Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu durumlara örnek olarak, sözleşmenin ifası sırasında savaş, seferberlik, ülkenin tümünü etkileyen genel grevler, deprem, sel gibi doğal afetler gibi beklenmeyen çok yüksek oranlı devalüasyon gibi bazı durumlar meydana gelebilir ve sözleşmenin kurulumu esnasında dengeli olan edimler sonradan bir taraf için çekilmez hale dönüşür. Bir başka ifadeyle edimin ifası halen mümkündür ancak bu ifa borçluyu ekonomik olarak çökertecek niteliklerden veya edim arasında çok büyük bir oransızlık olmuştur. İşte bu durumlarda tarafın ilk kararlaştırdığı şekilde sözleşmeye uygun davranması ve sözleşmeden doğan borçlarını ifa etmesini beklemek sözleşme adaletini tamamen veya kısmen ortadan kaldırabilir. Sözleşmede dikkat edilmesi gereken hususlardan bir diğeri ise ortaya çıkan olağanüstü durum sözleşmenin kurulması aşamasında taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen nitelikte olmalıdır....

Bu durumlara örnek olarak, sözleşmenin ifası sırasında savaş, seferberlik, ülkenin tümünü etkileyen genel grevler, deprem, sel gibi doğal afetler gibi beklenmeyen çok yüksek oranlı devalüasyon gibi bazı durumlar meydana gelebilir ve sözleşmenin kurulumu esnasında dengeli olan edimler sonradan bir taraf için çekilmez hale dönüşür. Bir başka ifadeyle edimin ifası halen mümkündür ancak bu ifa borçluyu ekonomik olarak çökertecek niteliklerden veya edim arasında çok büyük bir oransızlık olmuştur. İşte bu durumlarda tarafın ilk kararlaştırdığı şekilde sözleşmeye uygun davranması ve sözleşmeden doğan borçlarını ifa etmesini beklemek sözleşme adaletini tamamen veya kısmen ortadan kaldırabilir. Sözleşmede dikkat edilmesi gereken hususlardan bir diğeri ise ortaya çıkan olağanüstü durum sözleşmenin kurulması aşamasında taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen nitelikte olmalıdır....

vergisi yatırdığını, ayrıca %0,005 oranında KİK payı yatırdığını, işin ifası sebebiyle kesin teminat mektubu verdiğini, banka teminat mektubu nedeniyle komisyon ödediğini, sözleşmenin hükümlerine göre personel kıyafeti temizlik malzemeleri ve teçhizat aldığını, sözleşmenin 29....

Belediyesi'ne devredildiğini, davalı ... tarafından İnegöl Noterliği aracılığıyla 28.4.2009 tarihli ihtarname gönderilerek 17.12.2004 tarihli sözleşme gereğince ödenmesi gerekli 133.195,08 TL'nin 30 gün içerisinde ödenmesinin aksi halde ihalenin feshedileceğinin ihtar edildiğini, bu ihtar uyarınca davalının daha önce Alanyurt Belediyesi ile yapılan sözleşmenin yürürlükte olduğunu kabul ettiğini, müvekkilince ihtarnamede belirtilen ödemenin yapılmasına ve sözleşme gereğinin ifası için gerekli otobüslerin temin edilmesine karşın davalı ... tarafından sözleşmenin feshedildiği gerekçesiyle toplu taşıma ruhsatının iptal edilerek taşımada kullandığı araçların bağlanıldığını ileri sürerek 17.12.2004 tarihli sözleşmenin davalı ... tarafından haksız feshedilmesi nedeniyle 16.000,00 TL'nin sözleşmenin haksız feshedildiği 25.12.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    Ne var ki, mahkemenin davanın yasal dayanağını teşkil eden kazanın eser sözleşmesinin ifası sırasında meydana geldiği olgusundan uzaklaşarak yaptığı inceleme ve vardığı sonuç ta hükme yeterli bulunmamıştır. Şöyle ki; Davalı ile davacıların murisi arasında, baca temizliği konusunda sözleşmenin varlığı çekişmesiz olup; bu sözleşme hukuki niteliği itibariyle 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 355. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş bulunan eser sözleşmesidir. Bunun doğal sonucu olarak, eser sözleşmesinin ifası sırasında meydana gelen ölüm nedeniyle ölenin yakınlarınca açılan tazminat istemli eldeki davada hizmet sözleşmesi değil eser sözleşmesinin hukuksal özelliklerinin gözetilmesi gerekmektedir. Zira, eser sözleşmesinde iş sahibi ve yüklenicinin yükümlülükleri ve eser sözleşmesinin yasal dayanağı ile ilkeleri, hizmet sözleşmesinden de haksız eyleme dayalı tazminat taleplerinde uygulanacak ilkelerden de farklılık göstermektedir....

      Davalı vekili, davacının MÖHUK'un 32. maddesi uyarınca teminat göstermekle yükümlü olduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin emredici hükümlere aykırılık nedeniyle geçersiz olduğunu, hukuki niteliğinin ise tellallık sözleşmesi olduğunu, aracılık edildiği ileri sürülen işin sözleşmeye bağlanmaması sebebiyle davacının ücrete hak kazanamadığını, müvekkili şirketin ihaleye katıldığını ve ihalenin de üzerinde kaldığını, ancak ihale sonrası henüz sözleşme imzalanmadan önce işveren idarece işin ifası için gerekli güvenliğin sağlanacağının taahhüt edilmemesi nedeniyle müvekkili şirketin riskli gördüğü sözleşmeyi imzalamadığını savunarak, davanın reddini istemiştir....

        Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle arsa sahibinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmenin ifası maksadıyla 35.000 TL bedelle 267,68 m²'lik kısmını satış bedelini alarak sattığı, bu işlemin sözleşmenin feshi nedeniyle dayanağının kalmadığı, kooperatifin bu hisse için ödediği bedeli sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep edebileceği gözetilerek taraf vekillerinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davacı vekili ile asıl ve birleşen davada davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlerden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 07.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

          Bu durumda, taraflar arasındaki sözleşmenin baştan geçersiz kabul edilmesi ve anılan ihtarnamelerin temerrüde düşürücü nitelikte olmadığının kabulü mümkün değildir. O halde, sözleşmenin ifasının imkansız hale gelmesinde davalı ...'ın kusurlu olduğunun tespiti hatalı olmuştur. Bununla birlikte, davacılar sözleşmenin feshini talep etmişlerdir. Anılan sözleşmeye konu taşınmaz, dava dışı arsa sahiplerince açılan ortaklığın giderilmesi davası sonucu satılarak, dava konusu sözleşmenin ifası imkansız hale gelmiş olmakla, kusur durumuna bakılmaksızın taraflar arasındaki 27.06.2006 tarihli sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, mahkemece ortak kusurdan bahsedilerek, fesih talebinin reddedilmesi suretiyle sözleşmenin ayakta tutulması doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, kararın bozulması gerekmiştir....

            Davalı vekili, sözleşmenin 15.maddesinde, davacı kefilin sözleşmenin tüm hukuki gereklerinden müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak sorumlu olacağının belirlendiğini, davaya konu çeklerin teminat olarak değil, sözleşmeden ... borcun ifası gayesiyle verildiğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davalının sözleşme ile yüklendiği edimini yerine getirdiği, davacının sözleşmeyle yurt dışı alıcı şirketi temsil ettiği ve kefil olarak da sözleşmeyi imzaladığı, temsilci ve kefil sıfatıyla ayrı ayrı sorumluluğunun bulunduğu, davacının iddiasının gerçekleşmeyen akdi ilişki nedeniyle senetlerin bedelinin haksız olduğu yönünde olup, gerçekleşen akdi ilişki ya da ödemeye ilişkin iddiasının bulunmadığı bu durumda mahkemenin davacının iradesi yerine geçip niteleme yapamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....

              bir borçtan söz edilebilmesi için, taraflarca akdedilmiş bir sözleşmenin bulunması ve sözleşmenin feshedilmemiş olması zorunludur....

                UYAP Entegrasyonu