- KARAR - Davacı arsa sahibi vekili, davalı yüklenicinin sözleşme gereği iş programına uymadığını, sözleşmede haksız feshe neden olan tarafın müspet ve menfi zararlar ile 200.000,00 ABD Doları cezai şart ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, ihtar çekilip sözleşmeye aykırılık teşkil eden hususların ikmali, aksi takdirde sözleşmenin feshi yoluna gidileceği ve menfi ve müspet zararlar ile cezai şartın talep edileceği belirtilerek süre verilmesine rağmen işe başlamadığını, davalının cevabi ihtarında inşaat ruhsatının süresinin bittiği, projede değişiklik yapılması gerektiği ve yeni proje masrafları çıktığı, ilk yüklenici ile arsa sahibi şirket arasındaki sözleşmenin de ayakta olduğunu belirterek bu hususların giderilmesini istediğini, bunun üzerine davalıya yeniden ihtar çekilerek sözleşmeye aykırılığın giderilmesi, aksi takdirde sözleşmenin feshedilmiş olacağı, meydana gelen menfi ve müspet zararlar ile 200.000,00 USD maktu cezai şartın süre sonunda ödenmesi gerektiğinin bildirilmesine rağmen...
Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sözleşmenin feshi ve tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında... Noterliği'nin ... tarih ve .. yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye ilişkin edimlerin davalı yanca yerine getirilmediğini ileri sürerek, sözleşmenin feshi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik ... TL menfi zararının sözleşmenin bitim tarihi olan ... tarihinden işleyecek temerrüt faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir....
zararının sözleşmenin zamanında ifa edilmemesinden kaynaklandığını ileri sürerek, sözleşmenin geriye etkili şekilde feshine, şimdilik 500,00 TL menfi zarar, 500,00 TL cezai şart alacağı ile her bir davacı için 5.000,00 er TL manevi tazminatın faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Bilirkişi ek raporları taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekilleri bilirkişi raporuna karış beyan ve itirazlarını ayrı ayrı sunmuşlardır. Dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi kurulu 03/02/2022 tarama tarihli raporunun sonuç kısmında özetle; davacının menfi zarar talebinin, 109.662,68 TL - 85.495,82 TL - 24.166, 76 TL (KDV hariç) olacağı, bunun için TBK m. 125 gereğince sözleşmeden dönme ve menfi zarar talep etme imkanının seçildiğinin kabulü gerektiği; Bu durumda, dava konusu çekin davacıya iadesi gerektiği, öngörülemezlik unsuru oluşmadığından sözleşmenin uyarlanması koşullarının oluşmadığı sonucuna ulaşılmakla birlikte, bu konu hukuki bir konu olup nihai takdirin Mahkemeye ait olduğu görüşü bildirilmiştir. Bilirkişi raporu dosya kapsamı ve delil durumuna uygun olup, hükme esas alınmıştır....
Eldeki dava ise ödenen bedele ilişkin değil müspet zarar niteliğinde taşınmazın satış tarihi ile şimdiki arasındaki değer kaybı ve kira gelirine ilişkin maddi tazminat isteminden kaynaklanmaktadır. Yargıtay 15. HD'nin 2010/6374 E. - 2011/7212 K. sayılı 07/12/2011 tarihli ilamında vurgulandığı gibi sözleşmenin geçersiz olması sebebiyle tarafların müspet zararları talep etmeleri mümkün değildir. Ancak verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri isteyebilirler.Ayrıca menfi zararlarını diğer taraftan talep edebilir. Menfi zarar ise sözleşmenin yapılması nedeniyle yapılan harcamaların sözleşme yapılmamış olsaydı uğranılmayacak zararlara ilişkindir. Somut olayda, davacının menfi zarara ilişkin bir talebi mevcut değildir. Kaldı ki, sözleşmenin geçersiz olması nedeniyle menfi zararın istenebilmesi için davacı tarafından masraf yapılmış olması yeterli olmayıp yapılan bu işlerden davalının haklı bir neden olmaksızın yararlandığının davacı tarafından ispat edilmesi şarttır....
Menfi zarar ise, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Diğer bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; yukarıda da belirtildiği üzere, tapulu bir taşınmazın mülkiyetinin devrini öngören her türlü sözleşmenin resmi şekilde yapılması geçerlilik şartı olup, söz konusu geçerlilik şartını taşınmayan yani resmi şekilde yapılmayan tapulu taşınmazların harici satım sözleşmeleri geçersizdir ve bu durumda taraflarca geçersiz sözleşmeye dayanılarak menfi ve müspet zarar talep edilemeyip, sadece, sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak tarafların birbirlerine verdikleri talep edebilecektir....
Davalı yüklenicinin temyizi üzerine davacıların bu aşamada menfi zarar istemlerinin mümkün olmadığı, isteyebilecekleri zararın inşaatın proje ve ruhsatına uygun hale getirilmesi için yapılacak yıkım ve buna bağlı masraflardan ibaret olduğu belirtilerek bilirkişilerden ek rapor alınmak suretiyle bu zararın hüküm altına alınması gerektiğine değinilmiş, uyulan bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi kurulunca 2001 yılı fiyatları ile binanın yıkımı ve molozların temizlenmesi bedeli 78.144.645.567 TL. olarak hesaplandığından mahkemece davacıların talebi ile bağlı kalınarak 60.000.000.000 TL.ya hükmedilmiştir. Bozmadan önce davacılar yararına menfi zarar adı altında 37.873.192.500 TL.ya hükmedildiğinden ve bu karar davacılar tarafından temyiz edilmediğinden, bozma sonrasında bu miktarın üzerinde tazminata hükmedilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir....
Bunun sonucu olarak yüklenicinin sözleşmenin haksız feshi halinde sözleşmenin ifa olunacağına güvenerek yaptığı masraflar ve kâr kaybını istemesi mümkündür. Ancak davalı iş sahibi idari yargı kararı uyarınca sözleşmeyi feshetmek zorunda kaldığını savunmaktadır....
. - K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasında bayilik sözleşmesi imzalandığını, müvekkiline bayi sıfatıyla İstanbul ilinde satış ve pazarlama hakkı verildiğini, müvekkilinin sözleşmeye güvenerek 100.000.000.000 TL civarında harcama yaptığını, (3) personel aldığını, (50)’den fazla satıcı ile yazılı sözleşme imzaladığını, ancak davalının başlangıçta akde uygun davranmasına rağmen daha sonra akdin ifasından kaçındığını ve en sonunda da üretiminin tamamını... grubuna devrederek akdin ifasını imkansız kıldığını, bu nedenle de müvekkilinin zarara uğradığını belirterek, 50.000.000.000 TL menfi zarar, 50.000.000.000 TL mahrum kalınan kar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, sözleşmenin diğer koşullar başlıklı bölümünün 1. maddesi uyarınca davacının üretimin durdurulması gerçeğini kabul ettiğini, müvekkilinin 2003 yılı Mart ayında üretimi durdurduğunu ve sözleşmenin uygulanamaz hale geldiğini, davacının ava dışı ... .....
ve kök rapordaki hesaplamaların değişmediği, düzenlenen kök ve ek raporların denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere göre, ilk derece mahkemesince işi süresinde tamamlamayan ve kusurlu olan yüklenici davalılardan taraflar arasında yapılan sözleşmenin 36/4 ve 36/7 maddelerine göre işin başkasına tamamlattırılması nedeniyle iki sözleşme bedeli arasındaki fark nedeniyle 49.765,17-TL'nin tahsiline karar verilmesinde ve işin tamamlanmaması nedeniyle zarar gören ve yenilenmesi gereken inşaat imalatları bedeli olan 30.844,86TL +KDV= 36.396,93-TL 'nin tahsiline karar verilmesinde usule ve yasaya aykırılık bulunmadığı; davacı iş sahibinin inşaatın süresinde bitirilmemiş olması nedeniyle talep ettiği kira kaybı bedeli ise müspet zarar niteliğinde olduğu ve sözleşmenin feshi halinde menfi zararın istenebileceği, müspet zararın istenemeyeceğinden Mahkemece kira kaybı isteminin reddine karar verilmesinde usule ve yasaya aykırılık bulunmadığından...