ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 10/10/2022 NUMARASI : 2022/147 ESAS DAVA KONUSU : Sözleşmenin İfası KARAR : Silifke 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 10/10/2022 tarih ve 2022/147 Esas sayılı ara kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusu ile ilgili yapılan incelemede; DAVACI VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Davalının, Mersin İli Silifke İlçesi Taşucu Mah....
tamamlanmakla geçici kabule hazır olmasına rağmen idarece geçici kabul işlemleri yapılmadığı gibi sözleşmenin haksız şekilde feshedildiğini, işin % 95 seviyesinde tamamlanması nedeniyle aynen ifası yönünde tedbir kararı karar verilmesini talep etmiştir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 09/11/2021 NUMARASI : 2020/717 ESAS 2021/838 KARAR DAVA KONUSU : Alacak KARAR : Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin edimlerini sözleşmeye, mesleki ve teknik kurallara uygun olarak ve iş sahibinin menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa ettiği, ancak projeye sürekli ilave işler eklenmesine rağmen dava dışı şirketin hakedişleri ve ödemeleri aksatması ve süre uzatımına yanaşmaması neticesinde müvekkilin edimlerinin ifası aşırı derecede güçlendiği ve sözleşmedeki denge yüklenici müvekkili aleyhine katlanılamayacak düzeyde bozulduğu, dava dışı şirketin kusurlu olarak sözleşmeyi ihlal etmesi ve edimlerini ifa etmemesi neticesinde müvekkilinin ciddi maddi zarara uğradığı, sözleşmenin ifasının imkansızlaştığını, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, beyanla davanın kabulünü taleple dava ettiği anlaşılmıştır....
Çünkü, haklı bir gecikme sebebinin varlığı davalı tarafça kanıtlanmadığı gibi; Borçlar Kanunu’nun 81. maddesi hükmü kapsamında “PVC işinin yapılabilmesi için daireleri uygun hale getirilmesi niteliğindeki” öncelikli ediminin ifası için de aynı Kanun’un 90. maddesi hükmüne uygun şekilde davacı, alacaklı temerrüdüne düşürülmemiştir. Diğer yandan, yüklendiği edimin tamamen ifası için makul bir süre geçmesine karşın yüklenici davalının herhangi bir çalışması olmamıştır. Yüklenilen işin kapsamı ve açıklanan nedenler değerlendirildiğinde, davacının, karşı edimin ifası için beklemesi gereken sürenin aşıldığı ve işin tesliminde yüklenici davalının tam kusurlu olarak borçlu temerrüdüne düşmüş bulunduğu sonucuna varıldığından işsahibi davacı, sözleşmenin feshinde haklıdır. Borçlar Kanunu’nun 108. maddesi gereğince, sözleşmeyi fesheden alacaklı, kendisine düşen borcu ödemekten kaçınabilir ve yapmış olduğu ödemeyi geri isteyebilir....
İş sahibinin zarara uğramasına neden olmaktan kaçınması, yüklenicinin “özen borcu” kapsamındadır.Açıklanan bu hukukî sebeplerle; kural olarak eser sözleşmesi ile yüklenilen edimlerin ifası sırasında veya sözleşmenin hazırlanması aşamasında gerçekleşen zararlı olayların oluşumunda etkili olan yüklenicinin kusurunun, daima iş sahibinin kusurundan daha ağır derecede olması gerekir.Bu durumda mahkemece, yanlar arasındaki ilişki eser sözleşmesi ilişkisi olduğuna göre yeniden oluşturulacak eser sözleşmeleri konusunda uzman bir bilirkişinin de bulunacağı bilirkişi kurulundan eser sözleşmesi hükümlerine göre taraflara yüklenen kusur oranı konusunda gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp değerlendirilerek ve bulunacak kusurun hesaplanan maddi zarara uygulanarak sonucuna uygun karar verilmesi ve nispi ilam harcının da hükmedilecek toplam tazminat miktarı üzerinden karar tarihindeki tarifeye göre hesaplanarak kararda gösterilmesi gerekirken, taraflar arasındaki eser sözleşmesine rağmen iş güvenliği...
Genel Müdürlüğü'ne yönelik temyiz itirazlarına gelince; davacı yüklenici, davalı ... iş sahibi, davalı ... ise sözleşmenin tarafı olmayıp davacının zarara uğramasına neden olduğu ileri sürülen enerji nakil hattını tesis eden şirkettir. Dairemizin yerleşik içtihat ve uygulamalarında kural olarak eser sözleşmesi ilişkisinde konusunun uzmanı yüklenici olduğundan işin ifası sırasında gerekli önlemleri alma yükümlülüğünün de yükleniciye ait olduğu kabul edilmektedir. 6098 sayılı TBK'nın 470 ila 486. maddeleri araasında düzenlenen eser sözleşmesi hükümlerine göre zararlandırıcı olayın gerçekleşmesine etkili olan yüklenici, iş sahibi ya da sözleşme dışı üçüncü kişilerin kusurlarının tesbitinde iş güvenliği mevzuatından yararlanılması mümkün ise de yeterli değildir. Yüklenici işin uzmanı sayılan, sorumlu meslek adamıdır. Eser sözleşmesi ile ilgili edimini ifa ederken veya sözleşmenin hazırlık aşamasında gerekli tedbirleri almak zorundadır....
Cezai şart öğretide, mevcut borcun ifa edilmemesi veya eksik ifası halinde ödenmesi gereken mali değeri haiz ayrı bir edim olarak tanımlanmıştır (Tunçomağ, Kenan: Türk Hukukunda Cezai Şart, ... 1963). Gerek belirli gerekse belirsiz iş sözleşmelerinde, cezai şart içeren hükümler, karşılıklılık prensibinin bulunması halinde kural olarak geçerlidir. Ancak, sözleşmenin süresinden önce feshi koşuluna bağlı cezai şartın geçerli olabilmesi için, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirli süreli olması zorunludur. Asgari süreli iş sözleşmelerine de aynı şekilde hükümler konulması mümkündür. Daire, 12.03.2012 gün, 2009/48252 E. 2012/8025 K. Sayılı kararı ile hekim ile yapılan sözleşmenin belirsiz süreli olması gerektiğini kabul ederek asgari çalışma süresine bağlı cezai şartın geçerliliğini benimsemiştir. Sözleşmenin belirli süreli olma koşullarını haiz olması başka bir şey, süreye bağlanması başka bir şeydir....
A.Ş. yönünden davanın husumetten reddi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. 2- Dava, satım konusu taşınmazın süresinde teslim edilmemesi nedeniyle sözleşmenin feshi ve ödenen satış bedelinin tahsili isteğine ilişkindir. BK.nun 106. maddesine göre karşılıklı taahhütleri havi olan bir akitte taraflardan biri mütemerrit olduğu takdirde diğeri borcun ifası için münasip bir mehil tayin edip mütemerrit akide bildirir ve bu mehil zarfında borç ifa edilmezse maddenin 2. fıkrasında yazılı seçimlik haklarından birini kullanabilir. BK.nun 107. maddesinin 3. bendine göre sözleşmede edimin belirli bir vadede veya süre içinde ifası gerektiği öngörülmüş ise 106. maddede yazılı mehil tayinine lüzum yoktur. Somut olayda davalı dava konusu taşınmazın inşaatına 30.6.1996 tarihinde teslim edeceğini taahhüt etmiş olup bu tarihte teslim edilmediği gibi dava tarihinde de teslim etmemiştir....
Hasar tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 117. maddesi hükmü uyarınca karşılıklı taahhütleri içeren sözleşmelerde borçluya yüklenemeyen nedenler dolayısıyla borcun ifası mümkün olmazsa borç ortadan kalkar. Buna göre; "Borçluya isnat olunamayan haller münasebeti nedeniyle borcun ifası mümkün olmazsa borç sakıt olur" yasa maddesine göre imkansızlıktan söz edebilmek için imkansızlığın sözleşmeden sonra meydana gelmesi gerekir. Şayet imkansızlık sözleşmenin yapıldığı sırada veya bundan önce mevcutsa sözleşmenin butlanına neden olur. ( BK, m. 20 ) Doktrin ve Yargıtay uygulamasında imkansızlık, ortaya çıkış nedenine göre bazı ayrımlara tabi tutulmaktadır. Eğer ifa imkansızlığı sadece sözleşmenin tarafları bakımından değil aynı sözleşmeyi yapacak herkes için söz konusu ise buna "objektif imkansızlık", yalnız sözleşmenin taraflarından birinin tutumundan doğmuşsa buna da "sübjektif imkansızlık" denilmektedir....
Mahkemenin gerekçesinde ise davalının, sözleşmenin bitim süresini beklemesi ihtar etme ve süre tanıma yoluna gitmesi, verilen süre içinde aykırılıklar giderilmezse veya iş bitirilmezse fesih işlemini yapması gerektiği, bu şekilde davranılmamasının sözleşmeye, MK. 2 hükmüne ve hakkaniyete aykırı olduğu, bu sebeplerle olaydaki fesih (dönme) işleminin haksız olduğu, fesih (dönme) işlemi haksız olduğuna göre, sözleşmesel ilişkinin devam ettiği, davalının davacının sözleşmeden doğan ediminin ifası için yaptığı masrafları ödemenin yanında, davacının müspet zararlarını, yani ifa menfaatini de tazmin etmesi gerektiği açıklandıktan sonra bilirkişi raporunda ifa menfaati olarak adlandırılan toplam 78.240,00 TL üzerinden maddi tazminat talebi kabul edilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme, o tarihte yürürlükte olan 818 sayılı BK'nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmelerindendir....