi icra takibine koyduğunu, davalının takibe itiraz ettiğini öne sürerek itirazın iptaline kara verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı, borçlusu davalı olan 50.000 YTL. bedelli adi senede dayanarak icra takibi yaptığını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek, bu davayı açmıştır....
İcra Müdürlüğünün 2010/11391 sayılı dosyasında yapılan takibe karşı açılan dava sonrasında takibin iptaline karar verildiğini, davacının bu takip için davalı vekiline haricen ödeme yaptığını, iptal edilen takip için yapılan harici ödemenin iadesi için davalı aleyhine takip başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptalini ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, 2010/11391 sayılı icra takibinin maddi anlamda borç olmaması nedeniyle değil, mükerrer olması nedeniyle iptaline karar verildiğini, davacının da bu takipte borca ve borcun sebebine itiraz etmediğini, davacının davalıya borcunun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, ... ....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında imzalanan sözleşmeyi diğer davalının kefil sıfatı ile imzaladğını, davalı tarafın kredi borcunu ödememesi üzerine hesabın kat edilip takibe geçildiğin, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar davaya cevap vermeyip, yargılamaya da katılmamıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacı ile davalı şirket arasında imzalanan kredi sözleşmesinde diğer davalının kefil sıfatı ile imzasının bulunduğu, davalı tarafın kredi borcunu ödememesi üzerine yürütülen takibe davalıların haksız olarak itiraz ettiğini, davacının takip tarihi itibari ile davalılardan alacaklı olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, %40 tazminata karar verilmiş, hüküm davalılar vekilince temyiz edilmiştir....
Mahkemece, davalı kiracının itiraz ettiği, davalı kiraya verenin itirazın kaldırılmasını talep etmeden tahliye isteyemeyeceğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı alacaklı, taraflar arasında düzenlenmiş 20.05.2010 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesine dayalı olarak 01.07.2014 tarihinde başlatmış olduğu icra takibi ile 2013 yılı Mayıs ayı ile 2014 yılı Haziran ayları arası aylık 450 TL den toplam 6.300 TL kira bedelinin tahsilini istemiştir. Takibe yasal süresi içinde itiraz eden borçlu davalı, ''takibe konu kira bedellerinden 2013 yılına ait Mayıs - Haziran - Temmuz - Ağustos - Eylül - Ekim - Kasım - Aralık kiralarını ödediğini, 2014 yılına ait kira borcunu kabul ettiğini, 2013 yılına ait kira borcunu kabul etmediğini belirterek takibe itiraz etmiştir. Davacı alacaklı dava dilekçesinde davalının 2014 yılına ait kira borcunu kabul ettiğini açıklayarak tahliye isteminde bulunmuştur....
İİK 67/3. maddesinde, “itiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise borçlu hakkında tazminata hükmolunması, kötü niyetin sübutuna bağlıdır” hükmü mevcut olup, dava konusu olayda davalı mirasçıların takibe kötü niyetle itiraz ettikleri ispat edilemediğinden, mahkemece inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, şartları oluşmadığı halde davalı mirasçıların inkar tazminatına mahkum edilmiş olmaları, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması HUMK.nun 436/2 maddesi hükmü gereğidir....
Davalı borçlu 14.08.2015 tarihli itiraz dilekçesinde, Temmuz ayı kirasını 06.08.2015 tarihinde yatırdıklarını, sözleşmenin 6. maddesi gereğince alacaklının kendilerinden talep ettiği zammın haksız olduğunu, zammın talep edilebilmesi için sözleşmenin bitim tarihinin beklenmesi gerektiğini ileri sürerek takibe ve kira miktarına itiraz etmiştir. Ödeme emrine davalı borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı İcra Mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur. Davalı şirket yetkilisi, kira sözleşmesinde kira bedelinin yıllık ödeme şeklinde olduğunu, ancak sonrasında ödemelerin aylık olarak yapılmasının kararlaştırıldığını, ödemelerin de bu şekilde yapıldığını bildirerek davanın reddini savunmuş ve dosyaya ödemeye dair dekontlarını sunmuştur....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen icra dosyası fotokopisi ve tüm dosya kapsamına göre; davacı ve dava dışı Kenan Demir aleyhine bono alacağından dolayı kambiyo senedine özgü takip başlatıldığı, davacının yetki itirazında bulunduğu, ayrıca borca itiraz ettiği, takibe konu senetlerde düzenleme yerinin İstanbul yazılı olduğu, bu nedenle davacı tarafın yetki itirazının yerinde olmadığı, davacı tarafın takibe konu senetlerdeki imzaya itiraz etmediği, her ne kadar davacı taraf borca itiraz etmiş ise de İİK 169/a maddesi kapsamında ödeme iddiasının kesin delille ispatlanamadığı görülmekle istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
İDDİA VE TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından takibe itiraz edildiğini, yapılan itirazın haksız ve kötüniyetle olduğunu, itirazın alacağı sürüncemede bırakma amacına yönelik olduğunu, davacının İzmir ilinde ithalat ve ihracat yapan büyük bir firma olduğunu, takibe konu senedin dava dışı ...' a yapılan susam satışı neticesinde bu kişiden ciro yoluyla alındığını, takibe konu bonoların vadesinin ödenmediğini, bu bonoların davacının ticari defter ve kayıtlarında kayıtlı olduğunu, takibe konu bonoların zamanaşımına uğraması nedeniyle ilamsız takibe konu edildiğini, ispat külfetinin davalıda olduğunu belirterek davanın kabulüne davalını takibe itirazını iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. CEVAP VE SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibe konu senet bedellerinin dava dışı lehtar ve ciranta ...'...