Akdî ilişkinin sonlandırılmasında taraflara izafe edilebilecek bir kusur bulunmadığından taraflar tasfiye nedeniyle müspet zarar kapsamında kâr kaybı ve alacak isteminde bulunamaz ise de; geçici ve kesin teminatların iadesini ve menfi zararlarını talep etmeleri mümkündür. Menfi zarar da; uygulama ve Yargıtay içtihatlarında sözleşmenin ifası için yapılan ve sözleşme ilişkisi kurulmamış olması halinde yapılmayacak olan masraflar olup menfi zararların fesih ya da tasfiyede kusursuz olsa dahi sözleşmenin diğer tarafından talep edilmesi mümkündür....
Bunun yanında sözleşmenin uygulanacağına güvenilerek yapılan ve mal varlığını eksilten harcama ve giderlerin karşılığı olumsuz zarar olduğu gibi daha elverişli koşullarda sözleşme yapma fırsatının kaçırılması sebebiyle gerçekleşen zarar da menfi zarar kapsamında kabul edilmektedir. ... ve Dairemizin yerleşik uygulamalarında sözleşmenin feshi halinde menfi zararın fesihten itibaren makul süre içerisinde ihale yapılması ya da ihale yapılmayan durumlarda aynı işin veya kalan işin başkasına yaptırılması durumunda ödenecek bedel ile önceki yükleniciyle sözleşme yapılmayıp aynı tarihte aynı işin ya da kalan bölümünün başka bir müteahhide yaptırılması halinde ödenecek bedel arasındaki fark olarak hesaplanacağı kabul edilmektedir....
Bunun yanında sözleşmenin uygulanacağına güvenilerek yapılan ve mal varlığını eksilten harcama ve giderlerin karşılığı olumsuz zarar olduğu gibi daha elverişli koşullarda sözleşme yapma fırsatının kaçırılması sebebiyle gerçekleşen zarar da menfi zarar kapsamında kabul edilmektedir. ... ve Dairemizin yerleşik uygulamalarında sözleşmenin feshi halinde menfi zararın fesihten itibaren makul süre içerisinde ihale yapılması ya da ihale yapılmayan durumlarda aynı işin veya kalan işin başkasına yaptırılması durumunda ödenecek bedel ile önceki yükleniciyle sözleşme yapılmayıp aynı tarihte aynı işin ya da kalan bölümünün başka bir müteahhide yaptırılması halinde ödenecek bedel arasındaki fark olarak hesaplanacağı kabul edilmektedir....
Buna göre; inşaat seviyesi %90 oranının altında kaldığından ve birleşen davanın açılması ile birlikte tarafların fesih konusundaki iradeleri birleştiğinden, mahkemece sözleşmenin geriye etkili olarak feshine ve yükleniciye devredilen ve onun adına kayıtlı bulunan bağımsız bölümlerin tapu iptali ile tesciline, geriye etkili fesih kapsamında müspet zarar istenemeyeceğinden bu konudaki gecikme tazminatı ve cezai şart alacağı isteklerinin reddine, sadece menfi zarar tazmini isteğinde bulunulabileceğinin kabulüne ve yüklenicinin imalat bedelinin tahsiline karar verilmesinde, esas itibariyle bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
Hukuk Dairesi 2019/4983 E- 2020/2182 K "Genel itibariyle müspet zarar sözleşmenin ifa edilmemesinden doğan zararı, menfi zarar ise, sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından kaynaklanan zararı ifade etmektedir.(HGK’nun 29.09.2010 gün ve 2010/14- 386 E. 2010/427 K.). Yani, müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durum ile eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarar olup, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur; bu durumda sözleşme ortadan kalkmamakta, yalnızca alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı almaktadır. Menfi zarar ise, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır....
Yargıtay içtihatları ve doktrinde eser sözleşmesinden ve eser sözleşmenin bir türü olduğu kabul edilen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden dönülmesi nedeniyle uğranılan ve giderilmesi talep edilen olumsuz zararların sınırlı sayıda olmadığı kabul edilmekte; sözleşmenim yapılmasına ilişkin giderler, harçlar, posta giderleri ve noter ücreti de menfi zarar kapsamında değerlendirilmektedir. Sözleşmenin feshi yahut sözleşmeden dönülmesi halinde alacaklı ancak menfi zararının tazminini isteyebilecektir. Hukuk Genel Kurulu'nun 17.01.1990 tarih ve 1989/13-392-1 sayılı kararında da belirtildiği gibi menfi zarar sözleşme yapılmasaydı davalının uğramayacağı zarar olarak tanımlanmaktadır....
Davacı taraf sözleşmenin yerine getirilmemiş olmasından dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL menfi zarar talebinde bulunmuştur. Menfi zarar alacaklının sözleşmenin geçerliliğine güvenerek yaptığı masraflara ilişkindir. Alacaklının mal varlığının söz konusu sözleşme ilişkisine hiç girmeselerdi alacağı değer ile geçersiz kılınan bu sözleşme ilişkisi sonrasında aldığı değer farkı menfi zararı oluşturur. Menfi zararın tazmininde korunan hukuki yarar alacaklının sözleşmenin geçerliliğine ilişkin güvenidir. Menfi zarar kalemlerine sözleşme ilişkisinin tesisine ilişkin her türlü masraf (harçlar ve damga vergisi ödemeleri, yol giderleri, noter masrafları gibi) geçersiz kılınan sözleşmesel ilişki kapsamında yerine getirilen edimlerin iadesinden kaynaklanan masraflar, dava masrafları gibi masraflar dahildir....
Yüklenici kooperatif arsa sahiplerinin fesih bildirimlerine karşı itirazda bulunmuşlarsa da, yaptıkları imalât bedelinin tahsili için 09.08.2002 tarihinde dava açtıklarından tarafların sözleşmenin feshi konusunda iradelerinin birleştiği sonucuna varılmaktadır. Sözleşmenin feshi durumunda kusurları olmadığı anlaşılan LO ./.. s.2 15.H.D. 2008/7209 2009/4136 arsa sahiplerinin menfi zararlarının tazmini için dava açma hakları mevcuttur. Bu davanın fesih konusunda iradelerin birleştiği, diğer bir deyimle sözleşmenin feshedildiği tarihten itibaren BK’nın 126/IV. maddesindeki 5 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılması mümkündür. Ancak arsa sahipleri bu davayı sözleşmenin feshi tarihinden itibaren makul süre içerisinde açmamışlarsa, menfi zarar değerlendirmesi ve hesabının makul süre sonundaki tarihe göre yapılması gerekir....
Yerel mahkemece görülen eldeki bu davada cezai şart alacağı ile menfi zarar isteminde bulunulmuştur. Yapılan yargılama sonucunda yanlar arasındaki sözleşmenin feshine karar verildiğinden sözleşmenin 8. maddesinde hüküm altına alınan ve davaya konu edilen BK’nın 158/II. maddesinde tanımlanan ifaya ekli cezanın istenebilmesi için sözleşmeden dönülmemiş olması veya sözleşmesinde akdin feshi halinde dahi istenebilmesi yönünde hüküm bulunması gerektiği gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir. Oysa davacı konutların tamamlanmaması sebebiyle fesihten dolayı kooperatif üyelerinin mağdur olduklarını, bu mağduriyet nedeniyle menfi zararın oluştuğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL menfi zarar talebinde de bulunmuştur. Mahkemece bu konuda herhangi bir inceleme-araştırma yapılmadığı gibi, olumlu-olumsuz karar da verilmemiştir. Bu bakımdan HUMK’nın 388 ve 389. maddeleri kapsamında gerekli değerlendirme yapılıp sonuca gidilmesi gerekmektedir....
KARAR Davacı, davalı yükleniciden konut satın aldığını sözleşmede kararlaştırılan sürede konutun teslim edilmediğini, tasarruf amaçlı ve kira geliri elde etmek için satın aldığını, maddi ve manevi zararları oluştuğunu ileri sürerek 70.000 TL maddi 20.000 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, ödenen bedel 40.910 Dolar ile 10.000 TL ve 21.774 TL kira kaybı yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı, açmış olduğu davada, konutun teslimi mümkün olmadığını, yapmış olduğu ödemelerin iadesi ile kira kaybı ve manevi tazminat istemiştir. Davacı akdi feshedilen taraf olarak 6098 sayılı kanunun 125.maddesi gereği menfi zararını talep edebilir. Menfi zarar yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle uğranılan zarardır....