-2- gerektiği halde bekledikleri, hatta bazı dolmuşların servis yapmaya başladıklarını, davacı şirket tarafından ihlallerin önlenmesi için idareye ve Emniyet Müdürlüğüne müracaatlarda bulunulmuş ise de ihlallerin önlenemediğini, bu ihlaller sebebiyle Tıp Fakültesi hattındaki yolcu sayısının da düştüğünü, davacı şirketin çalıştığı hatlarda ücretsiz taşımakla yükümlü olduğu kişi sayısının sözleşme tarihinden sonra beklenmeyen oranlarda arttığını, davalı idarenin sözleşmenin 6.maddesi gereğince her yeni yılın başında bilet fiyatlarına artış yapması gerektiğini, ancak artışların zamanında yapılmaması ve asgari ücret, akaryakıt, sigorta primlerinin vs artması nedeniyle sözleşmenin ifası sırasındaki edimler arasındaki dengelerin davacı aleyhine değiştiğini, belirterek davacının, davalı ......
in biçerdöverin devrini bedeli ödeyen davalıya verdiği, diğer 2002 model biçerdöverin ise davacının uhdesinde bulunduğu, dolayısıyla taraflar arasındaki sözleşmenin fiili olarak feshedildiğinin anlaşıldığı, taraflar arasındaki sözleşmenin şu aşamada aynen ifasının mümkün olmadığı, davacı tarafın maliki olmadığı bir biçerdöveri takas yolu ile devretmeye kalktığı, davacı tarafça sözleşmenin yerine getirilmemiş olması dolayısıyla maddi zararın oluştuğunun beyan edildiği, ancak maddi zararın ispatlanmadığı, davacıya talep ettiği 25.500 Euro bedel için eksik harcı yatırması için kesin süre verildiği, davacı tarafça eksik harcın tamamlanmadığı, bu sebeple taraflar arasındaki sözleşmenin aynen ifası mümkün olmadığından taraflar arasındaki 12/08/2012 tarihindeki sözleşmenin feshine, 25.000 euronun davacıya ödenmesi talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına , davacı taraf maddi zararını ispatlayamadığından maddi zarara ilişkin talebin reddine, 2002 model traktör davacının uhdesinde olduğundan...
, bu hususun bizzat davalının da kabulünde olduğunu, sözleşmenin 3.19 maddesi gereği yüklenicinin ilgili makamlardan gerekli izinleri alması gerektiğinin hüküm altına alındığını, sözleşme hükümlerinin, sözleşmenin bir anahtar teslim götürü bedel eser sözleşmesi olduğunu, ayrıca yine sözleşme hükümleri uyarınca geçiş hakkının ya da her ne nam altında olursa olsun benzeri izin veya özel proje bedelleri ve bu bedellerin vergileri ve keşif bedellerinin sözleşme (ihale) anahtar teslim bedeli kapsamı içinde olduğunu, bunlar için müvekkili şirketten ilave bir bedel talep edilebilmesinin mümkün olmadığını, anahtar teslim işin gereği ve sözleşme hükümleri uyarınca davalı projenin yerine getirilmesi için bütün izin, onay, lisans gibi hususları gerekli kurum ve kişilerden alması gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 9.2 maddesi gereğince tüm idari giderlerin, sözleşme bedeline dahil olduğunu, bununla beraber Sözleşmenin 2.6 maddesi gereğince, "Yüklenici, Projenin ifası için ve kanun, düzenleme...
, bu hususun bizzat davalının da kabulünde olduğunu, sözleşmenin 3.19 maddesi gereği yüklenicinin ilgili makamlardan gerekli izinleri alması gerektiğinin hüküm altına alındığını, sözleşme hükümlerinin, sözleşmenin bir anahtar teslim götürü bedel eser sözleşmesi olduğunu, ayrıca yine sözleşme hükümleri uyarınca geçiş hakkının ya da her ne nam altında olursa olsun benzeri izin veya özel proje bedelleri ve bu bedellerin vergileri ve keşif bedellerinin sözleşme (ihale) anahtar teslim bedeli kapsamı içinde olduğunu, bunlar için müvekkili şirketten ilave bir bedel talep edilebilmesinin mümkün olmadığını, anahtar teslim işin gereği ve sözleşme hükümleri uyarınca davalı projenin yerine getirilmesi için bütün izin, onay, lisans gibi hususları gerekli kurum ve kişilerden alması gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 9.2 maddesi gereğince tüm idari giderlerin, sözleşme bedeline dahil olduğunu, bununla beraber Sözleşmenin 2.6 maddesi gereğince, "Yüklenici, Projenin ifası için ve kanun, düzenleme...
Sözleşmenin hangi şartlarda fesh edilebileceği 4375 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 20. Maddesinde düzenlendiği gibi, taraflar arasında münakit sözleşmenin 16. Maddesinde de izlenecek yöntem belirlenmiş olup, buna göre öncelikle idarenin davalı yükleniciye işin sözleşme ve eki idari ve teknik şartname hükümlerine uygun şekilde ifası amacıyla ihtarname gönderilerek süre tanınması gerektiği, verilen süreye rağmen aksaklığın devam etmesi halinde idarenin sözleşmenin feshi yoluna gidilebileceği, hal böyle iken davalı idarenin kanun ve sözleşmede zikredilen sebepler dışında doğrudan sözleşmenin feshi cihetine gittiği, keza sözleşmeye göre görevlendirilmesi gerekli kontrol teşkilatınca yapılmış bir denetim ya da başkaca durum tespit içerir bir tutanak bulunmadığı, idarenin 4375 sayılı yasanın 20/2. Maddesi uyarınca aynı yasanın 25....
Bir ani edimli sözleşmenin sürekli sözleşme niteliğine dönüşmesi mümkündür. Ancak bunun için tarafların açık iradelerinin bulunması zorunludur. Eldeki uyuşmazlıkta taraflar arasındaki ilk üç sözleşme belirli süreli olarak düzenlenmiş, sonraki sözleşmelerde bir önceki sözleşmenin tüm hükümleriyle ortadan kaldırılacağına dair hükümler konulmuştur. Üçüncü sözleşmenin sona ermesiyle birlikte taraflar arasında yeni bir yazılı sözleşme yapılmamıştır. Tarafların ticari defterlerinin incelenmesinde, üçüncü sözleşmenin bitiminden sonra da ticari ilişkinin devam ettiği, davacının davalıdan mal aldığı açık ise de taraflar arasındaki önceki sözleşmelerin belirsiz süreli, yahut sürekli sözleşme ilişkisine döndüğüne dair dosyada bir delil bulunmamaktadır....
ve tarafımıza süre verilmesi halinde davacıya satışı yapılan yerde ve miktarda bir arsa tahsisinin yapılacağı bildirilmiş ise de mahkemece taleplerinin de kabul edilmediğini, yukarıda arz ve izah edildiği üzere, istinaf taleplerinin kabulü ile mahkeme kararının ortadan kaldırılmasını, yeniden yapılan imar uygulaması sonucunda sözleşmenin ifası mümkün hale geldiğinden tarafımıza sözleşmenin aynen ifası için süre verilmesini, aksi halde mahkemenizce bilirkişi incelemesi yaptırılarak, görevlendirilecek gayrimenkul değerleme uzmanı olan bir bilirkişi tarafından yeniden rapor tanzimi ile Yargıtay kararına uygun olarak, dava konusu taşınmazın tapu kaydının devir ve temlikinde ifasının imkânsız hale geldiği, satış tarihi olan 15.11.2017 tarihindeki rayiç değerinin tespit edilmesini ve buna göre karar verilmesini talep etmiştir....
Sözleşmenin tarafları tacirdir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 18/2. maddesine (mülga 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 20/II. maddesine) göre her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. Bu ilke sözleşmenin imzası, ifası ve feshi aşamalarının hepsinde gözetilmesi gereken ilke olması nedeniyle mahkemece, sözleşmenin davacı aleyhine hükümler içermesine rağmen bu durumu kabul eden tacir davacının sözleşme serbestisi ilkesi ile sözleşme hükmü nazara alındığında tazminat, bedel vb herhangi bir talepte bulunamayacağı belirtilmiştir. Bu gerekçe ilke olarak doğru ise de, imzalanmış sözleşmenin yürütümü sırasında da hukukun genel ilkelerinden olan Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesi gereğince de, hak ve borçların kullanımı ve ifasında da iyiniyet kurallarına uyulması gerekmektedir. Bir hakkın sırf başkasını zarara sokacak şekilde kötüye kullanılmasını kanun himaye etmez....
Davacı sözleşmenin ifası nedeniyle satış bedelinden yapılan haksız kesintilerin tahsili isteminde bulunmuştur. Davanın niteliği itibariyle görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. O halde mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken aksine düşüncelerle ve yazılı şekilde İş mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davanın tarafları arasında yapıldığı ileri sürülerek dosyaya ibraz edilen 02.07.2020 tarihli sözleşmenin, yukarıda belirtilen yasa maddelerine uygun bir sulh anlaşması niteliğinde olup olmadığı hususu da dahil olmak üzere yasa gereğinin takdir ve ifası ile taraf beyanları doğrultusunda bir karar verilmek üzere dosyanın mahalline tetkiksiz iadesine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dava dosyasının sulh sözleşmesine ilişkin ek karar verilmek üzere HMK’nın 314/3. maddesi uyarınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’ne TETKİKSİZ İADESİNE, 27.04.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....