Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Maddesine göre de tarafların yetki sözleşmesiyle belirledikleri yer icra dairesidir." hükmü gereğince dava ve takibe konu talebin eser sözleşmesinden kaynaklandığı, Yargıtay kararı gereğince yetkili mahkemenin davalının ikameti, sözleşmenin ifa edileceği yer ve varsa yetki sözleşmesine göre belirleneceği, somut olayımızda davalının ikametinin Ankara olduğu, sözleşmenin ifa edileceği yerin Dikili/İzmir olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin sözlü olması nedeniyle yetki sözleşmesinin de bulunmadığı görülmekle davacı tarafından yapılan icra takibinin yetkisiz icra müdürlüğünde yapıldığı" gerekçesi ile, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir....

    Öte yandan HUMK.’nun 10.maddesi hükmü uyarınca sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi de davaya bakmakta yetkili kılınmış olup, dosya kapsamından da sözleşmenin ifa edileceği yerin Sivas olduğu anlaşılmıştır. Bu sebeple mahkemece işin esasına girilerek toplanacak delillere göre oluşacak sonuç doğrultusunda karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 18.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Bunlardan biri, borçluyu ifaya zorlamak ve böylece asıl borcun ifasını teminat altına almak; diğeri de, borcun ifa edilmemesinden doğacak zararı önceden ve götürü şekilde tespit etmektir. Bu iki temel amacı dışında, cezai şartın diğer bir amacı da, ifayı engelleyen cezai şartta (dönme cezasında) borçlunun cezai şartı ödemek suretiyle sözleşmeden kolayca dönmesini sağlamaktır (Köksal Kocaağa, Türk Özel Hukukunda Cezai Şart (BK. m. 158-161), Ankara 2003, s. 40-42). 6098 sayılı TBK'nın 179. maddesinde cezai şartın türleri seçimlik cezai şart (TBK 179/1), ifaya eklenen cezai şart (TBK 179/2) ve ifa yerine cezai şart yani dönme cezası (TBK 179/3) olarak düzenlenmiştir. 6098 sayılı TBK'nın 179/1 hükmüne göre; "Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir."...

        Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir. Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir." hükümlerine yer verilmiştir. 4-Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç:Yukarıda belirlenen uyuşmazlık konularıyla ilgili tarafların delilleri toplandıktan sonra, davacı şirketin ticari defter ve kayıtları mali bilirkişiye inceletilmek, davaya konu ---- bilirkişilere inceletilmek suretiyle, -----listesine kayıtlı nitelikli hesaplamalar uzmanından oluşan bilirkişi heyeti aracılığıyla inceleme yaptırılmak suretiyle uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir....

          Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s. 427). Bu husus BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu somut olayda olduğu gibi başlangıçta geçerli olarak kurulan ancak, sonradan hükümsüz hale gelen sözleşmede zararı “Bir sözleşmenin başlangıçta geçerli olarak kurulmasına rağmen daha sonra ortaya çıkan nedenler dolayısı ile imkansız hale gelmesi durumunda, davacı gerçek ve güncel müspet zararını talep edebilmelidir.” şeklinde belirlemiştir....

          Geçersiz sözleşmelerde ise taraflardan her biri diğer tarafın ifa ettiği edimi iade etmekle yükümlüdür. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan ifadan bahsetmek için ilk önce sözleşmenin ifa olanağı bulunup bulunmadığının tespiti gerekmektedir. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkansızlık sebebi ile borçtan kurtulan borçlu karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Borçlu ifanın imkansızlaştığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa bundan doğan zararları gidermekle yükümlüdür. Davacı ve davalı taraf arasında haricen düzenlenen bir satım vaadi sözleşmesi mevcuttur. Tüketiciye sözleşmede bildirilen niteliklere sahip gayrimenkulün bağımsız bölümünün satışı vaad edilmiştir. Teslimat için bir tarih de karar altına alınmıştır....

          Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satış vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Somut olayda; dava konusu taşınmazların tapu kaydında muris ...n 1/2 oranında pay sahibi olduğu ve mirasçısı ... tarafından bu paydaki miras hakkının satış vaadi sözleşmesi ile davacıya satışının vaat edildiği anlaşılmaktadır. Davacı satış vaadine konu paydaki elbirliği ortaklarından birisi olmadığından sözleşmenin ifa olanağı bulunma- maktadır....

            Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Somut olayda, yapılan yargılamaya, toplanan delillere, tüm dosya içeriğine göre satış vaadinde bulunan ...'ın dava konusu 1741 ada 6 parsel, 517 ada 11 parsel (5191 ada 11 parsel) ve 517 ada 20 parsel (5191 ada 20 parsel) sayılı taşınmazlardaki 1/2 payın elbirliği ortaklarından olduğu dava konusu taşınmazda daha iştirak çözülmediğinden, satış vaadi sözleşmesinin ifa kabiliyeti olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir....

              Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satış vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Dava konusu 609 parsel sayılı taşınmaz tapuda vaat borçlusu ...'nın murisi ... adına kayıtlı olup; elbirliği halinde mülkiyet devam ettiğinden sözleşmenin ifa olanağı bulunmamaktadır. Mahkemece bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

                Mahkemece, dava konusu taşınmazın elbirliği mülkiyetine tabi olması nedeniyle satış vaadi sözleşmelerinin ifa olanağı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satış vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Sözleşmenin ifası ancak, elbirliği mülkiyetinin sona ermesi halinde istenebilir. Fakat, elbirliği ortaklarının birbirlerine yaptıkları satış geçerlidir. Zira, bu durumda her bir ortağın tasfiye payı kalmamakta, bu pay elbirliği mülkiyetinin diğer ortağının tasfiye payına ilave edilmiş olmaktadır....

                  UYAP Entegrasyonu