WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kısaca söylemek gerekirse borçlu, borcunu kısmen veya tamamen ifa etmeyişi sebebiyle alacaklının uğradığı zararları tazminle sorumlu olup, bu sorumluluktan ancak kendisine bir kusur isnat edilemeyeceğini kanıtlarsa kurtulabilir. Bu tazminatın nedeni borçlunun taahhüdünü ihlal etmesidir. Borçlunun taahhüdü genellikle bir akte dayanır. Onun için buna (akdi tazminat), borçlunun sorumluluğuna da (akdi sorumluluk) denilir. Alacaklının buradaki zararı, müspet zarardır. Nitekim bilirkişiler, dava tarihindeki davacının adem-i ifa yani, borcun ifa edilmemesinden ötürü uğradığı zararı satışa konu bağımsız bölümün değeri olarak 90.000,00 YTL bulmuştur. Mahkemenin, 16.06.2002 tarihli celsede davacı vekilinin ıslah beyanını dikkate alarak ve ıslah ettiği miktara ilişkin dava harcını ödemiş olması nedeniyle bu miktara hüküm kurması gerekirken, sadece satış bedeli olarak ödenen miktarın iadesine karar vermiş olması doğru olmamıştır....

    Kural olarak sözleşmeden doğan borçlar için sözleşmenin ifa yeri icra dairesinde takibe girişilebilir. "Sözleşmenin ifa edileceği yer" ifadesi aslında kanunun amacına uygun bir ifade değildir. Zira sözleşmenin ifa edileceği yer değil, sözleşme gereğince tarafların üzerlerine aldıkları asıl edimlerin ifa edileceği yerden söz edilebilir. Yani ifa edilen sözleşme değil sözleşmeye konu edimlerdir. Somut olaya gelince aralarındaki sözleşme gereğince davacının edimini Manavgat'daki otelde davalının müşterilerine konaklama hizmeti vererek ifa edeceği, dolayısıyla konaklama hizmetinin davalının davacıdan talep edebileceği bir ifa olduğu; konaklama bedelinin ödenmesinin ise davacının davalıdan talep edebileceği bir ifa olduğu açıktır. Bu durumda uyuşmazlığın hangi hususta ifa yapılacağı üzerinden çözülmesi gerekir. Bu uyuşmazlıkta dava konusu olan davalının para borcunu ödemesidir. Yani ifa alacaklısı davacıdır....

      Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Somut olayda, yapılan yargılamaya, toplanan delillere, tüm dosya içeriğine göre satış vaadinde bulunan ...'ın dava konusu 1741 ada 6 parsel, 517 ada 11 parsel (5191 ada 11 parsel) ve 517 ada 20 parsel (5191 ada 20 parsel) sayılı taşınmazlardaki 1/2 payın elbirliği ortaklarından olduğu dava konusu taşınmazda daha iştirak çözülmediğinden, satış vaadi sözleşmesinin ifa kabiliyeti olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir....

        Mahkemece, dava konusu taşınmazın elbirliği mülkiyetine tabi olması nedeniyle satış vaadi sözleşmelerinin ifa olanağı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satış vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Sözleşmenin ifası ancak, elbirliği mülkiyetinin sona ermesi halinde istenebilir. Fakat, elbirliği ortaklarının birbirlerine yaptıkları satış geçerlidir. Zira, bu durumda her bir ortağın tasfiye payı kalmamakta, bu pay elbirliği mülkiyetinin diğer ortağının tasfiye payına ilave edilmiş olmaktadır....

          Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satış vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Somut olayda; dava konusu taşınmazların tapu kaydında muris ...n 1/2 oranında pay sahibi olduğu ve mirasçısı ... tarafından bu paydaki miras hakkının satış vaadi sözleşmesi ile davacıya satışının vaat edildiği anlaşılmaktadır. Davacı satış vaadine konu paydaki elbirliği ortaklarından birisi olmadığından sözleşmenin ifa olanağı bulunma- maktadır....

            Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satış vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Dava konusu 609 parsel sayılı taşınmaz tapuda vaat borçlusu ...'nın murisi ... adına kayıtlı olup; elbirliği halinde mülkiyet devam ettiğinden sözleşmenin ifa olanağı bulunmamaktadır. Mahkemece bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

              Maddesinde; " Temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir. Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir. Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir. " hükmü bulunmaktadır. Satım sözleşmesinde satıcının temerrüdü halinde TBK 212/1 maddesi gereğince borçlunun temerrüdüne ilişkin genel hükümlerin uygulanması gerekmektedir....

                Dava satış sözleşmesinden kaynaklanan edimin zamanında ifa edilmemesi nedeniyle meydana gelen zararın tazminine ilişkindir. Sözleşmede taraf olarak davacı ile davalı ...yer almaktadır diğer davalı dava konusu boruların dağıtımını yapmakta ise de doğrudan satış sözleşmesine imza atmadığı gibi malın zamanında teslim edilmesine dair davacıya yönelik bir taahhüdü bulunmamaktadır. Mahkemece açıklanan bu hususlar çerçevesinde değerlendirme yapılarak varılacak uygun sonuca göre karar verilmesi gerekirken dosya kapsamıyla örtüşmeyen gerekçeye istinaden davalı ... yönünden de kabul yoluna gidilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, ...gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Yapılacak bu araştırmalar sonucunda davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin ifa olanağının bulunup bulunmadığı saptanacaktır. Sözleşmenin ifa olanağının bulunduğunun anlaşılması halinde davanın kabulü; ifa olanağının doğmadığının saptanması halinde ise şimdiki gibi davanın reddi gerekir. Mahkemece, eksik araştırma ve incelemeyle davanın yazılı gerekçeyle reddi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 05.03.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                    Bu gibi durumlarda ifa imkansızlığı gündeme gelmektedir. Şayet ifa imkansızlığı sadece sözleşmenin tarafları bakımından değil, herkes için söz konusu ise, buna objektif imkansızlık, yalnız sözleşmenin taraflarından birinin tutumundan doğmuşsa buna da sübjektif imkansızlık denir. İfâ imkansızlığı sözleşme yapılmadan önce varsa ve bu olgu herkes bakımından aynı sonucu meydana getirmekte ise sözleşme geçersizdir (BK.Md.20). Dava konusu somut olayda davacılara ait Kırıkkale İli Yaylacık Mahallesi tapunun ada No 170 parsel No 4'de kayıtlı taşınmaza dava dışı yüklenici Haydar kat karşılığı inşaat yapmayı üstlenmiş, tapu kaydı kendisine devredilmiş ancak edim ifa edilemediğinden sözleşme feshedilmiş, tapu kaydının da yeni yüklenici davalı şirkete devri kararlaştırılmıştır. Davalı yüklenici ile 07.11.2000 tarihli haricen kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılmış bu defa aynı tapu kaydı önceki yüklenici tarafından davalıya devredilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu