WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Taraflar arasında 16.09.2008 tarihli “Kat Karşılığı Bina Yapım Sözleşmesi “ başlıklı sözleşmenin yapıldığı, sözleşmenin 4. maddesinde; "Müteahhit binayı bitirmek ve iskân ruhsatını almakla yükümlüdür. Bina ile ilgili tüm resmi harçlar, vergiler, sigortalar, yazışmalar ve iskân ile ilgili tüm harçlar müteahhite aittir.", sözleşmenin 6. maddesinde "Müteahhit binayı en geç ruhsat tarihinden itibaren 15 ay içinde eksiksiz olarak bitirip teslim edeceğini taahhüt eder." ve sözleşmenin hukuki şartlar 1. maddesinde ise "Bu sözleşmedeki şartlara uymayan veya herhangi bir sebeple cayan taraf 50.000,00 TL tazminat ödemekle yükümlüdür." hükümlerinin mevcut olduğu anlaşılmaktadır....

    Şekil zorunluluğunun birinci istisnası, sözleşme adi yazılı şekilde olsa bile taraflardan birinin edimini tamamen veya reddolunmayacak oranda yerine getirmiş olması halinde diğer tarafın artık bu sözleşmenin geçersizliğini ileri süremeyeceği kuralıdır. Çünkü böyle bir davranış TMK'nın 2. maddesinde tanımlanan bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni koruma kuralına aykırı düşer. Somut olayda; davacı tarafından sözleşmenin feshi ile ödediği bedelin iadesi talep edilmiş olup; taraflar arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi incelendiğinde; sözleşmenin resmi şekilde yapılmadığı, tapu devri yapılmadığı gibi sözleşmenin geri dönülmeyecek şekilde ifası söz konusu olmadığından, geçerli bir KKİS’ den bahsedilemez. Bu nedenle, “çoğun içinde az da vardır”, ilkesi gereğince fesih yerine sözleşmenin geçersizliğinin tespitine karar verilmesi gerekmektedir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasında görülen sözleşmenin ifası için izin ve onay verilmesi davası sırasında davalı ... 09/05/2011 günlü dilekçesiyle reddi hakim yoluna başvurmuştur. Bu konuda verilen kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili Av.Ahmet Yum tarafından istenilmiş olmakla, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14.07.2011 tarih ve 2011/9986-2011/9340 sayılı bozma kararında; "Davacılar vekili, Sarıyer 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/846 esas sayılı dosyasında sözleşmenin ifası için izin ve onay verilmiş sayılması amacıyla 14.10.2009 tarihinde dava açmıştır. 16.12.2009 tarihinde davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 15....

        Mahkemece, kesin hüküm olduğu gibi taşınmaz elbirliği mülkiyet rejimine tabi olup sözleşmenin ifası istenemeyeceğinden dava reddedilmiştir. Hükmü, davacılar temyiz etmiştir. Dayanılan 04.12.1961 tarihli sözleşmenin konusu, Teşrinievvel 1321 tarihli 9 numaralı tapu kaydında davalılar mirasbırakanına murislerinden intikal edecek paylardır. Anılan tapu kaydının 16.08.1963 tarihinde yapılan tapulama tespitinde 18, 19, 20, 21 ve 22 parsellere revizyon gördüğü, tapulamanın 24.12.1963 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 04.04.2007 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Görülüyor ki, satış vaadi sözleşmesi tapulama tespit tarihinden önceki bir tarihte yapılmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesi hükmü gereğince tutanaklarda belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak dava açılamayacağından davanın reddedilmiş olması sonuç olarak doğrudur....

          - K A R A R - Dava, taraflar arasında düzenlenen 25.08.2001 tarihli satış sözleşmesi gereğinin davalı tarafından yerine getirilmediği iddiasıyla sözleşmenin aynen ifası, olmadığı takdirde uğranılan zararın tazminine yöneliktir. Davalılar vekili, müvekkili şirketin temsilcisi...ile davacı arasındaki protokolün geçersiz olduğunu, protokolü tanzim eden Mehmet Ateş Sönmez’in davacı şirketi temsile yetkili olmadığını, 12.09.2001 ve 19.09.2001 günlü çeklerin bankaya ibrazında çeklerdeki imzanın yetkili hamili olmadığı gerekçesiyle ödeme yapılmadığını, sözleşmenin feshedildiğini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacının davalıya B.K.nun 187. maddesi gereğince ihtarname çekmediğinden, aynen ifayı talep edemeyeceği, ifa menfaatini isteyebileceği gerekçesiyle bilirkişi raporuna göre, aynen ifaya yönelik talebin reddine, davacının müspet zararını oluşturan 6.500....

            Dosyanın incelenmesinden kredi kartı üyelik sözleşmesinin 20.09.2000 günü imzalandığı anlaşılmıştır. 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 24 ncü maddesinin son fıkrasında kredi kartları kullanımlarındaki kefaletin, Borçlar Kanunu’nda belirtilen adi kefalet hükümlerine tâbi olup, borcun asıl borçludan tahsili için bütün yollar denenmeden kefilden borcun ifası istenemeyeceği belirtilmiş; yasa 01.03.2006 günlü Resmi Gazete’deki yayınla yürürlüğe girmiştir. Yasanın genel yaklaşımı, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin esas alınması ile birlikte, getirilen ilkelerin de bir arada uygulanması yönündedir. Bu durumda mahkemece dava dışı borçlunun harcamalarının dönemlere göre tesbiti ile 01.03.2006 gününden önceki harcamalar bakımından davalının müteselsil kefil, anılan tarihten sonraki harcamaları bakımından da adi kefil olarak sorumlu bulunduğunun kabulü gerekir....

              Bu haliyle sözleşmenin BK.365. maddesince götürü bedelli olarak yapıldığı anlaşılmaktadır. Kural olarak eser sözleşmelerinde yüklenici işi kararlaştırılan bedelle yapmak, iş sahibi de bedelin tümünü ödemekle yükümlüdür. Somut olayda, iş bedelinden kalan 2.500,00 TL’nin ödenmediği uyuşmazlık konusu değildir. İş sahibinin eksik işler bedeli piyasa fiyatlarına göre hesaplanarak ödenmesine karar verildiğine ve böylece iş sahibince sözleşmenin aynen ifası istemi kabul edildiğine göre kararlaştırılan bedelin tamamının yükleniciye ödenmiş olması gerekir. Bu nedenlerle birleşen davada, iş bedelinden kalan 2.500,00 TL yüklenici alacağına hükmedilmesi gerekirken tümüyle reddi usul ve yasaya aykırı olmuştur. O halde karar birleşen davanın davacıları yüklenici yararına bozulmalıdır....

                Davalı; sözleşmenin zamanaşımına uğradığını, ayrıca geçersiz olduğunu, davacının edimlerini ifa etmediğini beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki 24.06.2002 tarihli sözleşmenin karma bir sözleşme olması nedeniyle her bir edime ait olduğu sözleşmeye ilişkin zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, ifası istenen edimin eser sözleşmesine ilişkin bir edim olduğu ve 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, icra takibinin 23.05.2012 tarihinde yapıldığı, bu nedenle davacının talebinin zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir....

                  Dava konusu ihaleye ilişkin Sözleşme Tasarısı’nın "Sözleşmeye aykırılık hâlleri, cezalar ve sözleşmenin feshi" başlıklı 16. maddesinin 16.1.3. no'lu alt maddesinde, "Aşağıdaki tabloda yer alan ağır aykırılık hâllerinden herhangi birinin gerçekleşmesi hâlinde, 4735 sayılı Kanun'un 20'nci maddesinin (b) bendine göre protesto çekmeye gerek kalmaksızın sözleşme feshedilir." kuralına yer verilmiş, söz konusu Tablo'nun 2. satırında "Sözleşmenin ifası aşamasında yüklenicinin, teknik ve idari şartnamede belirtilen ihaleye katılma şartlarından birini kaybetmesi" ağır aykırılık hâllerinden biri olarak düzenlenmiş; 16.4. no'lu alt maddesinde ise, "Sözleşmenin uygulanması sırasında yüklenicinin 4735 sayılı Kanun'un 25'inci maddesinde sayılan yasak fiil veya davranışlarda bulunduğunun tespit edilmesi hâlinde ise ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın kesin teminat ve varsa ek kesin teminatlar gelir kaydedilir ve sözleşme feshedilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir." kuralına yer verilmiştir...

                    Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; sözleşmenin 4. maddesi gereğince, sözleşmenin 1 yıl süreyle geçerli olduğu, sözleşmenin bitiminden 1 ay önce taraflardan birinin sözleşmenin yenilenmeyeceğini karşı tarafa bildirmemesi halinde aynı koşullarda sözleşmenin uzamış sayılacağı, aynı maddenin 2. ve 3. paragraflarında davacının sözleşmeyi süresinden evvel feshetme hakkının olmadığının, davalının dilediği zaman ihbarda bulunmaksızın tek taraflı olarak sözleşmeyi feshedebileceğinin, davacının bankadan tazminat, bedel vb. talep edemeyeceğinin düzenlendiği, sözleşmenin davacı aleyhine hükümler içermesine rağmen bu durumu kabul eden tacir davacının sözleşme serbestisi ilkesi ile sözleşme hükmü nazara alındığında tazminat, bedel vb herhangi bir talepte bulunamayacağı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu