Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

. - K A R A R - Davacı, davalıdan iki ayrı senede dayalı olarak alacaklı olduğunu, bu alacağın tahsili için girişilen takibe davalının kısmen itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, tarafların kardeş olduklarını, davacının müvekkili aleyhine (2) ayrı senede dayalı olarak takibe geçtiğini, müvekkilinin senetlerden bir tanesine itiraz ettiğini bu senedin düzenlenme sebebinin taşınmaz satımı olduğunu ancak davacının müvekkilinin oğluna satım için verdiği vekaletnameyi anlaşmaya aykırı olarak iptal ettirdiğini ve taşınmazın devrinin verilmediğini, senedin bedelsiz kalması nedeniyle takibe itiraz ettiklerini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuş, karşı dava olarakta senet nedeniyle müvekkilinin davacıya borçlu olmadığının tesbitine karar verilmesini istemiştir....

    KARAR Davacı, davalıdan alacaklı olduğunu, bu nedenle dava konusu senedi icra takibine koyduğunu, davalının takibe itiraz ettiğini öne sürerek itirazın iptaline kara verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı, borçlusu davalı olan 50.000 YTL. bedelli adi senede dayanarak icra takibi yaptığını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek, bu davayı açmıştır....

      İcra Müdürlüğünün 2010/11391 sayılı dosyasında yapılan takibe karşı açılan dava sonrasında takibin iptaline karar verildiğini, davacının bu takip için davalı vekiline haricen ödeme yaptığını, iptal edilen takip için yapılan harici ödemenin iadesi için davalı aleyhine takip başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptalini ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, 2010/11391 sayılı icra takibinin maddi anlamda borç olmaması nedeniyle değil, mükerrer olması nedeniyle iptaline karar verildiğini, davacının da bu takipte borca ve borcun sebebine itiraz etmediğini, davacının davalıya borcunun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, ... ....

        Bu nedenle; takibe, takip dayanağı kira aktine, alacaklı görünen tarafların taraf sıfatına, aylık kira bedeline, borca, ödeme emrine, işlemiş/işleyecek faize, faiz oranına ve tüm fer'ilerine açıkça itiraz ediyoruz." şeklinde takibe itiraz ettiği görülmektedir. Davalı borçlu vekilinin itirazında, alacaklıların dayandığı 01/01/2016 başlangıç tarihli ve yazılı kira sözleşmesi altındaki imzaya itiraz etmediği açıktır. İtirazın bu hali ile borca itiraz niteliğinde olduğu, kira ilişkisinin ve kira bedelinin reddedilmediği, bu durumda taraflar arasındaki kira ilişkisi ve kira bedelinin takip hukuku açısından eldeki dosyada kesinleşmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davalı kiracı artık ödemeyi veya takibe konu edilen kira bedellerinin istenemeyeceğini İİK'nun 269/c bendinde sayılan belgelerle ispat etmek yükümlülüğü altındadır....

        İİK 67/3. maddesinde, “itiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise borçlu hakkında tazminata hükmolunması, kötü niyetin sübutuna bağlıdır” hükmü mevcut olup, dava konusu olayda davalı mirasçıların takibe kötü niyetle itiraz ettikleri ispat edilemediğinden, mahkemece inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, şartları oluşmadığı halde davalı mirasçıların inkar tazminatına mahkum edilmiş olmaları, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması HUMK.nun 436/2 maddesi hükmü gereğidir....

          Davalı borçlu 14.08.2015 tarihli itiraz dilekçesinde, Temmuz ayı kirasını 06.08.2015 tarihinde yatırdıklarını, sözleşmenin 6. maddesi gereğince alacaklının kendilerinden talep ettiği zammın haksız olduğunu, zammın talep edilebilmesi için sözleşmenin bitim tarihinin beklenmesi gerektiğini ileri sürerek takibe ve kira miktarına itiraz etmiştir. Ödeme emrine davalı borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı İcra Mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur. Davalı şirket yetkilisi, kira sözleşmesinde kira bedelinin yıllık ödeme şeklinde olduğunu, ancak sonrasında ödemelerin aylık olarak yapılmasının kararlaştırıldığını, ödemelerin de bu şekilde yapıldığını bildirerek davanın reddini savunmuş ve dosyaya ödemeye dair dekontlarını sunmuştur....

            . - K A R A R - Davacı vekili, davalının müvekkilinden alacaklı olduğu gerekçesi ile takibe geçtiğini müvekkilinin takibe itiraz ettiğini, davalının olayın hakem yolu ile çözülmesi için Adana ... Borsasına müracaat ettiğini, oysaki somut olayın hakem yolu ile çözülmesinin mümkün olmadığını, taraflar arasında tahkim ile ilgili bir anlaşmanın bulunmadığını öne sürerek uyuşmazlık konusu alacak nedeni ile... Hakem Kurulu' na gidilemeyeceğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili tarafından davacıya mal satıldığını, düzenlenen faturaların Adana ... Borsasına tescilinin yapıldığını, davacının borcunu ödememesi üzerine müvekkili tarafından takibe geçildiğini, ancak davacının takibe itiraz ettiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından Adana ......

              İcra Müdürlüğü'nün 2007/2080 esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapıldığını, takibe itiraz eden takip borçlusu davalının ipotekli taşınmazı üzerindeki hak ve yükümlülükleri ile devir alan üçüncü kişi olduğunu, davalının takibe itirazının haksız olduğunu belirterek haksız itirazın iptaline, takibin devamına ve inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 31.03.2011 tarihli celsede inkar tazminatına ilişkin taleplerinden vazgeçtiklerini beyan etmiştir. Davalı 31.03.2011 günlü oturumda, icra dosyasında kendisine ödeme emri tebliğine ilişkin zarf içerisinden ödeme emri çıkmadığını, bunu belirtir şekilde icra takibine itirazda bulunduğunu, maksadının takibe itiraz olmadığını, takibe esasen itirazının bulunmadığını ve itirazından vazgeçtiğini beyan etmiştir....

                ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/687 Esas KARAR NO : 2022/228 DAVA : İstirdat DAVA TARİHİ : 22/10/2021 KARAR TARİHİ : 08/03/2022 Mahkememizde görülmekte olan istirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıya ----- gerçekleştirildiğini, ürünlerin teslim alınmasına rağmen 64.754,52 TL bakiye borcun ödenmediğini, takibe konu borcun ödenmemesi üzerine ---- ---sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, takibe yapılan itiraz üzerine ------ Esas sayılı dosyasından itirazın iptali davası ikame edildiğini, bu sefer davalının --- sayılı dosya ile takip yaptığını, takibe süresinde itiraz edilemediğini, davacının icra tehdidi altında ödeme yapmak zorunda kaldığını belirtmiş; ödenen 35.759,89 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....

                  Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre, davacının önce davalı hakkında ilamsız takibe geçtiği, daha sonra takip yolunu iflas yolu ile takibe çevirdiği, davalı adına çıkarılan ödeme emirlerinin davalı kooperatifin Ticaret Sicil Memurluğu'ndaki adresine tebliğ edildiği, bu nedenle tebligatların usulsüz olduğu yolundaki davalı savunmasına itibar edilmediği, davalının takibe itiraz etmemesi üzerine takibin kesinleştiği, davalıya İİK'nun 158/2. maddesi uyarınca depo emri çıkarıldığı, ancak borcun yine ödenmediği gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının iflasına karar verilmiştir. Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....

                    UYAP Entegrasyonu