Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama, toplanan deliler ve tüm dosya kapsamına göre, asıl davanın konusu evin değerinin dava tarihi itibariyle 130.000,00 TL olarak tespit edildiği, davacının sermaye olarak ortaya koyduğu 218.378,16 TL'den teminat olarak verilen taşınmazın dava tarihi itibariyle olan değerinin mahsubu sonucu bakiye kalan 88.378,16 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen dava yönünden ise taraflar arasında sözleşme yapılması ancak adi ortaklığın kurulamaması, birleşen dosya davacısının zarara uğradığına ilişkin herhangi bir somut delil sunmaması, birleşen dosya davacısına ait çeklerin yazılması ile adi ortaklığın kurulmaması ve sözleşmenin feshi arasında nedensellik bağının bulunmaması davalının adi ortaklığın kurulmamasıyla zarar ettiği olaylar arasında nedensellik bağına ilişkin herhangi bir somut delil sunulmadığından zararını ispatlanamaması nedeni ile sözleşmenin haksız feshinden kaynaklı olduğunu iddia ettiği tazminat taleplerinin reddine...

    Mahkemece, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; davalının sözleşmeyi feshinin haksız olduğu, davacı şirketin yeniden böyle bir sözleşme kurulabilmesi için gerekli olan süre zarfında müspet zarar kapsamında kâr kaybı talebinde bulunabileceği, sözleşmenin feshinden sonra davacı şirketin 3 aylık bir süre içerisinde benzer bir sözleşmeyi imzalayabileceği, davacının talep edebileceği tazminat miktarının 83.107,68 TL olduğu, birleşen ek dava yönünden zamanaşımı def’inde bulunulmuşsa da, sözleşmenin feshi tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nın 125. maddesi ve 6098 sayılı Kanunun 146. maddesi uyarınca zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu, bu itibarla zamanaşımı süresinin de dolmadığı gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulüne, 5.000,00 TL kâr kaybının dava tarihi olan 14/12/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yatırım bedeli ve manevi tazminat davalarının reddine, birleşen davanın kabulüne, 78.107,68 TL'nın dava tarihi olan 21/11/2016...

      Davalı taraf sözleşmenin henüz sona ermesinden önce, davacının yükümlülüklerini zamanında ve gereği gibi ifa etmemesi sebebiyle feshetmesi sonucunda hukuki ilişki sona ermiştir. Sözleşmenin feshinden sonra davacı yan, 31.10.2006 tarihli cevabi ihtarname ile, davacı şirketin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği ve taahhütlerini de süresi içerisinde yerine getireceği, feshin haksız olduğu ve kabul edilmediğini bildirmiş, 16.11.2006 tarihli ihtarname ile fesih sonucu muaccel hale gelen fakat ödenmeyen hizmet bedeli alacaklarının ödenmesi için süre verilmiş, herhangi bir ödemede bulunulmaması üzerine, davalı yanca ödenmeyen kısmı ve KDV alacağı için icra takibine geçilmiştir. Davacı ayrıca Ankara 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/708 esasına kayıtlı davada, davalı şirkete karşı aynı sözleşme kapsamında, sözleşmenin davalı tarafça haksız fesih edildiği iddiasıyla uğranılan zararın tazminini istemiştir....

        Sözleşmenin fesih şartları ve tazminat başlıklı 4.maddesinde taraflar haklı fesih hakkını her zaman kullanabileceği, taraflarca sözleşmenin süresinden önce feshedilmesi halinde çalışma süresince ödenen teminde güçlük tazminatının her bir ay ödenen net tutarlarının toplamının ödeneceğini hüküm altına alındığı görülmüştür. Sözleşme uyarınca personele her ay net 1.500,00 TL ödeme yapılması kararlaştırılmıştır. Bu düzenleme ile cezai şart, taraflardan herhangi birisinin haklı sebep haricinde iş sözleşmesinin feshi hali için öngörülmüş olup, tek taraflı değildir. Sözleşmenin 4.maddesi kapsamına göre cezai şartın sözleşmenin her iki tarafı için getirildiği açıktır. Bu durumda uyuşmazlıkta asıl ele alınması gereken husus, davalının iş sözleşmesini haklı olarak feshedilip edilmediğinin açıklığa kavuşturulmasından ibarettir....

        Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; dava taraflar arasında düzenlenen yetkili acentelik sözleşmesinin haksız olarak feshinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğu, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılması için taraflara gerekli uyarılara rağmen davacı tarafın defterlerini sunmadığı, davalı tarafın ticari defterlerinin yapılan incelemesinde usulüne uygun olduğu, lehine kanıt olma özelliğine sahip olduğu, yapılan inceleme neticesinde davalının davacı taraftan alacaklı olduğu, davacı tarafın borçlu olduğunun belirlendiği, yapılan sözleşmeye göre tarafların hak ve edimleri 4. ve 5. maddelerinde düzenlendiği, 8. maddesinde de " gerekli gördüğü hallerde tek taraflı olarak, işbu sözleşmeyi feshetme hakkına sahiptir." hükmü yer aldığı, davalı fesih bildirimi başlıklı belge ile, "...yükümlülüklere aykırı davranışın tespiti halinde meydana gelen zarar ve ziyana ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile sözleşmenin feshedileceği ve...

          ye karşı sözleşmenin haksız feshinden dolayı uğranılan zararların yapılan masrafların müspet zararın kar payının ticari faizi ile birlikte belirsiz alacak davası olarak şimdilik 1,000,00 TL üzerinden açıldığı, mahkemenin yapılan yargılama sonunda asıl davanın reddine karar verildiği, birleşen dava yönünden ise davanın kabulüne karar verildiği, dosyanın istinaf incelemesinde olup henüz dönmediğinin bildirildiği görüldü. Davacı vekiline HMK.nun 31.maddesine göre, birleşmesini talep ettiği Ankara......

            İstinaf Sebepleri Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının kendi fatura ve irsaliyelerinde dahi lot numarasını belirtmezken müvekkilinden lot numarası istemesinin kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin satış merkezi olmadığını, davalının sözleşmenin feshinden önce verilen siparişleri temin etmediğini, bu durumun müvekkilinin zararına neden olacağının açık olduğunu, sözleşmenin 3.3. maddesinin müzakere edilmediğini, ihtarnameye konu edilen lensin müvekkili tarafından satıldığının ispat edilemediğini, davalı tarafından lot numarası istendiği ve akabinde bilgi verilmediğine binaen sözleşmenin 3.8 maddesine dayanarak sözleşmeyi feshettiğini, sözleşmenin bu maddesinin haksız şart olduğunu ve mevzuat gereği müvekkilinin lot numarası tutma zorunluluğu olmadığını, mevzuat gereği olan kayıtların tutulduğunu, sözleşmenin haksız feshedildiğini, davalının hiçbir iddiasını ispatlayamadığını, lot numarası tutma zorunluluğunun açıkça kanunda yazmadığını, davacı müvekkilinin de lot kaydı yapma...

              - TL ihbar tazminatı ödemesi aldığını, bu ödemenin eksik olduğunu; ayrıca TBK 483/3’te hakimin tüm durum ve koşulları göz önünde tutarak miktarını serbestçe belirleyeceği bir tazminatın işçiye ödenmesine karar verebileceğinin, ancak bu tazminatın altı aylık ücretinden fazla olamayacağının düzenlendiğini belirterek müvekkilinin iş akdinin haksız feshinden dolayı 500,00- TL bakiye ücret alacağı ile mahkemece hükmedilecek haksız fesih tazminatının işleyecek faizi ile birlikte hüküm altına alınmasını talep etmiştir....

              haksız fesih sebebiyle bu süreçte davacı aleyhine doğan maddi ve manevi tüm zararların davalı tarafından giderilmesi, ödenmeyen alacaklar ile irat kaydedilen teminat mektubu bedelinin de iadesinin gerektiğini, bu sebeple fazlaya ve faize ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile davacı lehine Bedeli müvekkil tarafından ödenen ancak teslim edilmeyen ürünlerden kaynaklı olarak 1.000 TL 'nin, ödemenin müvekkil tarafından yapıldığı tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile, Sözleşmenin haksız olarak fesih edilmiş olması ve koşullarının oluşmaması sebebi ile irat kaydedilen teminat mektubu sebebi ile 1.000 TL'nin, teminat mektubunun irat kaydedildiği tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile, Sözleşmenin haksız olarak fesih edilmiş olunması sebebi ile 100.000 TL manevi tazminatın da yine haksız fesih tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile, davacı bu ihaleyi almış olması, sözleşmenin haksız feshi, sözleşme öncesi sorumluluk ve sair sebeplerle, ihale konusu iş nedeniyle yaptığı masraflar...

                in işten ayrılmasını fırsat bilerek, sözleşmenin feshinden bir buçuk yıl sonra haksız talepte bulunulduğunu, davacıyla olan sözleşmenin üç ay sürdüğünü, müvekkilinin sözleşmeyi yukarıda açıklanan şekilde feshettiğini, kesinlikle sözleşmeden keyfi dönmediğini, buna rağmen davacı şirket saha müdürünün işten ayrılmasını beklediğini ve saha müdürü işten ayrıldıktan sonra kötü niyetli olarak dava açtığını, Bilirkişi raporuna göre davacının kâr mahrumiyeti zararının 14.495,30 TL olduğunu, cezai şartın ise bunun tam on üç katı, yani 187.735,94 TL olarak belirlendiğini, cezai şartın fahiş bir şekilde hesaplandığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İNCELEME VE GEREKÇE Dava, bayilik sözleşmesinin haksız feshi sebebiyle cezai şart ve mahrum kalınan kâr kaybından doğan tazminat taleplerine ilişkindir....

                  UYAP Entegrasyonu