Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili, sözleşmenin 7.maddesinde imar çalışması tamamlandıktan sonra konutların teslim edileceğinin belirtildiğini, imar çalışmaları henüz sonuçlanmadığından müvekkilinin daireyi teslim edemediğini, sözleşmenin resmi şekil şartlarını taşımadığından batıl olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur....

    Dava, bayilik sözleşmesinden kaynaklanan tazminat isteğine ilişkindir. B.K.nun 106/son maddesi “Bu mehil zarfında borç ifa edilmemiş bulunduğu surette alacaklı her zaman onun ifasını talep ve teahhür sebebi ile zarar ve ziyan davası ikame eylemek hakkını haizdir; bir de akdin icrasından ve teahhürü sebebiyle zarar ve ziyan talebinden vazgeçtiğini derhal beyan ederek borcun ifa edilmemesinden mütevellit zarar ve ziyanı talep veya akdi feshedebilir” şeklindedir. Dosyaya sunulan 08.04.2003 tarihli davalı tarafından çekilen ihtar, feshi içermemektedir. Söz konusu ihtar davacı yana ... vermesi yönünde mehil içeren bir ihtarnamedir. O halde davalının sözleşmeyi daha önce feshettiğinin kabulü doğru değildir....

      Bu madde gereğince, alacaklının ifa yerine geçen zararı isteyebilmesi için borçlunun temerrüdünden itibaren derhal borcun ifası ve gecikme cezası isteme hakkından vazgeçtiğini bildirerek borcun ifa edilmemesinden doğan zararının giderilmesini istemesi gerekmektedir. Davacının dava dilekçesindeki talebi bu doğrultuda olmayıp tapu iptâli ve tescil, mümkün olmaması halinde bedelin tahsili ve gecikme tazminatını içermektedir. Aynen ifadan ve gecikme tazminatından vazgeçerek ifa yerine geçen tazminat talebi ya da bu anlama gelecek bir istemi bulunmamaktadır. Davacı arsa sahiplerinin ve vekillerinin dava tarihinden önce davalı kooperatife keside ettikleri ihtarnameler ve gönderdikleri yazıda da ifa yerine geçen zarar talebi bulunmamaktadır....

        TBK’nın 125/2 maddesi gereğince alacaklı, borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir. Davacı taraf, bu yasal hakkını kullanarak ifadan vazgeçerek ifa yerine tazminat isteminde bulunmuştur. Her ne kadar dava dilekçesinin netice-i talep kısımında, edimin ifasına olmadığı takdirde tazminata hükmedilmesini talep etmiş ise de; 07.11.2013 tarihli ihtarnamede tazminat isteminde bulunmuş, dava dilekçesi içeriğinde ve sonraki beyanlarında da ifa yerine tazminat istemini tekrar etmiş olup, davacının isteminin TBK 125/2 (818 sayılı Yasa’nın 106/2) maddesi gereğince ifa yerine müspet zarar olduğu anlaşılmaktadır....

          UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR U Uyuşmazlık; davacının sözleşmenin ifa edilmemesinden kaynaklanan zararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava satım sözleşmesinden kaynaklanan sözleşmenin ifa edilmemesine dayalı olarak açılan tazminat istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır....

            TL (Dört Yüz Elli Bin) tutardan müvekkiline ödenmeyen kısma ilişkin olarak 100.00 TL, davalı tarafça sözleşmede belirtilen tarihte (......) borcun ifa edilmemesi nedeniyle taşınmaz fiyatlarında meydana gelen fiyat farkı veya davalı tarafça sözleşmede belirtilen tarihte borcun ifa edilmemesi nedeniyle müvekkiline ödenen bedel tutarında meydana gelen enflasyon farkına ilişkin olarak 100.00 TL, davalı tarafça sözleşmeden doğan borcunu ifa etmemesi nedeniyle sözleşmenin feshedilmesinden dolayı müvekkili tarafından ödenen Çalışma Bedeline ilişkin olarak 100.00 TL maddi tazminat talep ve dava etmiştir. GEREKÇE : Davalıya dava dilekçesi tebliğe çıkartılmaksızın 6100 sayılı HMK.'nun 138. maddesi gereğince dosya üzerinden inceleme yapılarak sonuca gidilmiştir....

              Menfi zarar kavramına, sözleşmenin yapılmasına ilişkin giderler, sözleşmenin yerine getirilmesi ve karşılık edanın kabulü için yapılan masraflar, sözleşmenin yerine getirilmesi dolayısıyla (gönderilen şeyin kaybolması gibi) uğranılan zarar, sözleşmenin geçerliğine inanılarak başka bir sözleşme fırsatının kaçırılması dolayısıyla uğranılan zarar, başka bir sözleşmenin yerine getirilmemesi dolayısıyla uğranılan zarar ve dava masrafları, noter masrafı, karar pulu, KİK payı, gerçekleştirilen imalat bedeli, personel gideri vb kalemler örnek olarak verilebilir. Bu tür bir zarar ayrımı, sözleşme sorumluluğunda söz konusu olmaktadır. Genel olarak menfi zarar; sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından, müspet zarar ise; ifa edilmemesinden doğan zararı ifade eder (Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 8....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 21.06.2001 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 28.05.2003 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine uygun olduğu gibi özellikle geçerli sözleşmenin ifa edilmemesinden dolayı davacının gerçek değer talep etmesi mümkün ise de mahkemece davacının talebine bağlı kalarak hüküm kurulduğunun anlaşılmasına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 22.12.2020 tarihinde oy birliği ile karar verild...

                  Maddesindeki düzenlemeden kaynaklandığı, burada alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararını tazmininin söz konusu olduğu, çünkü sözleşmenin fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz edilemeyeceğini istenilecek zararın menfi zarar olduğu Yargıtay Hukuk Genel Kurulu somut olayda olduğu gibi başlangıçta geçerli olarak kurulan ancak, sonradan hükümsüz hale gelen sözleşmede zararı “Bir sözleşmenin başlangıçta geçerli olarak kurulmasına rağmen daha sonra ortaya çıkan nedenler dolayısı ile imkansız hale gelmesi durumunda, davacı gerçek ve güncel müspet zararını talep edebilmelidir.” şeklinde belirlediği, burada benimsenen ilkeye göre; zarar doğurucu eylemin, zarar görenin malvarlığında ne miktarda bir azalmaya neden olmuş ise, zarar verenin tazminat borcunun da, o miktarda olması gerektiği, öyle ise, oluşan gerçek zarar ne kadarsa, tazminatın da o kadar olacağı (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 29.09.2010 gün...

                    Somut olayda; Taraflar arasında 01/12/2002 başlangıç - 01/12/2012 bitiş tarihli konut ve tarlaya ilişkin kira sözleşmelerinin varlığı hususunda, uyuşmazlık bulunmamaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi uyarınca “Temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir. Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir.” düzenlemesi mevcuttur. Bu durumda kiracı, 125. maddedeki seçimlik haklardan birini seçebilecektir. Kiracı aynen ifa (kiralananın teslimi) ve gecikme tazminatı seçebileceği gibi; bu hakkından vazgeçtiğini bildirerek, sözleşmeden dönebilir ve borcun ifa edilmemesinden yani kiralananın teslim edilmemesinden doğan müspet zararını talep edebilir....

                      UYAP Entegrasyonu