Kamu alacağının tahsili amacıyla 6183 sayılı Kanun’un 55’inci maddesi uyarınca düzenlenip tebliğ edilen ödeme emrine karşı borçlu, anılan Kanun’un 58’inci maddesi uyarınca, “...7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir...” Öncelikle belirtilmelidir ki; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.04.2001 gün ve 21-201-297; 24.03.2004 gün ve 10-164-170; 02.11.2011 gün ve 21-571-680 sayılı kararlarında da benimsendiği üzere itiraz için öngörülen yedi günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır....
İİK'nın 265. maddesinde ihtiyati haciz kararına karşı itiraz sebepleri sınırlı şekilde sayılmış olup, bu sayılanlar dışında başka bir sebebe dayanılarak ihtiyati hacze itiraz edilmesi mümkün değildir. İtiraz eden borçlu tarafça yukarıda değerlendirilenler dışında ileri sürülen itiraz nedenleri ve iddiaları menfi tespit davası yoluyla ileri sürülebilecek nitelikte olup, İİK'nın 265. maddesinde sınırlı olarak sayılmış olan ihtiyati hacze itiraz kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu kapsamda, tahsil edilen miktarın takip dosyasına bildirilmemesi ihtiyati hacze itiraz nedeni değildir. İtiraz dilekçesinde, itiraza ilişkin delillerin de sunulması gerektiğinden ve rehinli olduğu belirtilen aracın bonodan kaynaklanan borcun teminatı için verildiği ve borcun tamamını teminat altına alacak miktarda olduğunun kanıtlanmaması nedeniyle borçlunun tüm istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir....
iddiasında ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorunda olduğu, üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılacağı ve hakkında bu Kanun hükümlerinin tatbik olunacağı kurala bağlanmıştır....
Sayılı dosya ile icra takibine başlandığını,Ödeme emri, davalıya 21/02/2020 tarihinde tebliğ edildiği ve davalı da 24/02/2020 tarihinde ödeme emrine yasal süresi içerisinde haksız olarak itirazda bulunarak icra takibini durdurduğunu, Davalı taraf itiraz dilekçesinde takip konusu alacağın bulunmadığını ifade ederek takibe, borca ve ferilerine itiraz ettiğini, davalı taraf ile müvekkili Banka arasındaki söz konusu sözleşme 19/03/2019 tarihinde imzalanmış olan "Üye İşyeri sözleşmesi olduğunu, Davalı tarafından sözleşmeye aykırı olarak satış belgeleri düzenlendiği ve bu belgeler müvekkili Bankaya ibraz edilerek bedellerinin tahsil edildiğini, Diğer bir deyişle, davalı borçlu tarafından sözleşmeye aykırı olarak gerçekleştirilip, bedelleri davalı tarafından tahsil edilmiş olan işlemlerden kaynaklı Müvekkili Banka'nın alacağı mevcut olduğunu,müvekkili Bankanın, Üye İşyeri Sözleşmesini hangi hallerde feshedebileceği işbu sözleşmenin 21....
Öte yandan, 1615 sayılı Kanunun 81'inci, Gümrük Yönetmeliğinin 414'üncü maddelerine göre, yükümlüler tarafından yapılacak itirazlar, gümrük müdürlüklerince yerinde görülmediği taktirde, ilgili gümrüğünce olayın üst idari itiraz mercilerine iletilmesi ve bu merciler tarafından verilecek olumsuz kararlara karşı idari yargı yoluna başvurulması, sözü edilen bu itiraz prosedürünün dava açılmadan önce tüketilmesi ve işletilmesi zorunlu bir yol olması, 2577 sayılı Kanunun 14'üncü ve 15'inci maddelerine göre de, itiraz prosedürü tamamlanmadan açılan davalarda, "idari merci tecavüzü" sebebiyle merciine tevdi kararı verilmesi icap etmesine karşın, olayda, yükümlü itirazının İstanbul Bedelsiz ve Naklihane Gümrük Müdürlüğü tarafından reddedilmesinden sonra itiraz evraklarının üst idari itiraz mercilerine intikal ettirilmeyerek yükümlüye tebligat yapılması üzerine yargı yoluna başvurulması nedeniyle, açılan davada merciine tevdi kararı verilmesi...
Esas sayılı dosyasının haricen tahsil nedeniyle 04/01/2023 tarihinde kapatıldığı anlaşıldığından ihtiyati haciz kararına itiraz talebi konusuz kalmış olup itiraz hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına,ihtiyati haciz talep edenin haklı görüldüğünden ihtiyati haciz talep eden lehine vekalet ücreti takdirine ve itiraz eden tarafından yapılan masrafların itiraz eden üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir....
Bize ait olmayan borcu da bizden tahsil etmeye çalışmaktadır. Biz ise söz konusu taşınmazı kiraladıktan bir ay sonra abonelik işlemlerini yapmış ve düzenli olarak fatura ödemelerimizi yapmaktayız. Dolayısı ile bize ait olmayan bir borcu ödememiz mümkün olmayıp alacaklı tahsil edemediği bize ait olmayan borcu bizden tahsil etmeye çalışarak haksız kazanç elde etmeye çalışmaktadır. Bu nedenle borcun sadece 1 aylık döneminin bize ait olması ve kalar borcun bizden önceki döneme ait olması nedeni ile KISMEN BORCA İTİRAZ ETTİĞİMDEN, TAKİBE KONU BORCA, FAİZ VE BÜTÜN FERİLENE İTİRAZ ETTİĞİMDEN TAKİBİN DURDURULMASINI talep ederiz....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkili aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, icra takibi müvekkili kooperatif yetkililerinin süresi içerisinde takibe itiraz etmeleri sonucu durdurulduğunu, ancak Erdek İcra Hukuk Mahkemesi 2020/31 E- 2020/39 K sayılı kararı ile takibe itiraz edenlerin temsil yetkilerinin olmadığı gerekçesi ile itirazı kaldırdıklarını ve takibin devam ettiğini, bu dönemde icra dosyasında davalı şirketin vekili tarafından kooperatifin hesaplarına haciz uygulamak sureti ile 17.12.2021 tarihinde 81.497,01 TL’yi kendilerinden tahsil ettiklerini ancak Erdek İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/31 E – 2020/39 K sayılı kararı Bursa BAM 6.Hukuk Dairesinin 2021/2734 E – 2022/595 K sayılı kararı ile kesin olmak üzere kaldırıldığını, davalının şikayetinin reddine karar verildiğini, BAM kararında icra dosyasına kendilerince yapılan itirazın geçerli olduğuna karar verildiğini dolayısıyla tahsil ettikleri para haksız ve mesnetsiz hale geldiğini...
Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır. b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır. Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır. c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir....
Esas Sayılı dosyasından başlatılan icra takibinden gönderilen ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiğini, borçlunun müvekkili şirkete borcu olmadığını öne sürmek suretiyle borcun tamamına itiraz ettiğini, itiraz konusu alacak hakkında takibin devamı amacıyla işbu dava açtıklarını, yapılan itiraz haksız ve yersiz olduğunu, itirazın iptali gerektiğini, davalının takipte, müvekkili şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını iddiası ile asıl alacağa ve ferileri bakımından takibe itiraz ettiğini beyan ettiğini, takibi durdurduğunu, ihlalli geçiş vakıasına itiraz ettiklerini..., yapılacak yargılama neticesinde davalının Adana ... Müdürlüğü ......